Ailesi ile birlikte görünmek yerine erkek arkadaşı ile Kore'ye gitmeyi tercih etti. | Open Subtitles | على أي حال، بدلا من مصارحة والديه بذلك انتقل إلى كوريا مع عشيقه |
Anlaşıldı ki olay hiçbir zaman Kore’ye dönmek ve oraya gömülmek değilmiş. | TED | لقد اتضح بأن الأمر لم يكن متعلقًا إطلاقًا حول العودة إلى كوريا والدفن هناك. |
1990'da, Martha Graham, modern dansın ustası, Kore'ye geldi. | TED | في عام ، مارثا قراهام، إسطورة الرقص الحديث، أتى إلى كوريا. |
10 yıl kimliğimi sakladıktan sonra Güney Kore'ye gitme riskini alma | TED | ولهذا، وبعد عشر سنوات من إخفاء هويتي قررت المخاطرة بالذهاب إلى كوريا الجنوبية |
Neyse Kore'ye, Hyun Sook'un köyüne geri döndüm. Gitmişti. | TED | ثم عدت إلى كوريا و عدت إلى قرية أون سوك، وكانت قد اختفت. |
Hala yurtdışında ama yakında Kore'ye dönecek. | Open Subtitles | إنهُ مازال بالخارج، ولكنهُ سوف يعود إلى كوريا قريباً |
Aslında aramızdaki ilişki o kadar kötüye gitti ki o Kore'ye gitmeden önce ayrılmayı düşünüyorduk. | Open Subtitles | فى الواقع ، لقد ساءت الأمور بيننا كثيراً قبل أن نذهب إلى كوريا مباشرة كنا نفكر فى الإنفصال |
Bir ay sonra Kore'ye gitti ve hamile olduğumu öğrendim. | Open Subtitles | بعد شهر من سفره إلى كوريا إكتشفت أني حبلى |
Kore'ye neden yalnız geldiğini sorabilir miyim? | Open Subtitles | هل أستطيع أَن أسأل لماذا رجعت إلى كوريا لوحده؟ |
İlk olarak hemen Kore'ye dönmelisin. Burada ki işleri halleder halletmez bende geleceğim. | Open Subtitles | لابد أن تعود إلى كوريا أولاًَ وسأبقى هنا لتسويه بعض الأمور ومن ثم سأعود |
İkinci dönemin başında Kore'ye döndü. | Open Subtitles | لقد رجع إلى كوريا خلال بداية الفصل الدراسي الثاني |
Ama o Kuzey Kore'ye iltica etti. Yani coğrafi açıdan pek cazip değil. | Open Subtitles | لكنها فرت إلى كوريا الشمالية، ذلك المكان الصغير غير المرغوب فيه |
Ah, Kore'ye dönerek doğru kararı verdiğimi biliyordum. | Open Subtitles | ..آه، هو كان قرارا جيدا للعودة إلى كوريا |
Duyduğuma göre Jeng Woo Kore'ye gelir gelmez Jeju Adası'na gitmiş | Open Subtitles | سمعتُ أن جيونج وو ذهب إلى جزيرة جيجو فوراً بعد أن عاد إلى كوريا |
Ama İşçi Partisi'nin bir üyesini Güney Kore'ye satamayız. | Open Subtitles | ولكننا لا نستطيع تسليم عضو في حزب العمال إلى كوريا الجنوبية |
Sanırım zirve için yeniden Güney Kore'ye döneceğim. | Open Subtitles | أعتقد بأنني سأتجه إلى كوريا الجنوبية مرة أخرى بسبب عقد القمة |
Güney Kore'ye dönme konusuna gelince, sana biraz daha zaman veriyorum. | Open Subtitles | أما بالنسبة لمسألة العودة إلى كوريا الجنوبية دعينا نفكر في الأمر لوقت أطول |
Yoldaş Liderimiz yarın planlandığı gibi Güney Kore'ye gidecek. | Open Subtitles | سوف يأتي رئيس الحزب إلى كوريا الجنوبية غداً |
Seni anlamıyorum küçük bir taktikle Mısır'a, Kuzey Kore'ye, Çin'e, İran'a Çin'e satabilirdin. | Open Subtitles | لا أعرف لم صنعته كنت تستطيع أن تبيعة إلى كوريا الشمالية أو شمال الصين |
Kore'ye gidip orada ilişki yaşayan pek çok evli kadın var. Ahlakının bozulduğunu ve geri dönmeyecek gibi düşün onu. | Open Subtitles | هنالك الكثير من الزوجات التي ذهبن إلى كوريا و إرتبطوا بعلاقات مع أشخاص أخرين |