Olay ekonomik mi, sosyal mı , yoksa kültürel miydi? | Open Subtitles | هل هو كان لسبب إقتصادي ، إجتماعي أم كان ثقافي؟ |
Doğu Asya'da Kore, Tayvan, Hong Kong ve Singapur gibi başarılı ekonomik büyüme hikayeleri var. | TED | في الشرق الآسيوي, لدينا نماذج نمو إقتصادي ناجحة مثل كوريا الجنوبية, وتايوان, وهونغ كونغ, وسنغافورة. |
Bu gerçekten gösterir ki, dünyanın herhangi bir yerinde iklimi harap etmeden iyi ekonomik ve sağlık ilerlemeleri görmemişizdir. | TED | ومن هذا يتضح لكم, أنه لم يحدث تقدم إقتصادي أو تقدم صحي في أي مكان في العالم بدون تدمير المناخ. |
D birliğinin başındaysa yetenekli bir ekonomist ve bütün birlik komutanlarının en entelektüeli sayılan Otto Ohlendorf bulunuyordu. | Open Subtitles | إقتصادي موهوب وأكثر قادة فرق التدخل المُساندة ثقافة |
Bir kez benim tarafımdan, bir kez manifestoda, ...bir kez de NewMint91 nickini kullanan Nankai Üniversitesinden Çinli bir ekonofizikçi tarafından. | Open Subtitles | إستخدمتها أنا مرة وفي البيان الرسمي مرة ومرّة إستخدمها فيزيائي إقتصادي صيني من جامعة (نانكاي), والذي يُعرف بـ(نيومينت 91) |
Bizler burada, ekonomik ve finansal bir doğanın sapkınlıklarıyla uğraşıyoruz. | TED | أننا نتعامل مع منحرفين هنا ذو طابع إقتصادي ومالي. |
Yalnızca, ilk kez önemli ekonomik etkisi oluyor. | TED | بل أنها لأول مرة يكون لديها تأثير إقتصادي رئيسي. |
En basitinden, bunu mümkün kılacak bir ekonomik model yoktu. | TED | لا يوجد ببساطة نموذج إقتصادي يقول أن هذا ممكن. |
Takdir edersiniz ki bu bir senede olacak iş değil, ama bu önemli ve temeli ekonomik ve kültürel olan, çocuklar tarafından gerçekleştirilecek bir değişim. | TED | ذلك لن يحصل، تعرفون، في سنة، لكنه تغيير مهم، إقتصادي وتغيير ثقافي يحدث عبر الأطفال. |
Bu bir çok kişiyi büyüleyen, yeni bir ekonomik faktördür. | TED | هذا عامل إقتصادي جديد , وهو مذهل لمعظم الناس . |
Sonradan, yolculuk yapan yalnız ve genç kadınları kaçırmanın daha ekonomik olduğuna karar vermişler. | Open Subtitles | مؤخراً, على أي حال, قرروا على أنه شيء إقتصادي يعتمد فقط على إختطاف السائحات القاصرات |
Düşük faiz oranı, teoride, ekonomik patlama yaratır. | Open Subtitles | خلال إستعمالِ أسعار الفائدة المنخفضة، الذي نظرياً يُسبّبُ رخاء إقتصادي. |
Ekonomi haberlerinde, dünyanın zayıf ve herşeye inanan saf insanları dolandırıcı uzaylılar bütün değerli şeyleri çaldığı için bugün ekonomik çıkmaza girdiler. | Open Subtitles | من أخبار الإقتصاد، سكان الأرض الضعفاء و السُذج غاصوا في كساد إقتصادي اليوم حيث الغرباء المخادعين أنهو سرقة كل شيئ ثمين |
Son zamanlarda ise seyahat eden genç bayanları kaçırmanın daha ekonomik olacağına karar verdiler. | Open Subtitles | مؤخراً, على أي حال, قرروا على أنه شيء إقتصادي يعتمد فقط على إختطاف السائحات القاصرات |
Tam olarak hatalı değil söyledikleri. Bir mimar boşlukları kullanırken ekonomik olmalıdır. Güzel, aferin. | Open Subtitles | على المهندس المعاري أن يكون إقتصادي في استخدام المواد لذلك ، أحسنت |
Bu ders kitabı ki kimin yazdığını tahmin ediyorsunuzdur sizi güvenli bir ekonomik limana götüren haritanız olacak. | Open Subtitles | هذا الكتاب هو خريطتكم لإبحار إقتصادي آمن |
Teröristler tarafından yapılacak nükleer saldırılar.... ...veya büyük olasılıkla, ekonomik kriz gibi genel olaylar kaçınılmazdır. | Open Subtitles | الأحداث العالمية تكون مثل هجوم نووي بواسطة الإرهابيين, أو على الأرجح إنهيار إقتصادي لا مفر منه |
Ben bir ekonomistim, doktor değilim, ama Tanrı kompleksini etrafımda her zaman ekonomist arkadaşlarımda görüyorum. | TED | أنا إقتصادي .. ولست طبيباً ولكني أرى " المعضلة الإلهية" حولي على الدوام في اصدقائي الاقتصاديين |
Ben bir ekonomist olduğumdan biraz garip görünüyor. | TED | إنه غريب بعض الشيء لأنني إقتصادي |
Bir ekonofizikçi. | Open Subtitles | -إنه "فيزيائي إقتصادي" |
Toplu ekonomi çöküşü olacaktır. | Open Subtitles | ثم يتحقق مرادك بإنهيار إقتصادي كامل لهم |