"ارتديت" - Translation from Arabic to Turkish

• giydim
• giydin
• taktım
• giymiştim
• giyip
• giymişsin
• giyerdim
• giyindin
• giydiğimi
• giydiğim
• giymiş
• giydiğimde
• taktın
• kılığına
• giyersen

Öyle bir depresyondayım ki, bu hafta aynı kıyafeti 2 defa giydim.
أنا في غاية الإحباط لقد ارتديت الزي نفسه مرتين في هذا الأسبوع

Bir keresinde o çirkin pantolonu giydim ve kemeri sıkıca bağladım, hemen o anda havalı olabilecek bir şey geliştirdim.
وبمجرد أن ارتديت هذه السراويل، طورت على الفور شعورًا بالخيلاء.

- İyi ki çelik yelek giydin. - Bununla lüzum yok gibiydi.
ـ جيد أنك ارتديت سترة واقية .. ـ لم أكن أحتاج إليها مع هذه

Tekrar gözlüklerimi taktım ve işime devam ettim.
ثم, ارتديت نظارتى ثانية وبدأت فى عملى مرة اخرى

Güzel bir çift siyah Converse gösterişli ve lekeli çoraplar giymiştim.
ارتديت زوجاَ من الصنادل السوداء وغنية بالخرز والغبار عليها

Erkek kıyafeti giyip nehre gittiğim için oldu.
لأنني ارتديت ملابس الرجال و ذهبت قرب النهر

Daha annem ceketini bile giyemeden, kırmızı çizgili kadife kazağımı ve gri ekoseli yün şapkamı giydim.
ارتديت سريعا سروالي الأحمر القصير وقبعة الصوف الرمادية قبل أن تتمكن أمي من ارتداء سترتها.

Onun yerine, çok daha ciddi, çok daha erkeksi ve çok daha çirkin bir takım giydim.
بدلًا من ذلك، ارتديت بذلة جد رسمية، جد رجالية وقبيحة.

Hepimiz buzun üzerine indik, ve ben sonra yüzüş kıyafetimi giydim ve suya daldım.
و نزلنا على الجليد، و من ثم ارتديت سترة السباحة الخاصة بي، و غطست في البحر.

Kabinime indim ve yüzme kıyafetimi giydim.
و نزلت الى قمرتي و ارتديت سترة السباحة الخاصة بي.

O zamandan beri kadın iç çamaşırı giydin mi hiç?
هل ارتديت ملابس نسائية داخلية منذ ذلك اليوم ؟

Lahana kostümünü giydin, kimse bunu karşılıksız yapmaz..
لقد ارتديت بذلة كالي. لا يفترض بأحدٍ أن يفعل هذا مجانًا.

Temiz çamaşır, ceket giydim. boynuma kravat bile taktım.
و لبست ملابس داخليّة جديدة و ارتديت سترة وربطة عنق

Kot ceket ve harika eski püskü, pembe tişörtü giymiştim.
وارتديت تنورة جنز ومن ثم ارتديت وتلك البلوزة الممزقة القديمة الوردية

Onun giysilerini giyip, oranızı buranızı doldurarak kilo almış gibi göründünüz.
ارتديت ملابسها وحشوتها لتبدوا وكأنها اكتسبت وزناً

Kendine bir bak, seni yakışıklı piç. Takım elbise giymişsin.
انظر لنفسك ايها النذل الجميل, لقد ارتديت بدلة

Onun gibi görünseydim, böyle bir giysi giyerdim.
إن كنت في مثل وسامته كنت ارتديت ثوب مثل هذا

Yataktan kalkıp kendin mi giyindin?
ليس تماماً نهضت من السرير, و ارتديت ملابسك؟

En son ne zaman enine çizgili bir şey giydiğimi hatırlamıyorum.
لا استطيع تذكر اخر مرة ارتديت فيها ملابس كهذه

Bana verdiğin ayakkabıları o şekilde giydiğim ve seni incittiğim için...
.. لاني ارتديت الحذاء الذي اهديته لي بهذا الشكل ولاني اذيتك

Bu elbiseyi sanki en son asırlar önce giymiş gibi hissediyorum.
أتعلم , آخر مرة ارتديت بها هذا الفستان يبدو بأنها كانت منذ زمن طويل جداً

Farkettim ki, yaratttığım şeyleri giydiğimde, insanlar beni durdurup, şöyle diyorlar, "Bu gerçekten çok hoş. Nereden alabilirim bunu?"
لاحظت عندما ارتديت أعمالي، أن الناس يستوقفونني و يقولون، "يااه، هذا لطيف حقاً. أين يمكنني الحصول على واحد؟ "

Geçen cumartesi, hokey maskesi taktın, ve bi' poker oyununu soydun.
لقد ارتديت قناع هوكي لكن يوم السبت قبل الماضي سرقت لعبة بوكر

Çıkman için ne olursa olsun yapmalıydım. Gardiyan kılığına girdim ben de.
عليّ أن أفعل أي ما يلزم لإخراجك لذا ارتديت بدلة حارس سجن

Sen de giyersen benimki o kadar da özel olmayacak.
-ماذا إذاً؟ -إذا ارتديت بدلتك ستجعل من بدلتي أقل تميزاً