| Önce bir şarkı yazdım ama fark ettim ki Closing Time'i taklit etmişim. | Open Subtitles | اولاً، لقد كتبت اغنية وبعدها ادركت انني استوحيتها بشكل اساسي من "الوقت القريب" |
| Her neyse, şunu fark ettim ki uzun zamandır kendimi aileme bu kadar yakın hissetmemiştim. | Open Subtitles | على اية حال انا فقط ادركت انني لم اكن قريبا الى عائلتي هكذا منذ وقت طويل |
| Ama onun aşkını kazanmaya çalışırken, fark ettim ki ona hala aşığım. | Open Subtitles | ولكن اثناء انشغالي بمحاولة إكتساب عواطفها ادركت انني مازلت مغرماً بها |
| Ama fark ettim ki eğer hiç denemezsem erkeklerle aram hiç düzelmeyecek. | Open Subtitles | ولكنني ادركت انني لن احسن من تواصلي مع الشبان اذا لم اخطأ واتعلم من خطأي |
| Neyse, sonra yalnız olduğumu fark ettim, ...ve yalnız olmak istemediğimi anladım. | Open Subtitles | بأي حال ، لقد ادركت انني وحيد و في الحقيقة لا أريد ان اكون وحيداً |
| - Aklıma geldi ama sonra 15 yaşında olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | فكرت بخصوص ذلك وبعد ذلك ادركت انني في الخامسة عشرة |
| "New York" dergisinin eski sayılarını inceledikten sonra fark ettim ki kültürlü ve zeki insanlar gibi olmaya hiç can atmıyorum. | Open Subtitles | "بعد أن تمعنت في امر مجلة "نيويورك ادركت انني لا أرقى لأي شيئ مثل أولائك الناس المشاهير الأذكياء |
| İlk o zaman herkesten daha iyi olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | عندما ادركت انني كنت افضل من الجميع |