Peki, otobüsler gelmeden alt düzey personelle çabucak toplantı yapayım dedim. | Open Subtitles | حسناً, أردت اجتماعاً سريعاً مع الطاقم الإداري قبل أن تصل الحافلات. |
Sizin seçeceğiniz bir Adsız Alkolikler Derneği bölge kuruluşunda 90 günde 90 toplantı. | Open Subtitles | 90 اجتماعاً في 90 يوماً في مركز مدمني الخمر دون الكشف حسب اختيارك. |
Şu ana kadar, bu hilemi devam ettirebildim ama yüz yüze bir görüşme zor olacaktır. | Open Subtitles | نجحت بهذه الخدعة حتى الآن، لكن اجتماعاً وجهاً لوجه، سيكون صعباً. |
Bütün gereksiz Hava Trafiğini yerde tutun ve İç işleri, FBI ve DOD ile bir görüşme ayarlayın. | Open Subtitles | دعنا نمضي بإنزال كل الحركة الجوية الغير ضرورية واعداد اجتماعاً مع وكالة الأمن القومي والمباحث الفيدرالية ووزارة الدفاع |
Danışmanı önümüzdeki hafta veli toplantısı yapmak istiyor. | Open Subtitles | يريد مرشده أن يقيم اجتماعاً بين الأهل والأساتذة الأسبوع المقبل |
Bu basit çiftçilerle barış konuşmak için bir buluşma ayarladım senin için. | Open Subtitles | لقد رتبت اجتماعاً من أجل عقد صفقة سلام مع هؤلاء الفلاحين الساذجين |
Daha önce de kullanılıyordu, ama anlamı sadece bir toplantıya başkanlık eden kişiydi. | TED | أعني أنه وجِدَ من قبل، ولكنّه عنى الشخص الذي يترأس اجتماعاً فقط. |
Ön duruşma günü, mahkemenin arka tarafında bu toplantıyı yaptılar. | Open Subtitles | في يوم الاستدعاء عقدوا اجتماعاً داخل المحكمة |
Genellikle doğrudan hayır derim ama bazılarının belli referansları vardı ve iyi niyetli görünüyorlardı. En az bir veya iki toplantı yapıyorsun | TED | عادةً، أنا أرفض مباشرةً ولكن بعضهم كانوا ذات أصول وبدا عليهم حسن النية وكانوا يطلبون على الأقل اجتماعاً أو اجتماعين |
Eskiden olsaydı, bu toplantı onun için gerçekten rahatsız edici olurdu, ama düşünce şekli farklıydı artık. | TED | كانت تقول في الماضي لا بد أن ذلك سيكون اجتماعاً مرعباً لها، ولكن كانت عقليتها مختلفة. |
Çünkü burada sürekli kalanlarla çok yeni ortaya çıkan bir durum hakkında acil bir toplantı yapacağız. | Open Subtitles | لأننا سنعقد اجتماعاً صغيراً هنا مع بعض النزلاء المعتادين لمناقشة مسألة غاية فى الأهمية ظهرت لتوها |
Bunu tartışmaya gelmedim. Sadece ufak bir toplantı istiyoruz. | Open Subtitles | لا أستطيع مناقشة هذا الأمر نريد فقط اجتماعاً قصيراً |
Colombia yöneticilerinin toplantı yaptığını biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعلم بأنّ مسئولي جامعة كولمبيا يقيمون اجتماعاً طارئاً ؟ |
görüşme değildi o. Bir buluşmaydı. | Open Subtitles | حسناً، ذلك لم يكن اجتماعاً بل كان موعداً |
Sen bir yardımcı ve bense bir küçük ortak iken teke tek görüşme yapman garip kaçıyor. | Open Subtitles | أنا فقط أعتقد أنه مقلق عندما ، أنت تعلم عندما تعقد اجتماعاً مغلقاً معها عندما تكون شريكاً عادي وأنا شريك ثانوي |
Nijeryalılarla bir görüşme ayarlamamı istedi. | Open Subtitles | قد طلبَ مني ان اعقدَ اجتماعاً بينه وبين والنيجيريين. |
Bunun çalışanlarımla ilgili bir iş toplantısı olacağını sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أن هذا يفترض أن يكون اجتماعاً مهنياً عن موظفيّ |
Aile toplantısı yapacağım ya da Mars'a gidebiliriz. | Open Subtitles | سأطلب اجتماعاً عائلياً أو بإمكاننا الذهاب إلى المريخ وحسب |
Bir gün önce onla ve şu tanıdığım gazeteci çocukla ki gerçekten tanıyorum, bir buluşma düzenledim. | Open Subtitles | في اليوم السابق، رتبت لها اجتماعاً مع صحفي أعرفه أعرفه بالفعل |
Senatör toplantıya gittiğinde onları görmek istiyorum. | Open Subtitles | أودُ أن أكون في الحركة، عندما تطلب السيناتور اجتماعاً |
Bu toplantıyı neden istedim sanırım merak ediyorsunuz... | Open Subtitles | أعتقد أنكم تتساءلون لمَ أسميتُ هذا اجتماعاً |
Dekanla bir toplantım vardı, yaz okulu için program özetim bugüneydi. | Open Subtitles | كان لدي اجتماعاً مع العميد. و كان علي ترتيب جدولي الدراسي لفصل الصيف |
Planlanmış bir toplantıydı. | Open Subtitles | لقد كان ذلك اجتماعاً مقررًا |
Ama maalesef, sayın başkan, duruşmayı terk etmek zorundayım, kendi komitemin önemli bir toplantısına başkanlık etmek için. | Open Subtitles | و لكن هذه اللحظة يتحتم على أن أغادر الجلسة لأرأس اجتماعاً مهماً تعقده جلستى و لكن قبل رحيلى أود أن أقول الأتى |
Batı yakasında toplantın olduğunu hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لم أعلم أن لديكِ اجتماعاً في الجانب الغربي لا أذكر أنني وضعته في جدول مواعيدك |