| Sonra ikinci el elektronik aletler yollayıp bir televizyon fabrikası kurduk. | Open Subtitles | ثمّ أرسنا بطلب بعض أجهزة إلكترونية مستعملة وبدأنا بمصنع تلفزيوني صغير |
| Beyin sapına bu kadar yakın bir yere elektronik mikroçip yerleştirmek çok teh... | Open Subtitles | سيدي ، زراعة رقاقة إلكترونية بهذا القرب من جذع دماغها هذا خطر جداً |
| Beyin sapına bu kadar yakın bir yere elektronik mikroçip yerleştirmek çok teh... | Open Subtitles | سيدي ، زراعة رقاقة إلكترونية بهذا القرب من جذع دماغها هذا خطر جداً |
| Ölmeden altı saat öncesinde bir telefon ya da e-posta da yok. | Open Subtitles | لا إتّصالات هاتفية، ولا رسائل إلكترونية في الساعات الستة التي تسبق موته |
| Bu program siber plütonyum. O projeyi bırakmamın bir sebebi vardı. | Open Subtitles | لا، لا، لا، هذا البرنامج قنبلة إلكترونية |
| elektronik radyo kurduk, böylece uzaktan kumanda devre dışı kalmış olmalı. | Open Subtitles | قمنا بتركيب شريحة تشويش إلكترونية تُبطل إشارات وحدة التحكم عن بُعد |
| Bu alet elektronik kartların üzerine saatte 23.000 parça koyabiliyor. | TED | يمكن لهذا آلة تجميع 23.000 مكون في الساعة على لوحة إلكترونية |
| Bana göre Facit'in hikâyesindeki ironi Japonya'dan ucuz, küçük elektronik hesap makineleri alan Facit mühendislerinin kendi hesap makinelerini çifte kontrol etmek için kullandıklarını duymaktı. | TED | بالنسبة لي ، المفارقة في قصة فاسيت هو أن تسمع أن مهندسين فاسيت، اشتروا آلات حاسبة إلكترونية بسيطة ورخيصة في اليابان. استخدموها لتقييم آلاتهم الحاسبة. |
| Bunlar tamamen kagitsiz ofisler tamamen elektronik hasta kayitlari ve benzerleri | TED | هذه بالفعل مكاتب لا تحوي وثائق فقط سجلات طبية إلكترونية أو ما شابه. |
| Sağlık çalışanları tarafından hasta muayenesi sırasında kullanılan elektronik bir sağlık kayıt sistemi tasarladık. | TED | حيث صممنا نظام سجلاتٍ صحيةٍ إلكترونية والتي تستخدم من قبل عمال الرعاية الصحية أثناء علاج المرضى. |
| Şehrin her yerinde vatandaşlara elektronik reklam panoları aracılığıyla ne kadar suları kaldığı gösterildi. | TED | فقط، استخدموا لوحات إعلانية إلكترونية توضّح مستويات المياه الحالية لكل مواطني المدينة. |
| Rakip bir iş arkadaşını kovduran bir e-posta gönderdiğini söyledi. | Open Subtitles | قال بأنه أرسل رسالة إلكترونية تسببت في طرد موظف منافس |
| Eşine e-posta attı ve işten çıkınca markete gidebilir mi diye sordu. | Open Subtitles | قد أرسل رسالة إلكترونية لزوجته وطلب منها الذهاب الى المتجر بعد العمل |
| Tüm komşu işletme sahiplerine bu gece acilen toplanmamız gerektiğine dair e-posta göndereceğim. | Open Subtitles | أنا ارسل رسائل إلكترونية لكل مُلاك المتاجر بالحي ليحضروا إجتماع طارئ الليلة بالمطعم. |
| siber Savunma Bölümü tarafından elektrik şebekesi üzerinde bir solucan bulundu. | Open Subtitles | قسم الدفاع الإليكتروني إكتشف دودة إلكترونية متقدمة في شبكة الطاقة |
| O zaman telefon et ya da e-mail, mesaj filan gönder. | Open Subtitles | أجل، لذا أمسك الهاتف، أكتب رسالة إلكترونية أو إبعث رسالة نصية. |
| 1962'de dijital saatler yoktu. | Open Subtitles | تعمل بالرياضيات. هم ما كان عندهم ساعات إلكترونية في 962 1. |
| Zahmetsiz cevap, yavaş internet siteleri, ürkütücü sağlık hizmetleri, tehlikeli yollar mı? | TED | أم لأنها الإجابة السهلة التي تنتج لنا مواقع إلكترونية بطيئة، ورعاية صحية مخيفة وطرق خطرة؟ |
| Temas ettiklerinde çekirdeği parçalayıp bombayı patlatacak bir elektrik akımı oluşacak. | Open Subtitles | بمجرد تلامسهما ستقوم شحنة إلكترونية بتفجير اللب لتتسبب فى تفجير القنبلة |
| Bu randevu evinin bir web sitesi olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل كنتم تعرفون أن دور الدعارة لديها مواقع إلكترونية الآن |
| Ne bir mail, ne bir mesaj ... Nerelerdesin sen? | Open Subtitles | ,لا رسائل إلكترونية, ولا رسائل قصيرة أين كنت يا رجل؟ |
| Yakın zamandaki gösterilerim hakkında benden e-posta almak istiyorsanız, lütfen bana para verin ki bilgisayar alabileyim. | Open Subtitles | إذا رغبتم في استلام رسائل إلكترونية عن العروض القادمة رجاء أعطوني بعض المال كي أشتري جهاز كمبيوتر |
| Bu arada öğle yemeği molasında 4-5 posta yazmıştım. Onları da yolla. | Open Subtitles | وهناك أربعة رسائل إلكترونية كتبتها عند الغذاء. |
| Bu çerçevede, giydiğim en rahat biyonik uzuvlar ürettik. | TED | مع هذا السياق أنتجنا أطرافًا إلكترونية هي أكثر الأطراف التي لبستها راحةً |
| CA: Yeni elektrikli buluşlar hakkında çalışıyorsun. | TED | كريس :أنت تعمل على إختراعات إلكترونية أخرى. |
| Eski kocam bir striptizciyle çıkıyor Drew beni internetten gizlice takip ediyor muhasebedeki Fred de AMBER alarmının vücut bulmuş hali. | Open Subtitles | زوجي السابق الذي يعود متجرد، درو ومطاردة إلكترونية لي، وفريد من المحاسبة |