| - Evet, istiyorum. Kanunda farklı görüşler vardır ancak.. | Open Subtitles | بهذه الأمور، هنالك العديد من الآراء المتباينة بحيث أن الالتباس غير قابل للفهم |
| Her türden fikir aldık. Evet, hayır ya da bilmiyorum. | TED | حصلنا على كل أنواع الآراء. نعم، لا أو لا أعرف. |
| Portia'nın puanları 4'ün etrafında toplanırdı çünkü herkes onun çok güzel olduğunu kabul ediyor. Ama Sarah Jessica Parker için fikirler tamamen bölünür. | TED | تقييم بورتيا سيكون متراكما حول 4 لأن الجميع متفق على أنها جميلة جدا، وفي حالة سارة جيسيكا باركر فإن الآراء تنقسم. |
| Eğer en azından diğer fikirleri dinlemeyecekse pek Başkan sayılmaz. | Open Subtitles | حسنا ً ، هو لن يكون رئيسا ً عظيما ً إذا لم يكن على الأقل راغبا ً للإستماع إلى الآراء الأخرى |
| İnsanların her zaman farklı görüşleri vardır. | TED | فدائما ما تختلف الآراء باختلاف الأشخاص. |
| Sanırım bu kadın öğrenildiğinde, Hammond'a karşı düşünceler değişecek. | Open Subtitles | اعتقد ان الكشف عنها هو من حوّل الآراء كلها ضده |
| Ama benim annem gibi, sonu gelmeyen fikirlerin ve her şeye karışman... Hiç durmadı. | Open Subtitles | لكن مع أمّي، الآراء اللانهائيّة و الانتقادات لم تتوقّف قطّ. |
| Ama mesele bu degil. Edebi hirsizlik kabul edilemez bir seydir. | Open Subtitles | لكن ليس هذا هو الموضوع انتحال الآراء أمر غير مقبول |
| Sadece, devletin yasakladığı ve cezası ölüm olan... görüşlere sahip olduğunuz için değil, bu görüşleri devlet hizmetinde çalışanlara... salık verdiğiniz için suçlusunuz. | Open Subtitles | ليس فقط لاعتناق آراء محظورة من الدولة و التى عقوبتها الموت و لكن للموعظة بهذه الآراء لرجال أقسموا على خدمة الدولة |
| - Tabiiki Fikirlerle ilgili. | Open Subtitles | -بالآراء يا (دايان ) -بالطبع هو بشأن الآراء |
| Kamuoyu yoklamalarının kaydettiği, tabii ki, insanların düşünceleri. | TED | ما تسجّله استطلاعات الآراء هي بالطّبع آراء. |
| Neler olacağı konusunda çok farklı bazı görüşler mevcut. | Open Subtitles | هناك تباين فى الآراء حول ما يمكن أن يحدث |
| Suyun kaynama noktası ilgili farklı görüşler nasıl yoksa bunda da yok. | Open Subtitles | أهمية الآراء في هذا لا تتعدى أهمية الآراء التي تتحدث عن درجة غليان الماء. |
| Ama bu konuda tüm yaptığımızın bu konuda fikir alışverişi yapıyormuşuz gibi göründüğünden endişeliydi. | TED | ولكنه كان يشعر بالقلق من أن كل ما يبدو أننا نفعله هو تداول الآراء حول هذا الموضوع. |
| Bu üç unsur - inançlar, güvenilir kaynaklar ve değerler - bir iddia ve fikir birliği oluşturmada temel bir formül gibi görünebilir. | TED | هذه العناصر الثلاثة، المعتقدات والمصادر الموثوقة والقيم، قد تبدو كصيغة بسيطة للتوصل إلى اتفاق وإجماع في الآراء. |
| Kendimizi internette farklı görüşlerden soyutlamış mıyız yoksa sahiden sohbete ilişkin farklı fikirler ediniyor muyuz? | TED | إذن، هل نحن بصدد فقاعة المرشح أو غرفة الصدى؟ أم أننا نحن في الواقع نحصل على مجموعة متنوعة من الآراء خلال المحادثة؟ |
| fikirler ve organlar hakkında ne derler bilir misin? | Open Subtitles | حسنا، أنت تعرف ما يقولون حول الآراء ومعين جزء من الجسم؟ |
| Her ne kadar sizinle aynı düşüncede olsam da kararımı tüm fikirleri dinledikten sonra vereceğim. | Open Subtitles | أنا أميل لموافقتك مع ذلك أتحفظ على رأيي لسماع باقي الآراء |
| İyi fikirleri var. | Open Subtitles | و كما تعلمون بإنها لديها بعض الآراء الجيدة |
| düşünceler ticarette iyi değildir. | Open Subtitles | ليس لى رأى يا سيدى إن الآراء سيئة فى الأعمال |
| Ben sana aptalmışsın gibi davranmıyorum Çok katı fikirlerin var ve değişmek istiyor gibi değilsin Ve ben gecekondu mahallesindeki en güzel kadınla bütün gün tartışmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أعاملك و كأنك غبية , عزيزتـي الأمر فحسب هو أن لديك بعض الآراء الغريبة التي يبدو أنك لا تودين تغييرها و أنا لا أريد أن أتجادل بشأنهم طوال اليوم |
| Baskan oldugun zaman istedigin kadar hirsizlik yapabilirsin. | Open Subtitles | عندما تصبحين رئيسة, تساهلي كما تشائين في انتحال الآراء |
| Aferin, Larroque! Pek çok farklı görüşlere sahibiz fakat mülkiyet hakkındaki görüşlerimiz birlikte daha iyiye gidecektir. | Open Subtitles | رائع، نحن لانتشارك الآراء ولكنّ ممتلكاتنا قد وُجدت لنا جميعاً |
| Fikirlerle ilgili bir sorun yok, John. | Open Subtitles | (لا يوجد شيء خاطئ حول الآراء ، (جون |
| Bunun aksine, Turing testini şiire uyarlamakla yaptığımız şey, insan olmayı belirleyen şey üzerine düşünceleri toplamak. | TED | فعلى الأرجح، ما قُمنا به في اختبار الترونج للشعر، يتمثل في جمع الآراء حول ما يُشكل الإنسان. |