Boş, basmakalıp cinsiyet grafikleri ve diğer demografik karakteristikler tarafından yönetilmeyen bir medya atmosferi hayal edin. | TED | وبالتالي تخيل جو وسائل إعلام لا تهيمن عليه الصور النمطية حول الجنسين والخصائص الديمغورافية الأخرى. |
Ayrıca alternatif bir medya kurarak hükûmet propagandasına karşı savaşabilirler. | TED | ويمكنهم أن يتحدوا دعاية الحكومة الكاذبة عن طريق خلق إعلام بديل. |
Tarafsız gözlemciler veya basın olmadan bu tür saçma rivayetler ile karşılaşınca kamplardaki tek bilinen bu olmuştu. | TED | و بعدم وجود مراقب محايد أو إعلام لمواجهة هذا السرد العبثي أصبحت هذه هي الرواية الوحيدة في تلك المعسكرات |
FBI'a, Ulusal Güvenlik'e, yerel polise bildirildi. | Open Subtitles | وتم إعلام المباحث الفيدرالية والأمن الوطني والشرطة المحلية |
Şimdi yapmamız gereken... okuyuculara bilgi mi vermek, yoksa kafalarını mı karıştırmak? | Open Subtitles | أليست الفكرة هي إعلام القارىء أم إشعاره بأنه أحمق؟ |
Gazetecilik, daha önemli bir sorunun cevabıydı: Toplum nasıl haberdar edilir? | TED | الصحافة كانت الإجابة لسؤال أكثر أهمية، الذي هو، كيف يمكن إعلام المجتمع ؟ |
İlgili ahiret yaşamları bilgilendirildi. | Open Subtitles | ولقد تم إعلام الحيوات الآخرة ذات الصلة |
Sivil medya ağının üyeleri için resim bu şekilde. 10 yıl önce, arkadaşım Ethan Zuckerman ile Global Sesler'i kurmuştuk. | TED | هذه الصورة لأعضاء شبكة إعلام المواطن, غلوبال فويسز إنني ساعدت على تأسيسها منذ أكثر من 10 سنوات مع صديقي ايثان زوكرمان |
Ancak burada bir pürüz var. Toplumumuzda, medya sadece bilginin yayılma teknolojisi ya da cihazları şeklinde ortaya çıkmıyor. | TED | حسنا يوجد مشكل هنا، ففي مجتمعنا، الإعلام ليس فقط مجرد تكنولوجيات إعلام و إتصال. |
Limbik Lab iki bileşenden oluşuyor: bir öykü motoru ve bir medya makinesi. | TED | يتكون المعمل الحوفي من مكونين: وسيلة إعلام ومحرك للقصص. |
Çünkü düşündüm ki, ve hala aynı kanıdayım, ciddi ve bağımsız medya şirketleri çok iyi işlerdir. | TED | لأنني اعتقدت، ولا أزال أنّ شركاتِ وسائل إعلام مستقلة وجدية تُمثّل إستثمارا كبيرا. |
Ama işte bağımsız medya işindeyseniz ve bağımsız medya için bir bankacıysanız başınıza bu gelir | TED | ولكن هذا ما يحدث إذا كنت في مجال الأعمال التجارية في وسائل إعلام المستقلة، وإذا كنت مصرفيّا لوسائل إعلام مستقلة. |
Polis yok, medya yok. Kendimiz hallederiz. | Open Subtitles | علينا كتمان الأمر، لا شرطة ولا إعلام نحن سنتولى هذا بانفسنا |
Ama boktan bir basın danışmanı var yoksa gazetelere çıkmazdı. | Open Subtitles | لكن أتعلم؟ لديها وكيل إعلام سيّء وإلآ لن يصل ذلك بتاتاً للجرائد |
Siz basın mensupları, işinizi yapın ve Teresa'nın yüzünü halka unutturmayın. | Open Subtitles | فقط تأدوا كوسائل إعلام أن تقوموا بواجبكم و أن تجعلوا وجهها ظاهر أمام الناس |
FBI'a, Ulusal Güvenlik'e, yerel polise bildirildi. | Open Subtitles | وتم إعلام المباحث الفيدرالية والأمن الوطني والشرطة المحلية |
Sahil Güvenliğe bildirildi. | Open Subtitles | لقد تم إعلام خفر السواحل بالأمر |
Baskından önce hükümetten bilgi alabilir. | Open Subtitles | لذا، ستكون المهمة محفوفة بالمخاطر، في حال إعلام الهدف بقدومنا |
Neden kocam, yani belediye başkanı bu durumdan derhal haberdar edilmedi? | Open Subtitles | لماذا لم يتم إعلام زوجي العمدة بهذا الموقف في الحال؟ |
Okul yönetimi bilgilendirildi. | Open Subtitles | -إنّي في طَوْر تعديل برمجيّ غير مشروع . تمّ إعلام إدارة المدرسة. |
Yani, muhasebe ve askeri amaçlar için yapılmış bir makine, medyaya nasıl girdi? | TED | أعني كيف أن الجهاز الذي صمم من أجل العمليات المحاسبية و أسلحة الدفاع تحول الى وسيلة إعلام ؟ |
Büro'ya, Ulusal Güvenlik Departmanı'na haber vermemiz lazım. | Open Subtitles | علينا إعلام المباحث الفيدرالية، إدارة الأمن الوطني. |
Durumu özetlemek gerekirse ilk Kira'ya kıyasla yeni Kira daha medyatik, bayan ve Sakura TV ile ilgisi var. | Open Subtitles | باختصار مقارنة كيرا الأول بالثاني هي إعلام محدد |
izninizle, ailelerine haber vermem gereken kayıplarımız var. | Open Subtitles | إذا سمحتم، لدينا بعض الضحايا و علي إعلام عائلاتهم |
"Incorporated"ın önceki bölümlerinde... | Open Subtitles | سابقا على "إعلام"... |