"إلى ذلك" - Translation from Arabic to Turkish

    • şu
        
    • oraya
        
    • Şuna
        
    • o
        
    • Buna
        
    • Bunun
        
    • Bunu
        
    • Ayrıca
        
    • Şuraya
        
    • ek
        
    Problem şu ki, o zamanlar, Bunun için gereken teknolojiye sahip değillerdi. TED المشكلة هي، بالرجوع إلى ذلك الوقت، لم يكن لديهم التكنولوجيا لتنفيذ ذلك.
    İşte ben bugün size ekranda ne gördüğümüzü değiştirmenin mümkün olduğunu söylemek için burdayım ve oraya ulaşmamız için sabırsızlanıyorum. TED حسنًا أنا هنا اليوم لأخبركم أنه ليس من الممكن فقط تغيير ما نراه على الشاشة لكنني أتوق لوصولها إلى ذلك.
    Şuna bakın. Böyle bir şey, sadece uyduramazsınız, baylar bayanlar. TED أنظر إلى ذلك. لا يمكنك أن تختلق شيئا كهذا، سيداتي سادتي.
    CO: Dün beni Washington Sokağı'ndaki o yere gönderdin, şimdi zehirli sarmaşık döküntüsüyle kaplandım. Yani, günlerimiz böyle şeylerle dolu geçti. TED كايتريا أونيل: لقد ارسلتني إلى ذلك المكان في شارع واشنطن أمس، والآن فأنا مغطاة باللبلاب السام. هذا هو ما ملأ أيامنا.
    Buna ilaveten, ülkenin ormanlık bölgesinin ortasındayız ve halka açık alanlarımız çok berbat. TED إضافة إلى ذلك نحن نعيش في وسط منطقة الغابات للبلد، وفضاءاتنا العامة مقرفة؛
    Peki, bir yolunu bulabilmem için Bunu bana hatırlatmak zorunda kalacaksın. Open Subtitles حَسناً، أنت سَيكونُ عِنْدَكَ للتَذكير ني للتَقَدُّم إلى ذلك يوماً ما.
    İyiyim. Ayrıca Sofia harika biri ama kesinlikle eşsiz değil. Open Subtitles بالإضافة إلى ذلك صوفيا رائعة ولكن لم يكن لها مثيل
    Şuraya bakıp ne gördüğünü söyle. - Telefon mu? Open Subtitles إذهبي إلى ذلك الهاتف وتحققي من الأمر الهاتف ؟
    Aynen öyle. Çocuklar dahil, herkesin parmak izini al. şu kasete de bakalım. Open Subtitles يَمْسحُ كُلّ تَضْمين إصبعِ بشكل مباشر الأطفال، ودعنا نَنْظرُ إلى ذلك شريط الفديو.
    şu Bobby denen adama bir bak, giyimi kuşamı yerinde, gıcır gıcır, iyi bir işi var, sen de böyle olabilirdin. Open Subtitles الأن انظر إلى ذلك الرجل بوبي قماشه مطوي بشكل جيد لديه عمل جيد وصفارة كان من الممكن أن تكون أنت مكانه
    Kız kardeşin şarap hakkında çok şey biliyor olmalı şu restoran işinden dolayı. Open Subtitles ,لابدّ وأنّ أختك تعرف الكثير عن النبيذ بخبرتِها فى المطعم وما إلى ذلك
    Ben son ayarda seviyorum ama sen zamanla oraya çıkarsın. Open Subtitles أحبّه في الوضعية القصوى لكن بإمكانك التدرج وصولاً إلى ذلك
    Yoksa bu sefer de Einstein için çok olası ve mümkün bir şey miydi ki küçük adımlarla ve o olağan dışı bilimsel yolunu izleyerek oraya ulaşmıştı? TED أو بالأحرى، هل كان ذلك الإبداع شيئا ممكنا في إطار الفرص والزمان الممكن، لـ أينتشاين طبعًا، ووصل إلى ذلك الاستنتاج باتباع خطوات صغيرة وباتباع مسيرته العلمية الغريبة؟
    oraya gittik ve daha fazla kemik topladık. TED عدنا إلى ذلك الموقع، وجمعنا العديد من العظام
    Şuna bak. Deniz laleleri. 60 metrenin üzerinde yetişmezler. Open Subtitles إنظر إلى ذلك , زنبق بحر لا ينموا فوق 200 قدم
    Bahse girerim bu o herifin kanı. Şuna bak. - Kan mı sence? Open Subtitles انا اراهن ان هذا دم بعض من أولئك الرجالِ إنظر إلى ذلك
    Bak, işte zor kısım burası, Şuna bak. Open Subtitles شاهد، هذا هو الجزء الصعب هنا، أنظر إلى ذلك
    o yaşlı, bitik ucubeyi görünce, benim de zamanımın yaklaştığını fark ettim. Open Subtitles النظر إلى ذلك العجوز الخرف جعلني الاحظ أنا لست شاب بمقتبل الحياة
    Peki, şimdi Buna daha yakından bakmak istersek ne olacak? TED الآن، ماذا إذا أردنا أن ننظر إلى ذلك نظرة أقرب؟
    Bu güzel gezegende beraber yaşamaya devam etmek istiyorsak Buna gerçekten ihtiyacımız var. TED إذا أردنا العيش معاً على هذا الكوكب الجميل، فإننا نحتاج إلى ذلك بالفعل.
    Bunun yerine bizden arkamıza yaslanıp senin ölmene izin vermemizi mi bekliyorsun? Open Subtitles بالإضافة إلى ذلك , أنتِ تريدنا أن لا نقوم بشئ ونتركك نموتين.
    Ayrıca, Bunu bizzat senin bildirmemiş olman da durumu hiç iyi göstermiyor. Open Subtitles وبالإضافة إلى ذلك, لا يبدو مقبولًا بأنك لم تبلغي بشأن ذلك بنفسك
    Ayrıca zengin bir erkek ile yemeğe çıkmak da iyi olurdu. Open Subtitles إضافة إلى ذلك أن تتعشّى مع رجل غني قد يكون لطيف
    Şuraya bak, iki aynasız bana şans diliyor. Open Subtitles . انظر إلى ذلك . شرطيان يتمنيان ليّ حظاً سعيداً أنا هالك
    ek olarak, vahşi su kuşları influenzanın bilinen bütün suşlarını taşıyorlar. TED بلإضافة إلى ذلك, تحمل الطيور المائية كل السلالات المعروفة من الإنفلوانزا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more