Bu kadarcık hasarın üzerine sizi tamir için ikna etmeye bile çalışmazdım. | Open Subtitles | في ظلّ ضرر كهذا، لن أحاول إقناعكم بإصلاحها ظننتُه كان حادثاً بسيطاً |
Sizi ikna etmeye çalışabilirdim, ...ama söyleyeceğim her şeyi zaten biliyorsundur. | Open Subtitles | لكنت سأحاول إقناعكم لكن كل شيء علي قوله قد خطر بأذهانكم |
İzin verirseniz sizleri ikna etmeye çalışayım. | TED | دعوني أحاول إقناعكم بذلك خلال ثواني معدودة. |
Umarım sizleri ikna edebilmiş, asıl meselenin yerel yöneticileri ulusal yöneticileri sıkıştırmak olduğunu, onlara "neden bu sorunları hala çözmediniz?" | TED | و أتمنى أن أكون تمكنت من إقناعكم بذلك، مما يعني أن الدور الحقيقي هو أن تنهض و تقول لرؤساءك المحليين، و رؤساءك الوطنيين، "لماذا لم تقوموا بحل تلك المشكلات؟ |
Şimdilik izin verin sizi bu hipotezin akla yatkın olduğuna ikna etmeye çalışayım, gerçekten peşinden gitmeye değer bir hipotez olduğuna. | TED | اما الآن، دعوني احاول إقناعكم بمصداقية هذا الإفتراض، بإنه يستحق أن يؤخذ بجدية. |
Sizi davamızın yüceliğine ikna etmeye çalışmayacağım. | Open Subtitles | و لن أحاول إقناعكم بأحقية أسبابنا. |
Araziyi satmanız için sizi ikna etmeye çalıştım. | Open Subtitles | أعترف بأنني حاولت إقناعكم ببيع أرضكم. |
Ama yine de sizi spektroskopinin dünyayı değiştirebilecek bir şey olduğuna ikna etmeye çalışacağım. | TED | لكن سأحاول إقناعكم بأن علم مناظر الطيف التحليلة (إسبيكتروسكوبي), قادر على تغيير هذا العالم |
Eminim savunma sizi Bay Sutter'ın kendi iç güdüleriyle ya da kanıtlanması imkansız gizemli yollarla ticaret yaptığına ikna etmeye çalışacak. | Open Subtitles | وأنا واثق الآن أن محامي الدفاع سيحاول إقناعكم أن السيد (سوتر) يبادل بالتعويل على حدسه أو غريزته أو حسب تفسير غامض يستحيل التأكد منه |
Umarım sizleri ikna edebilmişimdir -- bu teknolojilerin hastanelerdeki klinik uygulamalara etkisi çok derin farklı hastalıklara ve durumlara karşı etkileri ise bir o kadar etkileyici. | TED | لذا، أتمنى أني نجحت في إقناعكم بهذا -- الأثر على موارد العيادات عميقة و من ثم فالأثر على الأمراض هو أيضا رائع بالنسبة لمختلف هذه الأمراض و غيرها. |