"إن كان هنالك" - Translation from Arabic to Turkish

    • varsa o
        
    • var mı diye
        
    • Eğer bir
        
    • olup olmadığını
        
    Beni beladan uzak tutacak biri varsa o da sensin. Open Subtitles إن كان هنالك شخص سيبقيني بعيداً عن المشكلات فهو أنت
    Eğer yapabilecek birisi varsa o da Clean Willy'dir. Open Subtitles إن كان هنالك أحدٌ يستطيع فكلين ويلي يستطيع
    Su baskını var mı diye pruvayı da kontrol etmeliyiz. Open Subtitles علينا تفحص الفتحات الأربع لنرى إن كان هنالك تسرب أيضاً
    Her altı ayda bir yaptırtırız, durumunda bir değişiklik var mı diye. Open Subtitles إننا نقوم بالفحوصات كلّ 6 أشهر لنرى إن كان هنالك تطور بحالتها.
    Eğer bir uçak kazası olsaydı, bunu duymuş olmamız gerekmiyor muydu? Open Subtitles إن كان هنالك تحطم طائره ألن نسمع عن هذا أولاً؟
    Eğer bir sorun olsa bulurlardı. Open Subtitles إن كان هنالك أية مشكلة لكانوا على علم بها
    Belki onları arayıp kimin yaptığına dair bir fikirleri olup olmadığını sorabilirim. Open Subtitles وكما تعلم يمكنني الإتصال به، لأرى إن كان هنالك مشتبه بهم
    Belki de, izlenebilecek bir iz olup olmadığını kontrol etmek için onun evine gitmelisin Open Subtitles ربما يمكنك الذهاب إلى شقتها, وتبحث هناك لترى إن كان هنالك ثمة أمرٍ تبدأ به
    Ve hayat kurtaran birisi varsa o bendim. Open Subtitles و إن كان هنالك من قام بالإنقاذ، فسيكون هو أنا حتماً
    Suçluluk duygusunun anlamını bilmeyen biri varsa o da babamdır. Open Subtitles إن كان هنالك شخص لا يعرف معنى الإحساس بالذنب فهو والدي
    Dayanamadığım bir şey varsa o da şudur insanların kendilerini aptal yerine koymaları sahte hayatlar yaşayıp sahte insanlar olmaları. Open Subtitles إن كان هنالك شيئاً واحداً لا أحتمله هو أنَّ أناساً يخدعون أنفسهم يعيشون حياةً مزيّفة ويصبحون أناساً مزيّفون
    Ritüellerin ne kadar önemli olduğunu bilen biri varsa o da sensin. Open Subtitles إن كان هنالك شخص يعرف أهميّة الطقوس فهو أنتَ
    JM: Hayır. Sadece yarısını arada bir fark var mı diye söylüyoruz. TED جود مرعي: لا، نحتاج إلى تشغيل نصفهم فقط، وذلك لنعرف إن كان هنالك فرق.
    Öyleyse ilk önce kurbanın dairesine gidip orada bir şeyler var mı diye bakacağız. Open Subtitles إذن علينا الذهاب لشقة الضحية الاولى لنرى إن كان هنالك شيء
    Ben de tam olmadık bir şeyler var mı diye etrafı kontrol ediyordum. Open Subtitles لذا, على أية حال لقد كنتُ أتفحص لرؤية إن كان هنالك نشاطات طوارئية في المنطقة
    Yaşamaya devam etmek için bir sebep var mı diye düşündürür. Open Subtitles مآسٍ من النوع الذي يجعلكَ تتساءل إن كان هنالك سبب يدفعكَ لمواصلة الحياة
    Eğer bir şey seni rahatsız ediyorsa belki de onu bırakmak en iyisidir. Open Subtitles .... إن كان هنالك شيء يُثقل على كاهليك ربما من الأفضل أن تتناساه
    Eğer bir şeye ismimi vereceklerse, doğru yapıldığından emin olmak isterim. Open Subtitles إن كان هنالك شيءٌ سيكون عليه اسمي أريد أن أكون متأكد أنهم سيبنونه بشكل صحيح
    Yapmamız gereken, birşeylerin kayıp olup olmadığını görmek için tüm bu enerjileri toplamak. Open Subtitles ما نُحاول فعله هو تجميع كلّ هذه الطاقة لرؤية إن كان هنالك شيء مفقود.
    Birlikte gömülmesini istediğin özel bir elbise olup olmadığını sordular. Open Subtitles يودّون معرفة إن كان هنالك ثوب معيّن تودّها أن تدفن وهي ترتديه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more