"إفراج" - Translation from Arabic to Turkish

    • tahliye
        
    • tahliyeyle
        
    • serbest bıraktırdım
        
    22 mahkum gelecek hafta şartlı tahliye edilecek, 9 tanesi Seattle'da olacak. Open Subtitles نتائج التقارير تقول: بأن 22 سجين سيتم الإفراج عنهم الأسبوع المقبل .. تسعة منهم إفراج مشروط في سياتل.
    Şartı tahliye olmaksızın müebbet yerine... 50 yıl sonra şartlı tahliye ihtimalinde ısrar edebilirdi? Open Subtitles بدلا من الحياة للأبد داخل السجن ، كان من الممكن أن يحصل على إفراج مشروط بعد 50 سنة
    Eğer işe yarar bir bilgiyse, şartlı tahliye olmadan ömür boyu yersin. Open Subtitles ولو كان ذا نفع سأوصي بسجنك مدى الحياة إفراج
    Ne yani şartlı tahliye memuru olmaktan hoşlanmadınız mı? Open Subtitles ماذا , لم يروق لك كونك ضابط إفراج مشروط حينذاك؟
    Saldırı ve darptan şartlı tahliyeyle salınmış. Open Subtitles لديه إفراج مشروط في قضية تعدي و الإعتداء بالضرب
    - İyi yanı hemen askeri hakime gittim ve seni kefaretle serbest bıraktırdım. Open Subtitles -وبموجبه ... رفعت التماسًا لمعاون القاضي وحصلت لك على إفراج بكفالة. -انتظر، ماذا؟
    Annem şartlı tahliye ihtimali olmadan beni ev hapsine alacak. Open Subtitles ستحبسني أمي بالمنزل مدى الحياة, بلا أي إفراج مشروط
    Ama bilim karşıtı bir manyak niye şartlı tahliye memurunu öldürür ki? Open Subtitles ولكن لماذا يقوم أحد المهاويس المناهضين للعلم بتعذيب وقتل ضابط إفراج مشروط ؟
    Kasıtsız adam öldürme. Beş yılla şartlı tahliye. Open Subtitles القتل الغير مُتعمد سجن خمس سنوات و إفراج مشروط بعد ثلاث سنوات
    Annemin dediğine göre tahliye şartın olmadan müebbet yemişsin. Open Subtitles أمّي أخبرتني أنّك لديك سجن مدى الحياة دون إفراج مشروط الآن.
    Bir saniye benimle birlikte hayatları onlara bağlı olan birçok insandan bir şeyler öğrenmek ve onlarla bağlantı kurmak için bir sınıfta oturmadan kimsenin savcı, hakim, polis veya şartlı tahliye memuru olamadığı bir gelecek hayal edin. TED تخيلوا معي لثانية مستقبلاً حيث لا يمكن لأحد أن يصبح مدّع عام، أو قاض، أو شرطي، أو حتى ضابط إفراج مشروط، بدون الجلوس أولاً في الصف للتعلم والتواصل مع الأشخاص الذين ستكون حياتهم بين أيديهم.
    Bay Barton şartlı tahliye başvurusunu geri çekmek istiyormuş. Open Subtitles و السيد بارتون ترغب في الانسحاب طلبه للحصول على إفراج مشروط .
    - Şartlı tahliye ile çıktı. Tabii ki, bir gün kapımda belirdi. Open Subtitles نال إفراج مشروط، ويوماً ظهر أمام منزلي
    Şartlı tahliye edildiğini duydum. Open Subtitles سمعت بأنّكِ حصلتِ على إفراج مشروط.
    Alti ay önce erken tahliye olmus. Open Subtitles إفراج مُبكّر. قبل ستّة أسابيع.
    Altı ay önce erken tahliye olmuş. Open Subtitles إفراج مُبكّر. قبل ستّة أسابيع.
    Ceza infaz kurulunda çalışan şartlı tahliye memuruymuş. Open Subtitles إنها ضابطة "إفراج مشروط" تعمل مع إدارة السجون
    - ...onaylamaz bunu. - Bekle, şartlı tahliye memurun mu var? Open Subtitles إنتظر ؛ ألديك ضابطة إفراج مشروط ؟
    Bir ay önce, iyi hâlden, Fluvanna Islah Evinden erken tahliye. Open Subtitles منذ شهر أخذت إفراج مبكر من مركز "فليفانا" الإصلاحي على حسن السّلُوك
    - Kaçmadım. Şartlı tahliye oldum. Open Subtitles -لم أهرب ، حصلت على إفراج مشروط

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more