Başkan 10,000 yedek askeri kurtarma yardımı için göreve çağırdı. | Open Subtitles | زود الرئيس عدد 10000 جندي احتياطي للمساعدة في مجهودات الإنقاذ |
Ve ben bu krizle başedebilecek bir şey üretebilmeyi, buna yapabileceğimiz yatırımı ve insanlara kriz geldiği anda yedek bir enerji verebilecek bir yol arıyordum. | TED | وقد كنت أحاول أن أجد طريقة تمكننا من الاستفادة من ذلك ونحاول أن نعطي الناس احتياطي من الطاقة في حال حصول الأزمة |
Adam gibi bir yedek şoför bulamazsa işi yaş. | Open Subtitles | يجب ان يحصل على سائق احتياطي وإلا سيجد نفسه في مشكلة |
Kayıp adamları arayan FBI ajanlarına deniz kuvvetlerinden yedek askerler de katıldı. | Open Subtitles | انضم احتياطي البحرية للتحقيق الفيدرالي في مهمة البحث إياها |
Acaba biriniz biliyor mu Walter'ın bir yerlerde yedek anahtar bıraktığını? | Open Subtitles | أيعرف أحد إن كان "والتر" يحتفظ بمفتاح احتياطي في مكان ما؟ |
Ne yiyecek, ne su, ne yedek oksijeniniz var şu anda gördüklerim dışında hiçbir şey. | Open Subtitles | ليس معكم غذاء، ولا ماء، ولا احتياطي من الأكسجين. لا شيء سوى ما أنظر اليه الآن. |
Bagajı açtım, yedek lastik yoktu. | Open Subtitles | لذا ذهبت إلى الصندوق لم يكن هناك احتياطي |
Eagles, maçı 65 kiloluk bir yedek şutöre teslim ediyor. | Open Subtitles | و النسور تضع المباراة في يد من لاعب احتياطي وزنة 145 باوند |
yedek oksijen tüpü boş, kazada hasar görmüş olmalı. | Open Subtitles | احتياطي الأوكسجين فارغ، لابد أنّه تضرر مع الحادث |
Son olarak da, evin yedek anahtarı çünkü bir şeyler kaybediyorsun. | Open Subtitles | ،أخيراً وليس آخراً ،مفتاح احتياطي للمنزل لأنكِ تفقدين غالباً الأشياء |
- Umarım bir yedek lastiğin vardır. - Baba? | Open Subtitles | ـ اتمنى بأن يكون لديك اطار احتياطي ـ ابي |
Geldiğimde evde olmazsan diye, annen bana yedek anahtarı verdi. | Open Subtitles | لقد أعطتني أمكِ مفتاح احتياطي في حالة عدم وجودكِ في المنزل حينما آتي |
Eski karın bir yerlere yedek anahtar saklıyor mu? | Open Subtitles | هل تترك طليقتك اي مفتاح احتياطي في اي مكان؟ |
Akıllı kız. yedek diski varmış. | Open Subtitles | فتاة ذكية، يبدو أن لديها محرك أقراص احتياطي. |
Haberiniz olsun; yeşil saksının altında yedek anahtar var. | Open Subtitles | حسناً، لعلمكِ هنالك مفتاحٌ احتياطي تحت السجادة الخضراء. |
Cepte bir tane yedek anahtar bulundurduğumu unutmuşum. | Open Subtitles | لقد نسيت انني احتفظ بمفتاح احتياطي في الجيب |
Bunlar da yeni evimizin yedek anahtarları. | Open Subtitles | أجل .. وهذا مفتاح احتياطي لكل ٍ منكم لمنزلنا الجديد |
Bizim baraj gölündeki suyun %52'sini oraya Geri gitmeye zorlayabilirsek... | Open Subtitles | الآن، ما اذا كنا نستطيع اجبار 52٪ مياهنا الخزان احتياطي في ذلك... |
Oksijen stoku yüzde 40. | Open Subtitles | احتياطي الأوكسجينَ 40 بالمائة. |
Aslında, Başkan, yazıların yedekte bulunmasında ısrar ediyor. | Open Subtitles | في الواقع، الرئيس يصر على وجود مستندات مكتوبة احتياطي |
Neyseki bu bokun yedeği varmış. | Open Subtitles | نحن محظوظان هذه الخردة يوجد بها إطار احتياطي. |
Başkan güney Californiyada 5,000 den fazla rezervi aktif hale getirdi. | Open Subtitles | وأعد الرئيس عدد 5000 جندي احتياطي في جنوب كاليفورنيا |