Ama onlar diğer tarafa geçince kimse onlarla dalga geçmiyor. | Open Subtitles | ولكنهم لا يشعرون بالذلّ والمهانة عندما يصلون إلى الجانب الآخر |
Tam öbür tarafa gitmek üzereydim ki, bir melek bana seslendi, ve gözlerimi açtığımda, tatlı, tatlı Jason'ınımı baş ucumda gördüm. | Open Subtitles | اني أوشك أن اعبر إلى الجانب الآخر، عندما سمعت صوت ملاك يصيح وعندما فتحت عيوني رأيت الجميل الجميل جيسني واقف امامي |
Diğer tarafa yapılacak bir yolcuğun masrafını karşılar diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | إعتقدت أنها ستغطي تكلفة سفرة واحدة أخرى إلى الجانب الآخر |
Bir de iyi tarafından bak. Yeni bir gücün var. | Open Subtitles | حسناً، أنظري إلى الجانب المشرق فلقد حصلتِ على قدرة جديدة |
Çok ileri gitmiştim, Mulder, gerçekten diğer tarafta olduğunu sandım. | Open Subtitles | أنا إختفيت حتى الآن، مولدر، إعتقدت بأنّك ذهبت إلى الجانب الآخر. |
Şu camın diğer tarafına geçip senin kan kaybından ölüşünü seyredeceğim. | Open Subtitles | سأذهب إلى الجانب الآخر من الزجاج و سأشاهدك و أنت تنزف |
Temas yaklaşıyor. Sancak tarafı. Hızla yaklaşıyor. | Open Subtitles | الإتصال يقترب إلى الجانب الأيمن , تقترب بسرعة |
İyi yanından bak. | Open Subtitles | لكن إنظر إلى الجانب الجيد لديك إبنة رائعة |
Ben o tarafa geçip de geri dönebilen az insandan biriyim. | Open Subtitles | وأنا وحد من القليلاً الذي ذهب إلى الجانب الآخر واستطاع العودة |
Demek istediğim, diğer tarafa geçtiğinde, ...neden ilk kaybettiğin şeyin, konuşma yetisi olduğunu. | Open Subtitles | أعني السبب عند العبور إلى الجانب الآخر أول ما تخسريه هو حق الكلام |
Sinyal çalıştığında yürüdüm ve güvenli bir şekilde diğer tarafa vardım. | TED | وعندما توقف الصوت , انطلقت ووصلت بأمان إلى الجانب الآخر . |
Bazı uçurumlar öyle derin ve engindir ki, diğer tarafa nasıl geçeceğimizi hayal etmek bile zor gelir. | TED | هناك بعض الصدوع العميقة والواسعة، نجد صعوبة في تخيل كيف سنصل إلى الجانب الآخر. |
Sonra öbür tarafa geçtiğinizde, hortum gibi bir şeyi var, kuş gagası gibi ve hortumundan bulutlar fışkırtıyor. | TED | وبعد ذلك عندما تذهب إلى الجانب الآخر سيكون لها خرطوم مثل منقار الطير وهي تنفث الغيوم من خرطومها |
Bir sonraki figür daha büyük görünür ve bir taraftan diğer tarafa atılan bir figür görürsünüz. | TED | يرتسم الشكل التالي بشكل أكبر، و ترى شكلا يندفع من جانب إلى الجانب الذي يليه. |
Ancak diğer tarafa ulaşmak üzerelerken, fare öküzün kafasından atladı ve ilk sırayı aldı. | TED | مع ذلك، حينما شارفوا على الوصول إلى الجانب الآخر، قفز الفأر من فوق رأس الثور وضمن المركز الأول. |
Bir salıncak, birinin girmesi ve karşı tarafa doğru sallanmasına izin verir ta ki yer çekimi onu ülkesine geri gönderene kadar. | TED | أرجوحة تسمح للمرء بالدخول إلى الجانب الآخر حتى تعيدهم الجاذبية مجددًا إلى بلدهم. |
Bu çocukların çoğunu orta ya da sağ tarafa taşıyacak potansiyelimiz var. | TED | لدينا القدرة على نقل معظم هؤلاء الأطفال إلى المنتصف أو إلى الجانب الأيمن. |
hepsi içeri bu zamanda geliyorlar. karşıya tarafa yürüyorlar, bir çeşit sükunetle içeri geri geliyorlar | TED | إنهم يعودون في نفس هذا الوقت يمشون إلى الجانب الآخلا, كنوع من التمهل |
Yapma! Olayın iyi tarafından bak. Hiç sahip olmadığın kızın gibi. | Open Subtitles | انظر إلى الجانب المشرق فهو كالابنة التي لم ترزق بها أبداً |
İşin iyi tarafından bak. En azından üstünden kamyonla geçmedi. | Open Subtitles | انظري إلى الجانب المشرق فعلى الأقل لا يحاولُ دهسكِ بشاحنة |
Ben ve Terry diğer tarafta yeniden birlikte olacağız... öyleyse neden daha fazla bekliyorum? | Open Subtitles | أنا و، تيري سوف نعود إلى الجانب الآخر لذا لماذا الانتظار أكثر من ذلك ؟ |
Şimdi sizi pistin diğer tarafına götüreceğim. | TED | سوف آخذكم في جولة الآن إلى الجانب الآخر من الطريق. |
Bir meleği karanlık tarafa sürüklemenin çekici bir tarafı vardır ya da bir şeytan salınmıştır. | Open Subtitles | هناك شيء فاتن في سحب الملاك إلى الجانب المظلم أو الإقتداء بالشيطان |
İyi yanından bak. Harika bir kızın var. | Open Subtitles | لكن إنظر إلى الجانب الجيد لديك إبنة رائعة |