"إنه يقول" - Translation from Arabic to Turkish

    • söylüyor
        
    • diyor
        
    • yazıyor
        
    • söyler
        
    • der
        
    • dedi
        
    Çocuklar, doğru söylüyor, tamam mı? Doğru söylüyor. Uydurmuyor bunu. Open Subtitles إنها الحقيقة يا رفاق إنه يقول الصدق ولا يختلق هذا
    Oraya sadece aptalların gideceğini söylüyor. Onlardan biri olmalı. Open Subtitles إنه يقول الحمقى هم من يذهبون هناك لا بد وأنه أحدهم
    Ama beni aramak için döndüğünde kimseyi görmediğini söylüyor. Open Subtitles الآن إنه يقول أنه عاد ليبحث عنى ولم يجد احدآ
    diyor ki, Amerikalılar eğer yörüngede gemileri patlatmaya devam edeceklerse, kendi dağınıklıklarını kontrol etmede daha iyi iş çıkarmalılar. Open Subtitles إنه يقول على الأمريكان ان يبقوا نسفهم للسفن الفضائية خارج مدارنا لديهم وظائف أفضل من تتبع الفوضى الخاصة بنا
    Bu formlarda, eğer katılmak istemiyorsanız işaretleyiniz diyor. TED إنه يقول قم بالتصحيح على الصندوق إن كنت لا ترغب بالمساهمة.
    Bir hata olmuş. Burada Nana'yı oynayacağım yazıyor. Open Subtitles هناك خطأ هنا إنه يقول إنني سأؤدي مربية الأطفال
    Adam, onun ne istediğini anlamadığınızı söylüyor. Open Subtitles أيتها السيدة ، إنه يقول أنك لا تفهمين ما يريده
    Tanrı biliyor ya, doğruyu söylüyor. Open Subtitles إنه يقول لكم الحقيقة. لا توجد أية خزينة.
    Bunları halledebileceğimizi söylüyor ama ben istemiyorum. Open Subtitles إنه يقول أنه يمكننا حل مشاكلنا لكني لا أريد ذلك.
    Şey, kardeşim kolonimize çok kötü bir şeyin yaklaştığını söylüyor. Open Subtitles حسناً، إنه يقول أن هناك خطر شديد محدق قادم إلى مَأربتنا
    Sadece bir çocuğun anlayabileceği şeyler söylüyor. Open Subtitles إنه يقول أشياء الطفل فقط يستطيع أن يفهمها
    Terfii reddeden ilk insanın sen olduğunu söylüyor. Open Subtitles إنه يقول أنك أول شخص على الإطلاق الذي يرفض ترقية
    Sinyalin belki de sadece bir yerden geldiğini söylüyor. Open Subtitles إنه يقول أن الإشارة ربما يكون مصدرها هو مكان واحد
    Sorun nedir? -Doğumun yakın olduğunu söylüyor. Open Subtitles إنه يقول بأننى على الذهاب فى هذه المرحلة من أجله
    Hiçbir tehlikesi yok diyor. Tek yapmam gereken köprüyü uzak bir mesafeden seyretmekmiş. Open Subtitles إنه يقول أنه لا يوجد خطر هناك "فقط راقب الجسر من مسافة طويلة"
    "Bunlar olağanüstü koşullarda sıradan insanlar." diyor. Open Subtitles إنه يقول إنهم أناس عاديون في ظروف غير عادية
    Fırtınalardı diyor. Üç fırtına. Open Subtitles إنه يقول بأنهم كانوا العواصف الثلاث عواصف
    Burada bir hata var, efendim. Burada benim dadıyı oynayacağım yazıyor. Open Subtitles هناك خطأ هنا إنه يقول إنني سأؤدي مربية الأطفال
    Burada Dresden'da içki içme zamanı yazıyor. Open Subtitles إنه يقول هنا أن الوقت قد حان للذهاب لدرسدن لتناول المشروبات
    Ayrıldığı her kız hakkında böyle söyler. Geçen yıl, büyük sürpriz kendisi eşcinsel olduğunu açıkladı. Open Subtitles إنه يقول هذا بشأن كل فتاة ينفصل عنها وبعدها , مفاجأة كبيرة , يعترف
    Her odasını bildiğin bir saray yaşanmaya değmez der. Open Subtitles إنه يقول إن قصراً يمكنك التعرف عليه بأكمله هو مكان لا يستحق العيش فيه
    Biraz eğlenelim ve barajı patlatalım dedi. Open Subtitles إنه يقول: لنحصل على بعض المتعة و نحطم السد مرر الرسالة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more