Bu şekilde bu hayatta bir şeylere asla sahip olamayacaksınız. | Open Subtitles | لن تصل إلى اي مرتَبة مرموقة في الحياة هكذا، إطلاقًا. |
Değil ve aşırılık asla iyi değil. | TED | بالطبع لا، والإفراط فيه لا يعد جيدًا إطلاقًا |
Ashanti de bunu anladı ve değerli Altın Tabureden asla vazgeçmediler, ve İngilizlere asla tamamen teslim olmadılar. | TED | وقد فهم الأشتانيون ذلك أيضًا، ولم يتخلوا عن المقعد الذهبي الثمين، ولم يخضعوا إطلاقًا للبريطانيين. |
Kesinlikle 18 yaş üzeri bu yüzden Kesinlikle rahatlık bölgemin dışındayım. | Open Subtitles | بكلّ تأكيد لسن الثامنة عشر فما فوق لذا لستُ مستريح إطلاقًا |
Son kaleminde ufak bir şey vardı. Kesinlikle fark edilemez. | Open Subtitles | وكان على آخر واحد شيء ما لا يمكن اكتشافه إطلاقًا |
Geçen on yılda öğrendiklerimin çoğunun teknoloji ile hiç alakası yoktu. | TED | معظم ما تعلمته خلال العشر سنوات الماضية لم يكن يتعلق بالتكنولوجيا إطلاقًا. |
Diğer kültürlerde, insanlar hiç etkileşmemek için alışılmamış şekilde uzağa gidiyorlar. | TED | في الثقافات الأخرى، يذهبُ الناس إلى مدى استثنائي لعدم التفاعل إطلاقًا. |
Anlaşıldı ki olay Hiçbir zaman Kore’ye dönmek ve oraya gömülmek değilmiş. | TED | لقد اتضح بأن الأمر لم يكن متعلقًا إطلاقًا حول العودة إلى كوريا والدفن هناك. |
Şunu iyi bilirim, asla Tabiat Ana'yla, kaynanalarla ve anamın korkulu rüyası Ukraynalılar'la uğraşmayacaksın. | Open Subtitles | هناك شيء واحد أعرفه عدم التّحرّش بالطّبيعة إطلاقًا وفي القوانين أو مهوس أوكراني |
Büyük bir başarı olacakmış. Hayatım boyunca ailem asla... | Open Subtitles | لكان سيصبح نجاحًا كبيرا. طوال حياتي عائلتي كلها لم يفكروا إطلاقًا |
Özel hayatlarıyla işlerini birbirine asla karıştırmazlardı. | Open Subtitles | كانا لا يسمحان لحياتهما الشخصية بالتدخل في عملهما إطلاقًا |
İkimiz de burada çalışmaya devam edeceğiz ama şu andan itibaren asla konuşmayacağız ve göz teması kurmayacağız. | Open Subtitles | سيعمل كلانا هنا, ولكننا لن نتحدث إطلاقًا مع بعضنا الآخر أو نتبادل النظرات ابتدائًا من الآن. |
Bir daha asla, daha öncekigibi televizyona çıkmayacaktım. | Open Subtitles | لا يمكنني إطلاقًا مجددًا ان أظهر على التلفاز كما كنت أفعل |
Bu ikisinin asla televizyona çıkmaması gerektiğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أن هؤلاء الرجلين لن يظهرا إطلاقًا على التلفاز. |
Korunmaya ihtiyacım yok ve bana yalan söylenmesine de ihtiyacım yok, asla. | Open Subtitles | لا أحتاج لحمايتك وأنا لا أريدك أن تكذب عليَّ إطلاقًا |
Ve acilde asla "S" kelimesini kullanmazsın. Nazar değer sonra. | Open Subtitles | ولا تقل كلمة هدوء إطلاقًا في قسم الطوارئ |
Ve onlar için mutlak bir kurtuluş olmalıyım ama Kesinlikle onlar için bir kurtuluş değilim. | Open Subtitles | و ينبغي عليَّ أن أدخر مالاً من أجلهم و لكني لا أفعل ذلك إطلاقًا |
Ama bundan böyle korkman için Kesinlikle Hiçbir sebep yok, tamam mı? Artık her şey yolunda gidecek. | Open Subtitles | لكن لا يوجد إطلاقًا سبب لتخافي منه بعد الآن، حسنًا؟ أعني، طريقنا سالك من الآن فصاعدًا. |
Özel giysinin içinde dahi Kesinlikle çarpışma olmaması gerekiyor. | Open Subtitles | بوجودهِ داخل صندوق من الجرافيت، فلا يوجدُ المزيد من التصادم إطلاقًا. |
Bu yüzden motoru araştırmayı bıraktılar, ancak anlaşıldı ki buna gerek yoktu çünkü işin uçakla alakası yoktu. | Open Subtitles | لذا استعادوا المحرك لكنهم اكتشفوا أنهم لم يكونوا في حاجة إليه لأن المشكلة لم تكن في الطائرة إطلاقًا |
Burdakinin dergilerle uzaktan yakından alakası yok tamam mı? | Open Subtitles | هذا الشخص لا يهتم إطلاقًا بالمجلات، صحيح؟ |
Bir gün çıkıp gelirsin diye düşündüm hep, ama hiç gelmedin. | Open Subtitles | ظللت أفكر أنكِ ستظهرين ذات يوم لكنكِ لم تفعلي ذلك إطلاقًا |
Dinim dışında, Hiçbir zaman kadın olduğum için dışlanmayı kabul etmedim. | TED | لم أقبل إطلاقًا بأن يتم استثنائي بسبب كوني امرأة، ماعدا ما يمليه على ديني. |