Onu gördüğüm için çok şanslıyım, böyle büyülü bir ana tanık olmak ayrıcalık. | Open Subtitles | كنتُ محظوظة جداً لرؤيتهم، فأنا صاحبة إمتياز كبير لأشهد مثل تلك اللحظة السحريّة |
Bu gerçekten beklemiş olmaya değer bir ayrıcalık kuzen. | Open Subtitles | هذا حقا إمتياز يستحق أن ينتظر الإنسان لأجله يا بنت العم |
Ama A almak istiyorsan bunu kazanman lazım, kazanman lazım. | Open Subtitles | لكن لو كنتِ تريدين تقدير إمتياز يجب أن تكتسبيه تكتسبيه |
Galiba duyuyorum. Sosyal Bilgilerden A aldım. | Open Subtitles | أعتقد ذلك.أعني ,أنني حصلت علي إمتياز علي ذلك الواجب المدرسي. |
Kendimi reddetmem bir ayrıcalıktır çünkü Tanrı benim için farklı bir yol seçti. | Open Subtitles | إنه إمتياز يجب أن أحرمه على نفسى لأن الله إختار طريق أخر لى |
Size takdim edilmek, benim için çok büyük bir onur ve ayrıcalıktır. | Open Subtitles | ..يا له من إمتياز عظيم وشرف لي بأن أتقدم إليك |
Cinayet işleme ayrıcalığı zeki olan ve sanattan anlayan az sayıdaki seçkin bireylere ait olmalı. | Open Subtitles | في حد ذاته، إمتياز إرتِكابه يجب أن يُحفظ. للأفراد القلة المتفوقين. و الضحايا |
Neşelen çocuğum çünkü Cehennem'de nadir görülen bir imtiyaz elde etmek üzeresin. | Open Subtitles | إبتهجي يا طفلتي لأنك على وشك أن 'تجازي و هذا إمتياز نادر في الجحيم |
Sizin gibi bir suç dehası ile çalışmanın bizim için bir ayrıcalık olduğunu bilmenizi istiyoruz. | Open Subtitles | أردنَاك أَنْ تَعْرفَ اي إمتياز هو كَانَ لنا. للعَمَل مَع عبقري إجرامي مثلك |
Eskiden ailenin bir hak olduğunu düşünürdüm. Ama değil, bir ayrıcalık ve kazanılması gerekiyor. | Open Subtitles | دائماً ما أعتقدت أن العائلة هي حق ولكن هي ليست كذلك بل هي إمتياز ويجب أن تستحقه |
Gerek yok. Önceki görev sebebiyle ayrıcalık belirlenmiş bir şey. | Open Subtitles | لا حاجة لهذا، إمتياز القاضي الأسبق قد تكفل بالأمر |
Ben derslerden hep A alıyorum. - Babam da bir başka kitabını bitirmiş durumda. | Open Subtitles | أنتِ تُمثلين مُجدداً، وأنا أحصد علامات إمتياز |
İkincisi, sınavlarda hiç iyi yapamadığını söylüyorsun ama notlar açıklandığında A alıyorsun. | Open Subtitles | وثانياً: أنت دائماً ماتقول أنك لم تبلي جيداً في الإختبار ثم تعاود وتحصل على درجة إمتياز |
Size kişisel olarak garanti veririm özel ders alırsa kesinlikle A alacak... yada paranız sizde kalır. | Open Subtitles | كمدرسة خاصة أضمن لكِ أنها سوف تحصل على إمتياز أو تستعيدا أموالكما |
Ama yaşlanmak, benim birliğimde bir ayrıcalıktır. Masumlar ölmesin diye canımızı veririz. Olay bu kadar basit. | Open Subtitles | لكن التقدم بالسن بفيلقي هو إمتياز بحد ذاته، إننا نموت حتى لا يموت الأبرياء، الأمر بسيط. |
TV'de olmak hak değil, ayrıcalıktır. | Open Subtitles | كونك على شاشة التلفزيون هو إمتياز وليس حقاً |
O gün var olmayan sevgi ve özeni ona göstermek için,.... ...bu kurbana hizmet edebilmek bir ayrıcalıktır. | Open Subtitles | إمتياز لي الخدمة لهذه الضحية أن الحب والرعاية كان غائب ذلك اليوم |
Sarayımızda oturmanın ayrıcalığı... çok az kişiyle sınırlıdır. | Open Subtitles | دخول الساحة الملكية إمتياز لقليل من الناس |
İmtiyaz söz konusu olamaz. | Open Subtitles | ليس هناك إمتياز هنا |
Imtiaz bir takma isim, benim dinim değil. | Open Subtitles | (إمتياز) ، إسم مستعار لستُ بمسلم |
Malzeme alabilme imtiyazı elde etmek bile bir yılımı aldı. | Open Subtitles | استغرقتً عامًا كاملًا لأحصل على إمتياز ورشة الميكانيكا |
- Senin öldürdüğünü biliyorum. - Avukat-Müvekkil gizliliği içindedir. | Open Subtitles | أعرف أنك قتلتيه - هو إمتياز المحامي مع موكله - |
Diğer kurumlar iş veriyorlar, fakat burada para kazanma ayrıcalığın var. | Open Subtitles | يُمْكِنُ أَنْ تَعْمل،. لكن هنا يوجد إمتياز بأنّك تَكْسب. |
Derslerde, genellikle pekiyi alan insanlar, birden orta alırlar. | Open Subtitles | عندما أكون في الصف البعض يحصل على إمتياز والبعض متوسط |
Derler ki; bir katır size tekme atma ayrıcalığına sahip olmak için istekli ve sabırlı bir şekilde yıllar boyu çalışır. | Open Subtitles | يقولون أن بغل مع عمل 10 سنوات برغبة وصبر مقابل إمتياز ركلك مرةً واحدة |