| Böyle bir şey yaptığım görülmüş şey değildir. Kürdan yutmak. | Open Subtitles | هذا أمر لن أقوم به أبداً ، ابتلاع عود أسنان |
| Farkına bile varmadan kurtları yutmaya başlayınca... insan bu kurtlu tekilayla acayip kafayı buluyor. | Open Subtitles | انت تعلم انه عندما تكون مخمورا يمكنك ابتلاع دودة و لن تعرف انك بلعتها |
| Sen Yut, ben de yutayım. | Open Subtitles | كنت ابتلاع، ابتلاع. |
| - Alevli kılıç falan mı yuttun? - Tanrım. | Open Subtitles | ابتلاع السيوف الملتهبه ؟ |
| Su bile yutamazken hapları nasıl yutacak? | Open Subtitles | و كيف ستبتلع الحبوب و هى عاجزة عن ابتلاع الماء ؟ |
| Bir domuz ayrıca bir videokasetini parçalamadan yutabilir. | Open Subtitles | الخنزير يمكنه ايضاً ابتلاع شريط فيديو دون الاضرار به |
| Filipin hükümetinin 3 milyar dolarını mideye indirmek için ortaya 3 milyar dolarını koyması lazım. | Open Subtitles | لكي يتمكن من ابتلاع 3 بليون دولار ،من الحكومة الفلبينية يجبُ أنْ يدفع 3 بليون من ماله. |
| Çok polis görmeyiz Pixie Swallow'da. | Open Subtitles | نحن لا نرى الكثير من رجال الشرطة حول بيكسي ابتلاع. |
| Artık sürekli bir avuç hap yutarak ağrıyı kesmeye çalışmayacaktım. | Open Subtitles | لا مزيد من ابتلاع كمية من الحبوب محاولة لإيقافة |
| Bak, neyden bahsettiğini bilmiyorum ama bunun bir parçası olmaktansa cam parçaları yutmayı tercih ederim. | Open Subtitles | انظر انا لا اعرف مالذي تدبره ولكنني افضل ابتلاع الزجاج على ان اكون جزءا منه |
| Sen yemeğini yedirir, altını değiştirirsin. Ben de senin özel eşyalarını yutmasını engellerim. | Open Subtitles | بامكانك اطعامهم والتغيير لهم وانا ساحرص على عدم ابتلاع اشيائك النسائية |
| İsterdim ama şu an çok üzgün olduğumdan dilimi yutabilirim. | Open Subtitles | أود ذلك، لكن حزين جدا ، وقد ابتلاع لساني |
| Doktorlar hıçkırıkların genelde mideyi geren bir uyaranı, mesela hava yutmak veya çok hızlı yemek veya içmek gibi şeylerin takip ettiğini söylüyor. | TED | يشير الأطباء أن نوبة الفواق غالبا تتبع من المحفزات، التي تسبب تمدد المعدة، مثل ابتلاع الهواء أو الأكل السريع أو الشرب. |
| Toz yutmak insanın boğazını kurutuyor. | Open Subtitles | المرء يمكنه ابتلاع كمية كبيرة من الغبار هنا |
| Büyük çocuklar yüz kadar... yutmak zorunda kalıyor. | Open Subtitles | لتشكري ربك أنك صغيرة الأكبر منك حجمها يجبرونهم على ابتلاع مئة علبة تقريبا |
| Yağlarını yalayıp yutmaya hazırlanan aç bisküvilere benziyorlar. | Open Subtitles | تبدوان كقطعة جائعة من البسكويت تحاول ابتلاع خفيّك |
| Biliyorsun, o yutmaya çalıştığın şey sadece bir öfke, arkadaşım. | Open Subtitles | اتعلم، كل هذا الغضب لأنك تحاول ابتلاع شيء ما، يا صديقي |
| Dilini koparmışlar, zehirlemişler felç etmişler, kumaş yutmaya zorlamışlar. | Open Subtitles | ثم تم قطع لسانها وتسميمها ثم إعطائها أدوية مسببة للشلل لإجبارها على ابتلاع قطعة القماش |
| Evet Yut. | Open Subtitles | نعم، ابتلاع. |
| Barney, Lucky Charms gevreğindeki şekillerin gerçeklerini mi yuttun sen? | Open Subtitles | (بارني) هل حاولت ابتلاع نُسخ حقيقية من تمائم الحظ؟ |
| Teorik olarak, büyük bir enerjiyle gerceklesen carpismalar dünyayi yutacak bir kara delik yaratabilir. | Open Subtitles | نظرياً، تصادمات مع هذا الكم من الطاقة، قد تخلق ثقباً أسوداً يمكنه ابتلاع الأرض. |
| Domuz bir videokasetini nasıl yutabilir? | Open Subtitles | كيف يمكن لخنزير ابتلاع شرطي فيديو؟ |
| Jin Hyeon Pil, o hergele, çok fazlasını mideye indirmeye kalktı. | Open Subtitles | جين هيون بيل، ذلك الوغد .حاولَ ابتلاع الكثير من الأموال |
| Artik sürekli bir avuç hap yutarak agriyi kesmeye çalismayacaktim. | Open Subtitles | لا مزيد من ابتلاع كمية من الحبوب محاولة لإيقافة |
| Ne planladığını bilmiyorum ama bir parçası olmaktansa cam parçaları yutmayı tercih ederim. | Open Subtitles | انظر انا لا اعرف مالذي تخطط له ولكنني افضل ابتلاع الزجاج على ان اكون جزئا منه |
| "Ambar yutmasını" deneyeceğiz. Simon! | Open Subtitles | سنجرب طريقة ابتلاع الحظيرة |
| - Bu anahtarı istesem yutabilirim. | Open Subtitles | أستطيع ابتلاع هذا المفتاح، تعلمين. |
| Çünkü tek başıma bir antilopu yutamam. | Open Subtitles | لأنه لا يمكنني ابتلاع ظبي وحدي |