"اكتشفتُ" - Translation from Arabic to Turkish

• öğrendim
• keşfettim
• buldum
• anladım
• fark ettim
• çözdüm
• bulursam
• öğrendiğimde
• öğrenmiştim
• öğrenince
• öğrenirsem

Bugün öğrendim ki, başka biri onu çeviriyormuş.
اكتشفتُ اليوم بالمدرسة أن شخص من الآن قد بدأ بالعمل عليه

Şimdi, elli yıl sonra öğrendim ki başka birinin mutluluğunun bir parçasıymışım.
،والآن ، وبعد خمسين عاما اكتشفتُ أني كنت جزء من سعادة شخص آخر

Radikal bir imalat planı keşfettim: biyofabrikasyon.
اكتشفتُ اقتراحًا جذريًّا للتصنيع: التصنيع الحيويّ.

Vincent Bourg hakkında bir şeyler buldum. Ian Garrett'ı tanıyor.
لقد اكتشفتُ شيئًا بخصوص فينسينت بورغ إنه يعرف ايان غاريت

Ancak yakın zamanda bunu çalışmamda nasıl kullanacağımı anladım.
اكتشفتُ فقط مؤخرًا كيف أتمكن من استخدام هذا في عملي الخاص.

Evet. Şehrin çalışanlar listesinin oldukça eski kaldığını fark ettim.
أجل، لقد اكتشفتُ لتوّي أن دليل توظيف المدينة، مُنتهي الصلاحية

Lisedeyken, komşumun inançla tedavi ettiğini öğrendim, x-ray görüşüyle doğmuştu.
عندما كُنتُ في الثانوية، اكتشفتُ أنَ جيراني يشفونَ بالإيمان وُلدوا ببصرٍ حاد

Çok geçmeden öğrendim ki, ergen bir çocuktan Playboy'u saklamak bir rapçiden pırlanta diş saklamaya benziyor.
اكتشفتُ أيضاً أن محاولة إخفاء مجلة رخيصة عن مراهق مثل محاولة إخفاء الألماس عن السارق

O bir Jane Doe vakasıydı, adının Isabella Contreas olduğunu öğrendim.
كانت مجهولة الهوية, ثم اكتشفتُ أن اسمها ايزابيلا كونتريراس.

Her neyse. İşyerinin konuk evinde olduğunu öğrendim.
على أية حال لقد اكتشفتُ أن المكتب في حجرة الضيوف

Kaldığın yeri öğrendim ve birkaç kez sana uğramaya çalıştım.
اكتشفتُ اين مكانك وحاولت ان اتي عدة مرات

Mesela onun Bolivia'da birçok ücretsiz ameliyat yaptığını öğrendim.
حسناً، على سبيل المثال اكتشفتُ أنه قام بالعديد من الجراحات المجانية في بوليفيا

Ona yardım edebileceğimi,keşfettim Bu müthiş.
اكتشفتُ أنني يمكن أن أساعدها, وذلك أمر عظيم.

O çek defterini kaldır, çünkü çok daha önemli bir şey keşfettim.
ضعي دفتر الشيكات جانباً لأنني اكتشفتُ شيئاً أكثر أهمية

Çocuklar, müziği sonsuza kadar değiştirecek bir grup keşfettim.
يا رفاق ، لقد اكتشفتُ مقطعاً موسيقياً سيُغير الموسيقى للأبد.

Oz'a geldiğimden beri ilk kez, onu buldum...
منذُ أن أتيتُ إلى سجنِ أوز أولَ مَرة اكتشفتُ

Lafı da açılmışken neyin farklı olduğunu anladım.
بالحديث عن ذلك، لقد اكتشفتُ ما هُو مُختلف.

fark ettim ki ikinci sırada durursam ön sıramdaki öğrencilerin hareketlerini takip edebiliyordum.
اكتشفتُ من الأفضل الوقوف في الصف الثاني، حتي يمكنني رؤية ما يقوم به الطلاب في الصف أمامي

İçinde yaşadığımız yüksek teknolojili hızla gelişen dünyada bağ kurma sırrının birkaç küçük şeyi eski yollarla yapmak olduğunu çözdüm.
اكتشفتُ أن سِرّ التواصل في عالم التقنية فائق السرعة الذي نعيش فيه، هو القيام ببعض الأشياء الصغيرة بطريقة تقليدية.

Eğer patronu lanetleyeni bulursam bacağının ve kolunun kırıldığından emin olacağım.
لو اكتشفتُ من الذي لعّن الزعيم، سأحرّص على كسر ذراعيه وقدميه.

Hamile olduğumu öğrendiğimde bu sırrı sakladın.
لقد احتفظتَ بالسر عندما اكتشفتُ أنني حبلى.

Bunun olduğu gün anlaşmamızdan cayacağını öğrenmiştim.
اليوم الذي حدث فيه هذا، اكتشفتُ أنّه يتراجع عن الصفقة.

Yeni patronumun siyah bir cerrah olduğunu öğrenince ne kadar heyecanlandığımı biliyor musun?
أتعلم كم كنتُ متحمّساً عندما اكتشفتُ أن رئيسي الجديد.. هو جراحٌ أسود البشرة؟ ..

Eğer bilmek istediğimi başka birisinden öğrenirsem hiç göremeyeceksin.
و إذا اكتشفتُ ما أريدُه مِن أحدٍ آخَر، فلَن ترى النهارَ ثانيةً