"إنه ليس هنا" - Translation from Arabic to Turkish

    • Burada değil
        
    • Burada yok
        
    • Burda değil
        
    • Orada değil
        
    Birbirimizi anlayana kadar konuşacağız. İşte bu yüzden kocam Burada değil. Open Subtitles لذا فنحن نتحدث حتى نجد الحل لذا فلا، إنه ليس هنا
    Şu anda Burada değil, ...ama seni özlediğini söylememi istedi. Open Subtitles إنه ليس هنا الآن، لكنه يريدني أن أخبرك بأنه يفتقدكِ
    - Kocanızdan onay almamız gerek. - Söyledim ya, şu anda Burada değil. Open Subtitles يجب أن تتأكد من زوجتك كما قلت من قبل إنه ليس هنا الآن
    Hayır efendim. Burada değil. Son seferden beri hiç görmedim. Open Subtitles لا يا سيدى ، إنه ليس هنا ، إننى لم أره منذ المرة الأخيرة التى تتذكرها
    Biri almış olmalı, Burada yok. Kendiniz bakın. - Hangi zehir zerk edildi? Open Subtitles لا بد أن أحدهم قد أخذه إنه ليس هنا ، ابحثا بأنفسكما
    Hayır, Derrick şu anda Burada değil. Open Subtitles كلا , ديريك إنه ليس هنا حاليا كلا , لم أقل ذلك
    Albay O'Neill, Dr. Jackson bu sabah SG-4'e brifing vermeyecek miydi , ...Burada değil ve ve aramalarımıza cevap vermiyor. Open Subtitles كولونيل أونيل، د جاكسون كان يفترض ان يجتمع بالمجموعة أس جي-4 هذا الصباح إنه ليس هنا ولا يجيب على إتصالاتنا
    Pekala, bana ne aldın, ve nasıl oluyor da hala Burada değil? Open Subtitles إذا ماذا أحضرت لي وكيف ممكن إنه ليس هنا بعد؟
    İnan bana Clark, yardım etmek için Burada değil. Alay etmek için burada. Open Subtitles صدقني يا كلارك إنه ليس هنا للمساعدة بل جاء ليشمت بنا
    Üzgünüm, Burada değil. Tekrar uğramanız gerekecek. Open Subtitles أنا متأسف، إنه ليس هنا يجب أن ترجع لاحقا
    - Burada değil! - Dostum, herfi yara bere içinde. Kanları takip et! Open Subtitles إنه ليس هنا - يا رجل, إنه ينزف حتى الموت، إتبع الدماء -
    O Burada değil, yani, ortalığı alt üst etmeyi kesebilirsin. Open Subtitles في الواقع, إنه ليس هنا لذا يمكنك التوقف عن تفتيش المكان و النظر إليّ
    Eşim Burada değil, ben de tam oğlumu yatırmıştım. Open Subtitles حسناً، إنه ليس هنا ولقد أحضرت ابني للأسفل ليأخذ قيلولة
    Kendisi Burada değil, ben de daha fazla bekleyemedim. Open Subtitles ، إنه ليس هنا . و لا أستطيع الإنتظار أكثر
    Hayır, şu an Burada değil. Open Subtitles لا, إنه ليس هنا الآن من المهم جداً أن أتحدث معه
    Burada değil. Mülteci merkezine götürüldü. Open Subtitles إنه ليس هنا لقد إقتادوه إلى مركز اللاجئين
    Burada değil ve ne nerede olduğunu biliyoruz ne de neye benzediğini biliyoruz bu herifin. Open Subtitles إنه ليس هنا و لا نعرف أين هذا الشخص و كيف يبدو
    Üzgünüm Burada değil ve korkarım ki nereye gittiğini bilmiyorum. Open Subtitles حسناً , أنا آسفة إنه ليس هنا وأنا خائفة أنني لا أعلم أين ذهب
    O Burada yok. Öteki madende, işgalcilerle mücadele içine girmiş. Open Subtitles إنه ليس هنا, إنه فى منجم أخر يبحث عن محتالى أراضى
    Ama şu anda Burada yok. Büyük ihtimal evine gitmiştir. Affedersiniz, siz kimsiniz? Open Subtitles إنه ليس هنا حالياً، من المحتمل عاد للبيت، آسف، أنت؟
    Size sölediğim gibi bayım,Burda değil. Open Subtitles إنه ليس هنا اليوم لقد أخبرتك من قبل.
    Orada değil. Open Subtitles حسناً، إنه ليس هنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more