Neyse ki, iflas etmeden önce... - ...sigorta şirketimden paramı alabildim. | Open Subtitles | من حسن حظي أنني حصلتُ على مالي قبل إفلاس شركة التأمين |
Şık görünümlü ama iflas etmiş iki beyefendi. | Open Subtitles | إثنان من الرجال بمظهر أنيق فى حالة إفلاس |
Birini iflas ettirmek mi istiyorsun? Uğruna çalıştığı... her şeyi elinden mi almak istiyorsun? | Open Subtitles | تريد إفلاس شخص ما وتجريده من كل ما عمل من أجله |
2008 Eylül'ünde Amerikan yatırım bankası Lehman Brothers'in iflası... | Open Subtitles | فى سبتمبر 2008 المركز الرئيسى لبنك الأخوة ليمان إفلاس بنك الاستثمار الأمريكى الأخوة ليمان |
Şirket bir skandala yakalanır, iflasın eşiğine gelir sonra yeni bir isim altında tekrar yükselir. | Open Subtitles | شركة وقعت في فضيحة، وملفات إفلاس ثم أعادة الهيكلة بهدوء تحت اسم جديد |
Geliştirme ücretleri ayrıca ödemek zorunda oldukları borçları yüzünden şirket iflasını verdi. | Open Subtitles | مصاريف التطوير بالإضافة إلى الضرر الهائل الذي اضطرّوا إلى دفع ثمنه أدّى إلى إفلاس الشركة |
Sonra bütün emekli ikramiyesini aptal bir şirketle batırdı iflas etti ve sonra... | Open Subtitles | ثم سحب تمويل الراتب التقاعدي بأكمله إلى شركة جديدة و رفع دعوى إفلاس هل تعرفين أي أغاني أخرى؟ |
Şu an müşterileri iflas ederken müdürlerini ödüllendiren yönetimi görür gibiyim, değil mi? | Open Subtitles | الآن قد رأيت بنية الإضافي بمكافئة العاملين بينما يتم إفلاس زبائنهم |
Şirketi iflas etti eski sunucuları piyasaya çıktı. | Open Subtitles | إفلاس شركته ، ووضع ملقماته في السوق المفتوحة |
Bir sürü temyizle müvekkilimi iflas ettirebilirsin ama müvekkilimin şarkısının eski suçuyla hiçbir alakası yok. | Open Subtitles | يمكنُكَ إفلاس موكلي مع استئناف بعد استئناف وأغنية موكلي ليس لها علاقة مع جريمتهِ الماضية |
Peki bu sizin yayıncınız için nasıl görünecek, ...annesi göğüs kanserinden ölen iflas etmiş bir komedyen? | Open Subtitles | إفلاس كوميديانة توفيت أمها بسرطان الثدي؟ سيبدو أننا نهتم بالاحتشام على شاشتنا |
İflas yasalarına göre iflas eden bir şirkete karşı mahkemeden izin çıkarmadan bir şey yapamazsın. | Open Subtitles | انهاجزءمن قانونالإفلاس الذي ينص على أنه لا يمكنك إتخاذ أيإجراءضد شركة في حالة إفلاس من محكمة الإفلاس. |
İşimde iflas edip dibi boylamıştım. | Open Subtitles | بعد إفلاس عملي عملت من القاع ووجدت نفسي أحمل بضعة أقراص |
7. Bölüm İflas devreye gireli neredeyse 5 dakika oldu. | Open Subtitles | مرّت تقريبًا 5 دقائق منذ تفعيل إفلاس الفصل السابع. |
Bölüm İflas'ın etkisini sıfırlayıp üstüne beni yaralayacak bir saldırıya maruz kalmam olası. | Open Subtitles | بهجوم يبدد إفلاس الفصل السابع ويُصيبني بالضرر أيضًا. |
Bir kez daha iflas ederse 3. sefer olacak. | Open Subtitles | وإن تقدم بطلب إفلاس ستكون هذه المره الثالثه |
Kişisel olsun kurumsal olsun iflas eden sizin gibi çok kişi gördüm. | Open Subtitles | رأيت كثيرا من الناس في مثل حالتك يمرون بحالات إفلاس |
Petrol fiyatlarının yükselmesi ve düşmesi bir şirketin iflası, hatta hava üzerinde bahis oynayabiliyorlardı. | Open Subtitles | لقد استطاعوا المراهنة على ارتفاع أو انخفاض أسعار البترول على إفلاس شركة ما حتى على المناخ |
ABD tarihinin en büyük iflası. | Open Subtitles | أنه أكبر إفلاس في تاريخ الولايات المتحدة |
Yani şimdi, üç kişiyi iflasın getirebileceği en kötü felaketten kasten kurtarmakla suçlanıyorsunuz. | Open Subtitles | لذا الآن أنتِ متهمة بإنقاذ ثلاثة أشخاص عمداً من أسوأ كارثة إفلاس كانت ستحدث. |
Doyce ve Clennam'ın iflasını açıklamalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أعلن إفلاس "دويس" و "كلينم". |
Ama bu uzun vadede şirketi iflasa sürükleyecektir. | Open Subtitles | و لكن سيؤدى هذا إلى إفلاس المؤسسة مع مرور الوقت |