Onu ve adamlarını 6 aydır izliyoruz ama bir türlü kanıt yakalayamadık. | Open Subtitles | راقبناه هو واتباعه لمدة 6 اشهر لكن لم يكن لدينا ادلة قوية |
- Onun bunu yapmadığına dair güçlü kanıt var ki, tuzağa düşürülmüş. | Open Subtitles | هناك ادلة قاطعه انه لم يفعل ذلك و انه تم الايقاع به |
35 yıldır bu araştırmanın yapıldığına dair ipucu arıyorum. Sonunda bunun bir "şehir efsanesi" olduğuna kanaat getirdim. | TED | كنت ابحث من 35 عاماً على ادلة على اية حادثة من هذا النوع و قد توصلت الى ان واحدة من الاساطير الحضرية |
Tabii McFarland gecenin bir yarısı hücresinden ışınlanıp kendi aleyhine delil bırakmak için buraya gelmediyse, şüphe yok. | Open Subtitles | بالطبع السيد ماكفرلاند كان يمكنه الزحف ليخرج من السجن الليلة الماضية فقط ليزيد قوة ادلة الاتهام ضدة. |
İlerleyen zamanlarda davaya katkı sağlayacak nasıI kanıtlar bulacağınızı asla bilemezsiniz. | Open Subtitles | لن تعرف ابدا اي ادلة شرعية ستجد للمساعدة في قضيتنا لاحقا |
"Bir zamanlar baskının birer kanıtı olduğunu düşündüğüm... | Open Subtitles | الاحظ عدد المرات التي فكرت بها كانت ادلة على الرغبة |
Bizler, temel gerçekliklerle ilgili kanıt toplamayı bildiğimiz sürece, kendi gezegenimizle ilgili şeyleri de üstleniyor olacağız. | TED | على قدر ما تسمح به معارفنا، ادلة اكتشاف الحقائق الاساسية لكل العلوم متوفرة هنا في كوكبنا. |
İşte orada. Pekâlâ, evde kanıt aramalıyız ama birimiz Nigel'ın dikkatini dağıtmalı. | Open Subtitles | هاهو،يجب ان نفتش المنزل لنجد ادلة لكن على احدنا ان يشتت انتباه نايجل |
Cruz bütün bunlar ikinci dereceden kanıt, biliyorsun. | Open Subtitles | الامر برمته ادلة ظرفية و انت تعرف ذلك لقد جلبنا اناس باقل بكثير من هذه الادلة |
Zaten CIA'den, Kıbrıs kaydının gerçek olduğuna dair su götürmez kanıt var. | Open Subtitles | لدينا ادلة دامغه من لانغلي بأن تسجيل قبرص أصلي |
Olay yerinde bir parça toplumsal tepki oluşturabilecek bir kanıt var. | Open Subtitles | حسنا، هناك ادلة فى مسرح الجريمة قد تسبب غضب الجمهور |
Ben de sana yeterince ipucu verirsem diski benim için bulacağını düşündüm. | Open Subtitles | فكرت اذا تركت لك ادلة كافية فأنك سوف تجد الديسك لى |
Hazineyi bahçeye, onu bulmamıza yardım edecek bir ipucu ya da bir not bile bırakmadan gömdüğüne inanamıyorum. | Open Subtitles | لا اصدق انك خبأت الكنز في المزرعة بدون ترك اية ادلة او ملاحظة,او اي شي لمساعدتنا على ايجاده |
Onu suçlamak için, asla yeteli delil bulamadık ama işini ve komutasını kaybetti. | Open Subtitles | لم يكن لدينا ادلة كافية للإيقاع به ولكنه فقد وظيفته، ورتبته |
Kemikte delil olabilecek zerrecikler var ancak ne olduklarını bilmeme imkan yok. | Open Subtitles | يوجد ادلة على وجود جزيئات على العظام و لكنه يستحيل بالنسبة لي أن أعرف ماهيتها |
Bay Poirot sana karşı öyle sağlam kanıtlar bulur ki darağacında "doğru değil" deme fırsatı bulamadan sallandırırlar seni. | Open Subtitles | ان يتهمك بالقتل مع وجود ادلة قوية وسيشنقونك حتى قبل ان تقول يااااه |
Jüriler, DNA kanıtı ve ikizlerden nefret eder. | Open Subtitles | هيئات المحلفين تكره ادلة الحمض النووي والتوائم |
Askeri mahkeme için yeterli delilleri yoktu, fakat onu Greenland'a gönderdiler. | Open Subtitles | لم يكن لديهم ادلة كافية من اجل محاكمة عسكرية ولكنهم ارسلوه لجرينلاند |
Bu talebiniz New Jersey... eyalet mahkemesine sunulmamış yeni deliller içermektedir. | Open Subtitles | لكن المدعي العام محق الالتماس يحتوي على ادلة جديدة لم تقد من قبل في محكمة نيوجيرسي |
Onunla konuşmaya çalıştım ama bana mahkeme lehine şahitlik ettiğini söyleyip seni, anneni ve beni Tanık Koruma Programı'na aldılar. | Open Subtitles | حاولت التحدث له ولكن كل ما حصلت عليه من معلومات انه قد سلم ادلة الولاية و انت و والدتك ، وانا |
Ayrıca lanetin nasıl kalkacağına dair ipuçları içeren belgeler de buldum. | Open Subtitles | لقد عثرت أيضا على وثائق مع ادلة عن طريق إلغاء اللعنة |
Bir mirasın olmadığını biliyorsun, kızımın bir çocuğu oldu ve biliyorsun, kendi çıkarın için onun doğumuna ve anne babasına dair bütün kanıtları yok ettin. | Open Subtitles | ليسلديكأى ميرات, لانككماتعلمإنأبنتيأنجبت طفلاً . وقمتأنتلمصلحتكالخاصه, بمحو كل ادلة نسبه و أصله. |
Teorin doğruysa, suçlama yapmadan önce kesin kanıtlara ihtiyacım var. | Open Subtitles | اذا كان اعتقادك صحيح اريد ادلة قبل الاشارة بأصابع الاتهام |
Onun görünümünü cinayetle iliskilendiren bir kant yok. | Open Subtitles | لم تقدم اية ادلة لتظهر علاقة بين مظهرها والجريمة. |
Savclgn kantlar saklamadgndan emin olmak istedim. | Open Subtitles | فقط أردت ان َ اتَأْكد ان الإدّعاءِ ليس ممتنعا عن تقديم ادلة ما . |