"إلى بيوتهم" - Translation from Arabic to Turkish

    • eve
        
    • evlerine
        
    Onlar bu el bombalarını kafelerde oturan masum insanlara attılar ve işten eve giden trenleri yakalamayı beklediler. TED قاموا بقذف هذه القنابل على الناس الأبرياء وهم يأكلون في المقاهي بعد ذلك قاموا بانتظار القطارات للوصول إلى بيوتهم.
    Fakat sınıfıma girdiklerinde arkadaş oluyorlar, eve birlikte yürüyorlar, ödevlerini birlikte yapıyorlar. TED ولكن عندما يدخلون فصلي فهم يكوّنون الصداقات، يسيرون إلى بيوتهم معًا، ويقومون بواجباتهم المدرسية معًا.
    Ve gece eve gittiklerinde, elektriği olmayan bir kulübede geniş bant bağlantıları var. TED ويذهبون إلى بيوتهم في الليل. لديهم اتصال واسع النطاق في كوخ ليس فيه كهرباء.
    Yarına kadar gelmezlerse, çocukları eve yollayalım. Biz... Open Subtitles أرى إن لم يعودا بحلول الصباح نرسل الأطفال إلى بيوتهم
    Askerleri, subaylardan ayırarak serbest bırakıp evlerine göndermiş biz subayları ise alıkoymuşlardı. Open Subtitles سيقومو بفصل الظباط وسيعيدون الجنود إلى بيوتهم لكنهم سيحتفظوا بنا نحن الظباط
    Önemli olan, Test ekibini eve gönderdin Open Subtitles المشكلة هي أنكم أرسلتم فريق التجارب إلى بيوتهم قبل قيامهم بعملهم.
    Balo bitti. Herkesi eve yollayın. Open Subtitles الحفلة الراقصة انتهت أرسل الجميع إلى بيوتهم
    Müzeden tabloyu çalar, biz de onu suçüstü yakalarız, dava kapanır eve gideriz. Open Subtitles نقبض عليه بالجرم المشهود، نُغلق القضية، ويعود الجميع إلى بيوتهم
    50 dolar karşılığında, o kadınlar eve kendilerini daha iyi hissederek gidiyorlar. Open Subtitles بـ50 دولاء، ذهبوا هؤلاء النساء إلى بيوتهم وهم بشعور أفضل
    Kurbanların gardlarını düşürmelerine, kendisini eve alıp işbirliği yapmalarına ihtiyacı var. Open Subtitles يحتاج أن يرى ضحاياه في حالة غير دفاعيه السماح له بالدخول إلى بيوتهم, التعاون
    Bu fermandır ki, bu nesne aslında Yahudilerin; Babil'deki sürgünden, Babil sularının yanında oturularak geçirilen yıllardan sonra, Kudüs'u andıklarında gözyaşı döken Yahudilerin, eve dönmelerine izin verildiğinin bir kanıtı. TED هذا هو المرسوم، هذا الشيء هو الدليل على حقيقة أن اليهود، بعد النفي في بابل، السنوات التي قضوها جالسون قرب مياه بابل، يبكون حين تذكروا القدس، أولئك اليهود سمح لهم بالعودة إلى بيوتهم.
    Evet. Herkes buradan eve gitmek ister. Open Subtitles الجميع يريدون العودة إلى بيوتهم
    İnsanların eve gitme zamanı. Open Subtitles لقد حان وقت ذهاب الناس إلى بيوتهم.
    İnsanların sadece e-postalaştığı birini eve aldığına inanamıyorum. Open Subtitles لا أستطيع أن أصدق أن الناس تفعل ذلك... فقط ترك شخص ما تبادلوا رسائل بريد إلكترونية معهم يأتون إلى بيوتهم
    Kiliseden eve gelen insanlar hazırlanıyor. Open Subtitles -قضي 31 ساعة من بدأ الهدنة" " -يستعد العائدين إلى بيوتهم من الكنيسة" "
    20 taneniz Lake Placcid'e gidecek, 6 taneniz de eve dönecek. Open Subtitles سيذهب 20 إلى (ليك بلاسيد) ويعود 6 إلى بيوتهم
    Sağanak yağmurda insanların nasıl çılgınca alışveriş yaptığını fark ettin mi, ama bir yıldırım ve hamamböcekleri gibi eve koşturuyorlar. Open Subtitles ألم تلاحظي من قبل كيف يتسوق البشر ... كالمجانين أثناء هطول المطر لكن، بمجرد سماعهم لصوت الرعد يفرون إلى بيوتهم كالصراصير؟
    Linus bebekken onu seferberler eve dönerken duvarların yanına götürürdüm. Open Subtitles عندما كان (لاينس) رضيعاً إعتدت على أن آخذه إلى السياج حينما يعود المستكشفين إلى بيوتهم,
    Pekala, millet, eve gitme zamanı. Open Subtitles حسنا, جميعكم ! ليعد الجميع إلى بيوتهم
    evlerine girmek için internetten alışveriş eden biri gibi davranıyor. Open Subtitles يستخدم غطاء كونه متسوق إنترنت ليتمكن من الدخول إلى بيوتهم
    Son listede yirmi isim olacak, fazlası da, 7 ay sonra evlerine dönecek. Open Subtitles ستضم القائمة النهائية 20 اسماً ولذا سيعود المزيد منكم إلى بيوتهم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more