Sejro'yu böyle önemli görevlerde tutmak doğru mu, bir düşün. | Open Subtitles | اعتقد يجب ان تعيدي حساباتك في ابقاء سيريو في مناصبه |
Ve bir tutukluyu hapiste tutmak için yılda ortalama 35,000 dolar harcıyoruz. ve okul yönetimleri bir çocuk beslemek için yılda 500 dolar harcıyor. | TED | وننفق خمسة وثلاثون ألف دولار معدل سنوي من أجل ابقاء سجين داخل السجن ومناطق المدارس تنفق خمسمئة دولار سنوياً لإطعام طفل |
Ancak Hitler, sol kolunu kontrol altinda tutmaya dikkat ediyor. | Open Subtitles | لكن هتلر كان يحرص على ابقاء زراعه الايسر تحت السيطره |
Avlynn ise işareti saklamak zorunda olduğu için kolay bir çocukluk geçirememiştir. | Open Subtitles | وافيلين لم يكن من السهل تربيه فتاه ابقاء هذه العلامه مخفيه |
Eğer öyle kalmasını istiyorsan o zaman bu işi halletmeme izin ver. | Open Subtitles | إن أردت ابقاء الأمر على هذا النحو فعليك أن تدعني اتولى هذا |
O, ilginç şeyleri tutmayı seven, kapalı bir kutu. | Open Subtitles | انها ورقة رابحة نوعا ما تحب ابقاء الامور مشوقة |
Bence bunu böyle tutmalıyız. | Open Subtitles | و اظن أنه علينا ابقاء الأمر هكذا |
Çocukları yazın okulda tutmak hiç normal değil. | Open Subtitles | حسنا، انه من الغير طبيعي ابقاء الاطفال في المدرسة في وقت الصيف |
Ben sadece tehditi canlı tutmak istiyorum. | Open Subtitles | انا فقط اريد ابقاء هذا التهديد موجود دائماً |
Ve ben de senatörden bir karşılığını görmeyi umarak, nüfuzunu kardeşimi evde tutmak için kullanması için ona bir iyilik yaptım. | Open Subtitles | و انا قمت بصنع معروفاً للنائب حتى يستخدم سلطته من أجل ابقاء أخي هنا |
Artık çocukların ilaçlarını klimanın karşısında tutmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | لم نعد في حاجة إلى ابقاء المضادات الحيويـة للأطفال بجانب المكيف |
Unutmayın, bunu şimdi gizli tutmak sonradan yardımcı olacaktır. | Open Subtitles | تذكروا,ان تمكنا من ابقاء التحقيق سري حاليا |
Ve bu düğünü olabildiğince basit tutmaya çalıştık, ki işe yaramadı. | Open Subtitles | وقد حاولنا ابقاء هذا الزفاف بسيطاً قدر الإمكان، ولكن لم يفلح |
Yapabileceğimiz her şeyi yaptık ama en sonunda New York heykeli tutmaya ve New York Eyaleti ise oybirliğiyle kent simgesi yapmaya karar verdi. | TED | قدمنا لها كل ما لدينا، لكن في النهاية، قررت مدينة نيويورك ابقاء التمثال، وصوتت ولاية نيويورك بالإجماع لجعله معلماً. |
Belki de öfke kontrolü dersinde öğrendiğin bazı zırvalıklar bir dahaki sefere bu adamı buradan uzak tutmaya yardım edebilir. | Open Subtitles | و لكن ربما في بعض القبائل تتعلم في صف ادارة الغضب ربما يساعد ذلك في ابقاء هذا الرجل |
Anlaşmamız bunu başkalarından sır tutmak üzerineydi birbirimizden sır saklamak üzerine değil. | Open Subtitles | اتفاقنا كان ابقاء الامر سرا و ليس الاحتفاظ بأسرار عن بعضنا |
Bunun aramızda kalmasını istemek, senin durumun düşünülünce çok da kötü olmaz bence. | Open Subtitles | لا اظن انني ابالغ بالطلب منك ابقاء الامر سرياً, بالنظر إلى حالتك |
Ama ben işleri kontrôl altında tutmayı ve ileri gitmemeyi biliyorum. | Open Subtitles | ، ولكننى اعرف كيفية ابقاء الامور تحت السيطرة لا أدعها تذهب بعيداً |
Kendim için öğreneceğim. Bence aramızdaki şeyleri, arkadaşlık seviyesinde tutmalıyız. | Open Subtitles | اعتقد ان علينا ابقاء الأمور في مرحلة الصداقة , |
Mason çenesini kapalı tutma konusunda fiziksel açıdan özürlü. | Open Subtitles | ميسون غير قادر على ابقاء فمه مغلقا حول أي شيء. |
Gözlerini ve kalbini açık tutman gerekiyor. | Open Subtitles | كلّ ما عليكَ فعله هو ابقاء عينيكَ وقلبكَ مفتوحان. |
Bunun en kolay açıklaması, insanları aynı hizada tutmanın yolu iyiden çok kötüye yönlendirmektir. | Open Subtitles | انه من السهل ابقاء الناس في خط واحد بالتوجه الى اسوء دوافعهم بدلاً من افضلها |
Bu konuda ben de mutlu değilim ama Ross mutlu olduğunu söylüyorsa duygularımızı kendimize saklamaya devam etmeliyiz. | Open Subtitles | لست سعيدا بهذا ايضا لكن ان كان روس يقول انه سعيد إذن علينا ابقاء مشاعرنا لأنفسنا |
Dandridge kızını burada tutamam. O orduya ait değil. | Open Subtitles | لا يمكننى ابقاء الفتاه "داندريج" هنا . انها ليست من الجيش |
Öyleyse çeneni kapalı tutmalısın. | Open Subtitles | اذا يتوجب عليك ابقاء فمك الكبير المليء بالشعر مغلق |