Ama onun için bir ay daha vermeliler. Daha formda bile değil. | Open Subtitles | كان ينبغي أن يكون ذلك خلال شهر واحد بالنسبة له إنه ليس حتى في مستوى الشكل المطلوب بعد |
Çöp. Kitaptan bir parça bile değil. | Open Subtitles | حسناً، إنه نفايه إنه ليس حتى بجزء من الكتاب |
Bir veterinerle çıkamazsın. Gerçek bir doktor bile değil. | Open Subtitles | لا تستطيعين مواعدة طبيب بيطري إنه ليس حتى طبيبا حقيقيا |
Benim çocuğum bile değil. Öksüz. Cinayete kurban giden bir dostumun çocuğu. | Open Subtitles | إنه ليس حتى إبني , إنه يتيم والده عرض نفسه للقتل |
Sana yetişemez. | Open Subtitles | جاك، إنه ليس حتى قريباً |
Sana yetişemez. | Open Subtitles | جاك، إنه ليس حتى قريباً |
Kadın ise ana yatak odasında. Evlilikleri gerçek bile değil. | Open Subtitles | وهي في الغرفة الرئيسية إنه ليس حتى بزواج حقيقي |
Bu senin lanet halatın bile değil. | Open Subtitles | إنه ليس حتى حبلك اللعين الخاص بك , على أي حال |
Tamam. Unutun bunu. Öyle bile değil. | Open Subtitles | فهمتُ، إنس الأمر، إنه ليس حتى مثلما تتخيلون |
Daha iyi bir hava tahmincisi bile değil. | Open Subtitles | إنه ليس حتى عالم ارصاد جوية جيد. |
Kullandığı gerçek adı bile değil ve eski karısına bir ev almış. | Open Subtitles | حسناً ، إنه ليس حتى اسمه الحقيقي و اشترى لها منزلا ... زوجته السابقة |
Bakın, gerçek silah bile değil! | Open Subtitles | أنظروا، إنه ليس حتى ببندقية حقيقية |
Gerçek şu ki; bu benim hatam bile değil. | Open Subtitles | حسنًا، الحقيقة هي، إنه ليس حتى خطأي. |
Amerikalı bile değil. | Open Subtitles | إنه ليس حتى أمريكيا |
4400'den biri bile değil ve babası benimle birlikte Intec'te çalışıyor. | Open Subtitles | إنه ليس حتى أحد الـ "4400" و يعمل والده معى فى (إنتيك) |
Doğum günüm bile değil. | Open Subtitles | إنه ليس حتى عيد ميلادي |
Müdür bile değil. | Open Subtitles | إنه ليس حتى رئيس القسم |
Başına gelen gerçek bir hastalık bile değil, Max. | Open Subtitles | إنه ليس حتى بمرض حقيقي |