Bu sabah bir banliyö treni bir grup demiryolu işçisine çarptı. | Open Subtitles | في صبيحة هذا اليوم اصطدم قطار بمجموعة من عمال السكك الحديدية |
çizgideki ilk dönüşte robot yoldan çıktı ve duvara çarptı. | TED | عند المنحنى الأول في الخط، لقد خرج الروبوت عن مساره، و اصطدم بالجدار. |
Babam Navahoların kamyonuna çarptı. | Open Subtitles | لقد اصطدم والدي بشاحنة محملة لقبيلة نافاهو, كانوا |
Orta bölme fırlamış ve o da onlara çarpmış. Karşı koymaya vakitleri kalmamış. | Open Subtitles | قفزوا إلى التقاطع و اصطدم بهم و لم يكن لديهم الوقت الكافي للتصرف |
Burnu kırılmış ve yüzüne ağaç kabuğu girmiş, ağaca çarpmış gibi. | Open Subtitles | انف مكسور شظايا لحاء شجرة في وجهه يبدو انه اصطدم بشجرة |
Bir kaza geçirdim. | Open Subtitles | تعرضت لحادث سير , اصطدم بى رجل على الطريق العام |
-Evde koşarken düştü ve kafasını dolabın kenarına çarptı. | Open Subtitles | لقد وقعت على الأرض و اصطدم رأسها بقطعة من الأثاث |
Dosdoğru kafana çarptı sanki kaçamadı. | Open Subtitles | لقد اصطدم برأسك مباشرة وكأنه لم يستطع تفاديه. |
Bir psikayatristle karşılaştım. Aslında bana çarptı. | Open Subtitles | لقد اصطدمت للتو باحد المحللين النفسيين حقيقة هو من اصطدم بي |
Babam şehrin kablolu yayın vericisine çarptı arabayla. | Open Subtitles | أبي اصطدم بالسيارة في كيبل المدينة للارسال |
Eli arabayla eve çarptı. | Open Subtitles | إيلاي اصطدم بسيارته في واجهة المنزل مباشرة |
Bir dakika sayın yargıç, geç kaldığımı biliyorum ama biri arabama çarptı. | Open Subtitles | الملف مَع كاتبِ المحكمةَ مهلاً حضرة القاضى , أَعْرفُ أَننى متأخراً لكن شخص ما اصطدم بسيارتَي |
Bir adam adadan dönmeye çalışırken kayıktaki süs sardunyalarına çarpmış. | Open Subtitles | رجل اصطدم برصيف الشارع وكسر حوض نبات مليئ بالأزهار |
Kuş gökyüzünde bir duvara çarpmış gibiydi. | Open Subtitles | يبدو فى التّسجيل وكأن الطّائر اصطدم بحاجز في السّماء |
Hasta kafasını çarpmış ve afazi şikayeti var. | Open Subtitles | اصطدم المريض برأسه و يعاني احتباس الكلام |
Kötü bir adamı arabayla takip ederken polis memuru kaza geçirmişse biraz sert olmalısınızdır. | Open Subtitles | قد أبدو عديم الإحساس لكن تكون المستشفيات مملّة أحياناً لذا إن اصطدم شرطي بالمجرم الذي يطارده فهذا الأمر يثير حماستنا |
Ve birine çarpıp yere düşürdüğünde de yanına gidip... | Open Subtitles | ثم اصطدم بواحده و سقط على مؤخرته, ثم هرعت إليه و قلت: |
Sadece o garip sesi duydum. O kadar sert çarptım ki kaputta çukur oluştu. | Open Subtitles | لقد اصطدم بشدّة لدرجة أنّه ترك إنبعاجاً. |
3.000 km Güney'de, dev göktaşı Dünya'ya çarpıyor. | Open Subtitles | على بعد 3 آلاف كيلومتر جنوبا اصطدم مذنب هائل بالأرض |
Kurbanın başı, ön camın sağ tarafına çarpmıştı. | Open Subtitles | رأس الضحية اصطدم بجهة الراكب من الزجاج الأمامي |
Efendim, İngiliz füzeleri objeyi vurdu ancak gelmeye devam ediyor. | Open Subtitles | صاروخ بريطاني اصطدم بالمٌذنب و لكنه مازال قادماً |
Yakınımda bir yere bir göktaşı düştü. Gidip bir bakmak istiyorum. Fazla uzun sürmez. | Open Subtitles | هناك نيزك اصطدم بالأرض بالقرب من هنا أرغب فى فحصه و لن أتأخر |
Buzula tosladı ve bir tür donmuş Viking heyelanına yol açtı. | Open Subtitles | اصطدم بالجليد مسببا تحطم الفايكنج المجمدون |
Tüm gece son sürat araba sürer sabaha güney sahillerine ulaşır ve o esnada tam Ölüm Meleği'nden kurtuldum derken bir kamyona çarpar ve ölür. | Open Subtitles | قاد بالسيارة طيلة الليل بأقصى سرعة، وفي صباح اليوم التالي، عندما وصل إلى الساحل، اصطدم بشاحنة ومات، |
Eğer bir kuş camı gagalar veya ona çarparsa... ölen biri var demektir! | Open Subtitles | إذا ارتطم عصفور بنافذة إذا اصطدم بإحداهن هذا يعني أن موتاً قد وقع |
Suya çarpmadan iki metre yükseldim. | Open Subtitles | ثمانية اقدام جيده من قبل ان اصطدم بالماء |