"ابتاع" - Translation from Arabic to Turkish

    • almış
        
    • almıştı
        
    • ısmarladı
        
    • alıyordum
        
    • satın aldı
        
    • aldığını
        
    Yangından bir hafta önce 4 litre benzin almış. Open Subtitles لأنه ابتاع جالون من الغازولين قبل أسبوع من حدوث الحريق
    Belli ki, Bob onu satın almış. Ona bir hediye almış. Open Subtitles ابتاع بوب له هديّة ممتازة فكسب ودّه
    Hatta erkek kardeşime bir doğumgününde senin dizide giydiğin kostümün aynısından almıştı. Open Subtitles لقد ابتاع لأخي حتى البدلة التي ترتديها في المسلسل، كهدية لعيد ميلاده
    O gösterişli alüminyum koltuk değneklerinden almıştı zaten. Open Subtitles لقد ابتاع بالفعل تلك العُكَّازات الرائعة المصنوعة من الألومنيوم
    Evet, onu klübe götürdüm. Bana şampanya ısmarladı. Open Subtitles نعم ، لقد اخذته للصالون ، لقد ابتاع لي الشمبانيا
    Yiyecek bir şeyler alıyordum da, kredi kartının limiti dolmuş, nakit de yoktu. Open Subtitles لقد كنت ابتاع بعض الطعام ولم تعمل البطاقة وليس معي نقود
    Donatı o kadar seviyordu ki kendine dükkan satın aldı. Open Subtitles هذا الرجل أحبّ الدونات كثيراً لدرجة انه ابتاع المتجر ليكون واجهته
    Trayvon Martin olayında, kendisi 17 yaşında bir genç, bir çocuk ve bir dükkândan içecek ve şekerleme almış ve eve dönerken George Zimmerman adında bir semt bekçisi tarafından izlenmiş, adam sonuçta ona ateş edip öldürmüş. TED كحالة الصبي ترايفون مارتن هذه، وهو صبي يبلغ 17 عامًا، حيث ابتاع مياه غازية وحلوى من المتجر، وفي طريق عودته إلى المنزل كان يتعقبه حارس الحي والذي يدعى جورج زميرمان، حيث انتهى الأمر بأن أطلق عليه النار فأرداه قتيلًا.
    Homer bunları niye almış ki? Open Subtitles لماذا ابتاع هومر هاته الأشياء
    Sheila'yı filme götürmüş, büyük boy patlamış mısır iki sosisli sandviç almış Sheila bir parça isteyince olmaz demiş. Open Subtitles لقد اصطحب (شيلا( إلى السينما و ابتاع لها كيساً كبيراً من الفشار ثم اشترى لنفسه بعض النقانق فطلبت (شيلا) منه قطعة صغيرة
    - Evi satın almış, Bayan Abner. - Anlamıyorsunuz. Küçüklüğünüzden beri kalmadığınız bir ev. Open Subtitles (لقد ابتاع المنزل يا آنسة (آبنر - أنتَ لا تفهم -
    Benden birkaç şey almıştı ama onu tanıdığımı söyleyemem. Open Subtitles ابتاع مني تحفاً قليلة لكني لا استطيع القول بأني أعرفه حق المعرفة
    Bu adresten biri benden bir ceket satın almıştı. Open Subtitles منذ فترة ، شخص ما في هذا العنوان ابتاع مني سترة جلدية
    Burayı ben dört yaşındayken almıştı. Open Subtitles ابتاع هذا القبر منذ أن كنت في الرابعة.
    Gerçekten, akşam yemeğini o ısmarladı ve bana salsa öğretti. Amira, söylediğine göre resimdeki kişi, ile çok farklı ortamlarda mesajlaştık. Open Subtitles ظريف حقا ,ابتاع العشاء تلك الليلة وعلمني رقصة السالسا حسنا اميرة لا تدّعي
    Dün gece Ed Flanagan bardaki herkese benim şerefime içki ısmarladı. Open Subtitles البارحة "إيد فلانغان" ابتاع شرابًا لجميع الحانة على شرفي
    Biri beni "Ünlüler Rehabilitasyonda" programındakilerden sandı ve içki ısmarladı. Open Subtitles شخص أعتقد أني واحدة من الناس "المشهورين من "إعادة تأهيل المشاهير و ابتاع لي شرابا
    Yiyecek bir şeyler alıyordum da, kredi kartının limiti dolmuş, nakit de yoktu. Open Subtitles لقد كنت ابتاع بعض الطعام ولم تعمل البطاقة وليس معي نقود
    Sigara alıyordum. Sonra bağırmaya başladı. Open Subtitles كنت فقط ابتاع سيجارا بعد ذلك بدأت هي بالصراخ
    Burayı 20 yıl önce satın aldı komşular şey olduğu zaman... Open Subtitles ابتاع هذا المكان قبل عشرين عاماً عندما كان الحيّ...
    Hayır, ama oldukça ciddiye aldığını duydum. Open Subtitles 34,086 لا ، لكنني سمعت بأنه يكرس نفسه للموضوع ، لقد ابتاع شجرتان

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more