Taksi şöförü, şiddetli saldırı ve büyük ölçekli hırsızlıktan suçlamada bulunmuş. | Open Subtitles | سائق سيارة الأجرة رفع دعوى إعتداء وسرقة، وقد يعيد التفكير بالأمر |
Ona göre ilişki yok, cinsel saldırı minvalinde bir şey var. | Open Subtitles | وفقًا لما قالت، لم يكن بينكم علاقة بل كان إعتداء جنسي |
Seni hırsızlık, soygun ve bıçak yüzünden de ağır saldırı. | Open Subtitles | انهم يتهمونك بالسرقة والنهب والسكين , تجعل هذا إعتداء متفاقم |
Henüz emin değiliz ama saldırıya teşebbüs vakası gibi. Kadına yaklaşmak üzere. | Open Subtitles | ولكن يبدو وكأنّها محاولة إعتداء سيصل إليها قريباً |
Küçük sarışın kız, 10 yaşında, cinsel taciz, boğaz kesilmiş. | Open Subtitles | طفلة صغيرة شقراء، 10 سنوات إعتداء جنسي، شق في الرقبة |
Öyleyse, küçük takımlar, hedefleri belirleme, ...yönetimin kellelerini uçurmak için eş zamanlı saldırı. | Open Subtitles | إذًا، فرق صغيرة، عينوا الأهداف إعتداء في الوقت نفسه للقضاء على زعماء القيادة |
Ele geçirmek istiyorsanız o istasyona bir saldırı ekibi çıkarmanız gerek! | Open Subtitles | لو تريدون الإستلاء على هذه المحطة فستحتاجون إلى هبوط فريق إعتداء |
"Tahrik sonucu saldırı" deyin, kefaleti nakit ödeyeyim. | Open Subtitles | إجعله إعتداء مشدد وأستطيع دفع الكفالة, نقداً الآن |
saldırı olarak gösterin, size hemen istediğiniz kadar para vereyim. | Open Subtitles | إجعله إعتداء مشدد وأستطيع دفع الكفالة, نقداً الآن |
Mülke zarar vermek, kundakçılık, beton bir yapay penisle cinsel saldırı? | Open Subtitles | دخول بدون أمر تفتيش, تحطيم ملكية ، حريق, إعتداء جنسى |
Bu da belirlenemeyen bir silahla yapılmış yaranın resmi. Başka yara yok. Hiçbir organ alınmamış ya da yenmemiş cinsel saldırı izi de yok. | Open Subtitles | هذا يوضح شكل الأداه لمستخدمه للطعن ولا أعضاء مختفيه او محاوله إعتداء جنسى |
Medine'ye dışardan bir saldırı olursa tüm bölge sakinleri, şehri savunmakla yükümlüydü. | Open Subtitles | فى حالة حدوث أى إعتداء على المدينة من الخارج سيكون سكان المدينة جميعا مسئولون عن حماية المدينة |
kötü muamele suçlamasında bulunacaktım. saldırı, taciz. | Open Subtitles | سأشتكي للشرطة هذا إعتداء وحشى وهجوم ومضايقة |
Birkaç kez mal bulundurma suçu, ama genelde saldırı ve adam dövmek. | Open Subtitles | بضعة إمتلاك يشحن، في الغالب إعتداء وإيذاء. |
4'e 2 saldırı? Sanmıyorum. | Open Subtitles | إعتداء عنيف باستعمال أداة بطول 2×4 إنشات لا أظن ذلك |
Beyni bilgileri süzemediğinden, bunu bir saldırı olarak algılıyor. | Open Subtitles | مخه لا يمكنه تنقية المعلومات إعتداء مستمر على حواسه |
Subay ve astsubaylar 12 kez saldırıya uğradı, biri de öldü. | Open Subtitles | و 12 إعتداء أدلى إلىجرح ضباط وقتل أحدهم أثناء ذلك |
İçeri ve dışarı dağılın, saldırıyı ağırlaştırmak için her tarafa dağılın. | Open Subtitles | دخل وخرج من سجن الأحداث، فترات سجن مُنفصلة للإقتحام، إعتداء مُتفاقم. |
Senin keşif dediğin şeye... ben doğaya tecavüz derim. | Open Subtitles | يشوه ما نكتشفه أو ما تسميه أنت بالإكتشاف أنا أسميه إعتداء على الطبيعة |
Hastaları istediğin kadar azarlayabilirsin fakat rektumlarına nesneler sokmak saldırıdır. | Open Subtitles | يمكنك أن توبخ المرضى كما تشاء... دفع المعدات في شرجهم يعد إعتداء |
kaza konusunda yanıltmak tehlikeli araç kullanmak, hırsızlık, saldırıdan ötürü tutuklayabiliriz. | Open Subtitles | قيادة طائشة ، سرقة ، على الأقل ثلاث قضايا إعتداء وضرب |
Ama bunlar sayesinde darp suçlamasında bulunabilirim. | Open Subtitles | لكن أعتقد بفضل هذا سأقبض عليه بتهمة إعتداء |
Zorla ırza tecâvüz, boğulma, boyun kırılması. | Open Subtitles | أى تشابة بهم ؟ لدينا 4 ضحايا إعتداء جسمى عنيف |
Uluslararası kanuna göre, siyasi mültecilere uygulanan fiziksel saldırılar, büyük bir suçtur. | Open Subtitles | إعتداء جسدي من لاجئين سياسيين a الجريمة القابلة للتنفيذ تحت القانون الدولي. |
Monitöre bakın. Bunun saldırganlıktan daha fazla olduğunu göreceksiniz! | Open Subtitles | انظر إلى الشاشة، سوف ترى إنه أكثر من إعتداء |