"إنه في" - Translation from Arabic to Turkish

    • Şu an
        
    • Şu anda
        
    • yaşında
        
    • Başı
        
    • Adam
        
    • gitti
        
    • Kendisi
        
    Şu an hücre hapsinde, ama revirde çalışıyor. Gece vardiyası. Open Subtitles إنه في الزنزانة الانفرادية الآن لكنه يعمل في المستوصف ليلاً
    Şu an dışarıda bir yerde çünkü sen ondan vazgeçtin. Open Subtitles والآن، إنه في الخارج وحيد في مكان ما، لأنك نبذته
    Muhtemelen aylardır bu hastalık var ve Şu an da şiddetlenmiş. Open Subtitles إنه في الغالب مصاب بها منذُ عدّةِ أشهر والأن أصبحَ حادّ
    O burada. Şu anda en üst kattaki kurbana doğru ilerliyor! Open Subtitles لقد وصل, إنه في طريقة إلي الضحية في الطابق العلوي الآن
    Belki de son bir kez görmek. 77 yaşında o. Open Subtitles أن يراك للمرة الأخيرة إنه في الـ 77 من عمره
    Nefes kesici bir çöpten Adam başyapıtı bekliyorsa evet. Başı cidden dertte. Open Subtitles . إلا إن كانت تتوقع رسماً خطياً مميزاً . إنه في مشكلة
    Piskoposluğa gitti ve biraz gecikeceğine dair haber yolladı bu yüzden özür diliyor. Open Subtitles إنه في الأبرشية وقد أرسل رسالة أنه سيتأخر قليلاً، وأنه يعتذر عن هذا
    Kendisi Şu anda burada değil. Birkaç güne kalmaz döner ama. Open Subtitles إنه في الخارج الآن ولكنه سيأتي في أي يوم
    Şu an hapiste ve annemin ismini uyuşturucu kârından payını almak için kullanıyor. Open Subtitles إنه في السجن و كان يستخدم اسمها لـ يجمع حصتها من عائدات المخدّرات
    Şu an dışarıda ve bugün döneceğini sanmıyorum. Open Subtitles إنه في الخارج حالياً ولا نتوقع عودته اليوم
    Şu an hapiste ve yediği dayak yüzünden kırılan kafası dışında tamamen sağlıklı. Open Subtitles إنه في السجن و في كامل صحته ماعدا الرأس المكسورة من الضرب الذي تعرض له
    Şu an yoğun bakımda. Ailesinin sınırlı ziyaret hakkı var. Open Subtitles إنه في غرفة العناية المركزة الٓان الٔابوان لديهما مواعيد محددة للزيارة
    Hey, onu tam yüzünden spreylemişsin. Şu an hastanede. Open Subtitles لقد رششت وجهه برذاذ البهارات إنه في المستشفى
    Kapı açıkmış. Şu an arkada. Open Subtitles كان الباب مفتوحاً على مصراعيه، إنه في الخلف
    Şu anda başkentte. Acele edersek gelmesi ne kadar sürer? Open Subtitles إنه في العاصمة، وإن تحرك الآن يمكنه أن يأتي هنا
    30 yaşının üstünde ama Şu anda gerçek anlamda bacakları titriyor. Open Subtitles إنه في الجانب الخطأ من ذوي ال30 عاماً وهو يرتجف حالياً
    Şu anda o erkek avcısı mahkemede Polise açıklama yapmakla meşgul. Open Subtitles إنه في أمان سيدي الآن، الشقراء في المحكمة ستشرح بعض الأمور للشرطة
    - Çok iyi durumda. - 1500 yaşında, bu kadar iyi durumda olmamalıydı. Open Subtitles إنه في حالة جيدة 1500 سنة من المفروض ألا يكون بهذه الحالة الجيدة
    Önce sen bir bak... 23 yaşında ve bir elini kaybediyor... Open Subtitles انظر إلى الشاب انظر أنت إليه إنه في الـ23 وتنقصه يد
    Başı dertde. Yardım etmek istiyorum. Open Subtitles إنه في مشكلة وأريد مساعدته وأريدك أن تساعديه
    Adam kaya değil ya. İlla ki düşecek. Open Subtitles إنه لم يخلق من حجارة . إنه في النهاية سيسقط
    O gitti. O mezarlıkta. Onu görmek ister misin? Open Subtitles هذا يعني أنه رحل، إنه في المقبرة أتود رؤيته عند المقبرة؟
    Bir bey sizi görmeye geldi, efendim. Kendisi salonda. Open Subtitles هناك سيد أراد رؤيتك يا سيدي , إنه في غرفة الإنتظار

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more