O değil... Dur, dur. Islahevine atıldığında ne yaptın? | Open Subtitles | ـ إنَّهُ ليسَ كذلك ـ إنتظر، إنتظر ، مالذي فعلتهُ لتدخل السجن؟ |
Bir süredir takımımda değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ في فريقي، ولم يكن كذلك منذُ فترة. |
En azından kurşun geçirmez değil. Üzerinde buradaki herkesi buharlaştıracak C4 var. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ مضادٍ للرصاصِ على الأقل هنالكـَ كمٌ كافٍ من المتفجراتِ في صدريته |
- Sorun bizde değil, onlarda. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ بسببنا , أنَّه بسببهم. |
O, öksüz bir çocuk değil ki. Ben annesiyim, o da babası. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ طفل ضائع أنا أمه, وهذا أباه |
- Yeterince büyük değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ قويّاً بما فيهِ الكفاية |
Zombi gibi. Bu bir zombi değil. | Open Subtitles | كالزومبي - إنَّهُ ليسَ زومبي - |
Zombi gibi. Bu bir zombi değil. | Open Subtitles | كالزومبي - إنَّهُ ليسَ زومبي - |
Hiç iyi biri değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ شخص جيد |
İyi biri değil o. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ شخصاً جيداً |
Burada değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ هنا |
Bu adam polis değil! | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ شرطي! إنَّهُ ليسَ شرطي! |
Durumu iyi değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ بخير |
Bu senin suçun değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ خطأك, يا عزيزي |
Anlayabileceğin bir şey değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ شيء يمكنكِ فهمه |
Benim hatam değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ خطئي |
Bunun sorumlusu o değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ المسؤول |
Senin için değil ki. Bende kalacak. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ لكِـ, سأحتفظُ بهِ |
Lakap değil. | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ بإسمٍ مستعار |
Polis değil bu! | Open Subtitles | إنَّهُ ليسَ شرطي! |