Çok az insan benim ebeveyn olarak nitelendirdiğim özelliklere sahip. | Open Subtitles | قليل من البشر لديهم غريزة الأبوة والأمومة, كما أفعل |
Civardaki tüm ebeveyn siteleri övgüyle bahsediyor. | Open Subtitles | له تصنيف عالي جدا من جانب جميع مواقع الأبوة والأمومة المحلية |
Her neyse, baba olmanın anahtarı, çok düşünmemektir, çünkü çok düşünmek, ee- | Open Subtitles | على أية حال ، مفتاح الأبوة هوألاتكثرالتفكير،لأن كثرةالتفكير.. |
Ebeveynliğin ne olması gerektiğini bildiğimizi sanmıyorum. | TED | بدقة، لا أظن أننا نعلم ما يجب أن تكون عليه الأبوة. |
Bu çocukların ebeveynlik ve Aile gibi kavramları nasıl tanımladıklarını bilmek istedim. | TED | أردت معرفة كيف تعرّف هؤلاء الأطفال على مفاهيم مثل الأبوة والأسرة. |
- O benim kızım. - Sen babalığın "b"sini bilmezsin. | Open Subtitles | ـ إنها ابنتي ـ إنّك لا تعرف أيّ شيء عن الأبوة |
- Babalık testi bir kandırmaca. - 20 bin dolar istiyor. | Open Subtitles | اختبارات الأبوة اضحوكة - انها تطلب 20 ألف دولار - |
Nine, çocuk kaçırmanın ve onu planlanmış bir ebeveynliğe sürüklemenin bir özrü olamaz. | Open Subtitles | جدتي، ذلك ليس عذراً لإختطاف طفل حقيقي وأخدهم إلى كوكب الأبوة. |
Tam da bu noktada asıl problem ebeveynlikle ilglili bir şey. | TED | هناك شيء يخص الأبوة في هذا الزمن هو المشكلة |
Bak, bu ebeveynlik işinde yenisin, biliyorum bu yüzden nasıl yapacağını anlatacağım. | Open Subtitles | اسمع, أعلم أنك جديد في مسألة الأبوة لذا سأخبرك كيف تجري الأمور |
Onun yanındasın ama birlikte ebeveyn olmak istemiyorsun. | Open Subtitles | .. اعني . انت تعيش معها لكن لاتريد تجربة الأبوة معها |
Bence sen ebeveyn olmak için mükemmel bir alıştırmasın. | Open Subtitles | أظن ان ذلك كان تدريبا ممتازا لأجل الأبوة |
Okuduğumuz ebeveyn kitaplarından, bununla nasıl başa çıkacağımızı öğrendiğimizi anımsadık. | Open Subtitles | و اكتشفنا كيف نعالج ذلك من كل كتب الأبوة التي كنا نقرها |
Bunu ben durduramam, biz yönetenler değiliz yalnızca hizmetkarlarız sizi ancak ebeveyn olma acısından kurtarabilirdim. | Open Subtitles | لا يمكننى ردع ذلك نحن لسنا أسياداً لكن مجرد خدم لكن يمكننى إعفاءكما من ألم الأبوة |
Evet efendim. Bir ebeveyn olmak ciddi sorumluluk istiyor. | Open Subtitles | أجل يا سيدي ، الأبوة مسئولية جدية للغاية |
Aslında baba olmanın çok abartıldığını ve arkadaşının battaniyeye ihtiyacı olacağını düşünüyordum. | Open Subtitles | في الحقيقة كنت أعتقد أن الأبوة مبالغ فيها وبأنّ صديقكَ سَيَحتاجُ بَعْض البطانياتِ |
Nigel sürekli seyahat ettiği için daimi bir baba figürü eksikliği vardı ve bu yüzden bir ilgisizlik kurbanıydı. | Open Subtitles | أعتقد أنّها كانت ضحية إهمال .. وذلك بسبب فقدانها.. لحنان الأبوة .. |
Ergenlik dönemimde aşırı koruyucu baba olayı idare ederdi. | Open Subtitles | امر الأبوة المفرط كان لا بأس به عندما كنت مراهقة |
Ebeveynliğin vahametleri. - Sorun değil. | Open Subtitles | آسف لذلك، ولكنها مخاطر الأبوة لا بأس بذلك |
Sosyal Hizmetler bir Aile bulana kadar ben babalık ediyorum. | Open Subtitles | لذا , ماذا , لديك ابن الآن ؟ ليست والده , هو نوع من الأبوة الشكلية قبل أن تحصل الخدمات العامّة على عائلة أخرى |
babalığın çocuğu etkileyen bir şey olduğunu hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أتوقع أن الأبوة أمراً قد يأثر بالطفل |
- Babalık testi, evet zaten biliyorum. - Test, | Open Subtitles | اختبار الأبوة تم اعلم هذا سابقاً |
- İyi ebeveynliğe. | Open Subtitles | . إلى الأبوة و الأمومة- . أجل - |
Beşiklerin geri çağrılması meselesi beni gerçek anlamda ebeveynlikle ilgili bildiğim her şeyi tekrar düşünmeye itti. | Open Subtitles | موضوع استعادة اسرة الاطفال جعلني حرفيا اعيد التفكير في كل شيء ضننت بأنني اعرف عن الأبوة |
Bence tüm mesele sıkıcı ebeveynlik hayatınıza dönmek istemiyorsunuz. Tüm mesele bu. | Open Subtitles | انتما لا تريدان العودة إلى حياة الأبوة التعيسة ، هذا مافي الأمر |
Annelik yapmak budur küçük kız. | Open Subtitles | حسناً هذه هي الأبوة والأمومة وكل شيء بالنسبة لفتاة صغيرة |
Düşündüm de Jake neredeyse büyüdü ve ben hala Babalığa doymadım. | Open Subtitles | نعم ، فكرت أن (جايك) بَلغ تقريباً ويزال الكثير من الأبوة بداخلي |
Babalığı iyice hobi hâline getirmişsin. | Open Subtitles | حتماً جعلتِ مسألة الأبوة هواية بالنسبة لكِ. |
Bu da modern ebeveynliği daha karışık yapan şeylerden biri. | TED | وهذا أمر آخر يجعل من الأبوة المعاصرة محيرة جدًا. |