"ابنته الصغيرة" - Translation from Arabic to Turkish

• Küçük kızı
• Küçük kızının
• Küçük kızına
• küçük kızını

Baba, Küçük kızı korumaya gitti. Bıçakla yaralandı.
ذهب الأب ليحمي ابنته الصغيرة وجرح بواسطة سكين

Küçük kızı tamamen mutlu. Herkes bana bakıyormuş gibi hissediyorum.
ابنته الصغيرة سعيدة للغاية. أشعر أن الجميع ينظرون إلي.

Küçük kızının ev diye gelebileceği hiç yerinin olmadığını söylemişti.
وقال أن ابنته الصغيرة ليس لها مكان تعود إليه

Çünkü bir baba Küçük kızının âşık olduğunu anlayabilir.
لم؟ لأن الأب يعرف حين تكون ابنته الصغيرة معجبة.

Küçük kızına karşı iyi ama belki de oğluna karşı değildi.
تجاه ابنته الصغيرة ، ولكن ربما ليس تجاه مايك

Küçük kızına hal hatır sormak istemiş.
أراد أن يسلّم على ابنته الصغيرة

küçük kızını Eleanor'un sanat sergisine getirdi. Fakat...
أحضر ابنته الصغيرة معه إلى المعرض الفنى..

Onu buraya getir yoksa küçük kızını öldürürüm.
وأحضريه إلى هنا قبل أن أقتله ابنته الصغيرة

Küçük kızı O'nunla asla akşam yemeği yiyemedi.
لم تستطع ابنته الصغيرة أن تتناول معه الطعام و لا مرة واحدة.

Aslında Küçük kızı olmalı.
في الواقع، لا بُد و أنها ابنته الصغيرة.

Küçük kızı Tory'i tanıyorum.
واعرف ابنته الصغيرة (توري)

- Küçük kızı...
ابنته الصغيرة

Küçük kızının ona ihtiyacı olduğunda, kendini umursamadan döndü.
-عندما إحتاجت إليه ابنته الصغيرة ... قد عاد بدون أن يبالي لنفسه

Böylece onları öldürdün ve Wilson Küçük kızının suçunu üstlendi.
لذا قمتِ بقتلهم، و (ويلسون) قام بحماية ابنته الصغيرة.

Küçük kızına ne yaptığını öğrendiğinde Bay Paik'in ne kadar mutsuz olduğunu anladığını sanmıyorum.
لا أظنّك تدرك... . كم كان السيّد (بيك) غيرَ سعيدٍ عندما اكتشف أنّك تنام مع ابنته الصغيرة

Benim gibi insanlar tehlikeliymiş, delinin biri onun küçük kızını
قال أن الناس أمثالي خطيرون وأن.. شخص مخبول قام بقتل ابنته الصغيرة

Benim yüzümde küçük kızını görmedi. Ne gördü, biliyor musun?
لم يرِ ابنته الصغيرة هل تعرف ماذا رأى؟