| Eğer Parmağının etrafına bir teli sıkıca dolarsan parmağını morartabilirsin. | Open Subtitles | لو ربطت خيطاً حول إصبعك بإحكام فسيتحول إلى اللون البنفسجي |
| 2 yıl önce, kuyruk sokumum işin, parmağını kullanmana gerek yoktu. | Open Subtitles | قبل عامين، لأوجاع العصعص لدي، لم تكن في حاجة لاستخدام إصبعك. |
| Ağzını açıp, parmağını takip ediyorsa, açtır. | Open Subtitles | إذا فتح فمه و تبع إصبعك هذا يعني أنه جائع |
| Bugün beynin çalışmadı ama Parmağın baya iş gördü. | Open Subtitles | لا يعمل دماغك الليلة ولكن إصبعك يقوم بعمل رائع |
| Bir kelebek bunun trajik sonu olacağından habersiz şekilde gelip parmağına konuyor. | Open Subtitles | فراشة تهبط على إصبعك غير مدركة أن هذا سيخسأ بها لنهايتها الفاجعة. |
| Bu, parmak uçlarınızda dokunma hissini uyandırabilen dünyanın en küçük arayüzü. | TED | هذا هو أصغر جهاز هابتك إنه قادر على نقل حاسة اللمس إلى إصبعك. |
| Ayrıca onu Parmağında oynatmana her zaman hayret etmişimdir. | Open Subtitles | إضافة للطريقة التي تلفيه بها حول إصبعك التي تدهشني دائماً |
| Evet, öyle. Sen orada parmağını boğazına sokmadan çok daha kolay oluyor. | Open Subtitles | أجل وسيكون سهلاً بلا جلوسك تضعين إصبعك في عنقك |
| Ablanı dinleme. Boğazına parmağını sokmak, adamı kusturmaz. | Open Subtitles | لا تستمع الى أختك، إدخال إصبعك الى حلقك لا يجعلك تتقيأ |
| Ama eğer parmağını sokarsan, vücut ısın şaşırtır ve acı çekerek parmağını kaybedersin. | Open Subtitles | إذا تلصق إصبعك في درجة الحرارة ستشوّشهم وأنت ستفقده بشكل مؤلم |
| Hiç parmağını kabuğunun altına sokup... içerde ne olduğuna baktın mı? | Open Subtitles | هل جربت أن تحشر إصبعك بداخله لترى مابداخل الصدفة؟ |
| Gaz çıkartabilecek gibiysen ona parmağını çektir. | Open Subtitles | أن كان بإمكانك إخراج ريح، إطلب منه سحب إصبعك |
| Sadece parmağını sokmadan önce bayan bir hemşire isteyip istemediğini sor. | Open Subtitles | فقط إسألها إن كانت تريد مرافقة معها قبل أن تضع إصبعك عليها |
| parmağını sürçtü diye sana isim taktığım için tekrar, tekrar, özür diliyorum. | Open Subtitles | ومرة أخرى ، أنا آسف علي كل الاسماء التي دعوتك بها عندما إنزلق إصبعك هناك |
| Bunu en kötü zamanda yapıyorsunuz. Parmağın gözüme girdi! | Open Subtitles | تفعلون هذا في أسوأ وقت محتمل، دخل إصبعك في عيني |
| Senin tek işe yarar yerin Parmağın. | Open Subtitles | إصبعك. هو الوحيد المفيد من بك الخاص الجزء |
| Bu kötü büyücünün laneti ile iğ parmağına batacaksa eğer, bu durumda yine de bir umudumuz olabilir işte sana hediyem: | Open Subtitles | بسبب تعويذة الجنية الشريرة سوف يجرح المغزل إصبعك ما زال هناك شعاع من الأمل |
| Yaşamak istiyorsan, parmak izini göster. | Open Subtitles | إذا رغبت أن تعيش ، ضع بصمة إصبعك على جهاز المسح قرب التلفاز |
| Parmağında oldukça belirgin bir iz var. Yüzük çok uzun süre orada kalmış olmalı. | Open Subtitles | ذلك الأثر على إصبعك لا بُد أنه كان موجود لفترة طويلة |
| parmağınızı deliğe sokun. Bu ekran size ne kadar ömrünüz kaldığını gösterecektir. | Open Subtitles | ضع إصبعك في الحفرة وستظهر لك المدة المتبقية من عمرك. |
| Sana kendi parmağındaki yüzüğü bile satabilirdi. | Open Subtitles | كان باستطاعته أن يبيعك الخاتم الذي في إصبعك |
| (Müzik, karışık sesler) Dokunmatik ekranlarla çok ilgilendim, yüksek teknoloji, insan etkileşimi, kullanmak için parmaklarını kaldırmadan. | TED | جد مهتم بشاشات اللمس والتقنية العالية والحساسية العالية التي لا حاجة لرفع إصبعك لاستعمالها. |
| Kayıtlarınıza ve parmağınıza bakılırsa, ...henüz evli değilsiniz. | Open Subtitles | أرى من ملفّك الطبّي ومن إصبعك أنك غير متزوّجة |
| Elini verirsin kolunu kaptırırsın | Open Subtitles | كلكم متشابهين أيها اليهود إعطى اليهودى إصبعك الأصغر |
| Bir yüzüğü parmağından kesip alır gibi sırlarını da beyninden kesip alacaklar. | Open Subtitles | سيحصلون على الأسرار من عقلك مثل خلع الخاتم من إصبعك. |
| Parmağınızdaki ilk boğuma dalacak kadar. | Open Subtitles | ما يكفي لوضع إصبعك حتى المفصل الأول |