İkiniz de iyi haber anlayışınızı değiştirmelisiniz. | Open Subtitles | عليكما أن تحسِّنها مفهومكما عن الأخبار السارّة. |
Ancak iyi haber şu ki sebebini bildiğime eminim. | Open Subtitles | لكن، الأخبار السارّة هي أنّني واثق من معرفتي بالسبب |
Yani iyi haber: ülkeden hiç ayrılmamışız. | Open Subtitles | إذن الأخبار السارّة هي أننا لمْ نُغادر الوطن. |
Çok iyi haberler var. | Open Subtitles | لدي بعض الأخبار السارّة |
Bundan sonra sadece iyi haberleri vermelerini söyle. | Open Subtitles | اطلب منهم من الآن فصاعداً أن يذكروا الأخبار السارّة فقط. |
Ama iyi habere gelirsek, polen seviyesi 2.3'e gerilemiş, yani maske cebimde kalıyor. | Open Subtitles | ولكنّ الأخبار السارّة هي مستوى غبار طلع النباتات انخفض إلى 2.3 .. لذا القناع سيبقى في جيبي |
Hâlâ hapiste. 22 Eylül'de 37 yaşına bastı. Ama iyi haberlerim var. | TED | لا يزالُ في السجن، ولقد بلغ للتو 37 عامًا في أيلول/سبتمبر 22، ولكن لدي بعض الأخبار السارّة. |
Benim güzel haberlerim var. | Open Subtitles | حسناً، أنا لديّ بعض الأخبار السارّة |
Ona uyumadığını, bir şey yemediğini, hatta koklamadığını söyledim 13-B'deki Bayan Frobisher için iyi haber. | Open Subtitles | أخبرتُه هو لا يَنَامُ، هو لا يَأْكلُ، هو لا يَشْمُّ مادةَ حتى. الأخبار السارّة إلى السّيدة Frobisher في 13 بي. |
İyi haber pembe gömlek fena değil. | Open Subtitles | الأخبار السارّة أن القميص الزهري ينفع. |
İyi haber şu ki; sağlığınız çok iyi durumda. | Open Subtitles | الأخبار السارّة ، بأنكِ في صحة جيدة |
Hayır, henüz bir gelişme yok ama iyi haber şu ki sanırım beni aralarına kabul ettiler. | Open Subtitles | كلاّ، ليس هُناك أيّ تقدّم بعد، لكن الأخبار السارّة هي... يبدو أنّهم قد تقبّلوني كفردٍ منهم. |
İyi haber, gemiyle birlikte elektriksel karıştırma kaynağı da yok oldu. | Open Subtitles | -أجل . حسناً، الأخبار السارّة هي بتدمّر السفينة، فإنّ مصدر التداخل الإلكتروني تدمّر أيضاً. |
Ama iyi haber ise Bluth Şirketi'ne geri dönüyorum. | Open Subtitles | لكن الأخبار السارّة أنا عائد إلى شركة (بلوث) |
İyi haber. | Open Subtitles | الأخبار السارّة |
Walter, ne olur bana yeni haberler olduğunu söyle. | Open Subtitles | (والتر)، أخبرني من فضلك أنّ لديك بعض الأخبار السارّة. |
Robbie, haberler iyi. Baban ameliyattan çıktı. | Open Subtitles | يا (روبي) ، عندي بعض الأخبار السارّة لقد خرج أبوك من العمليّة الجراحيّة |
haberler iyi... | Open Subtitles | الأخبار السارّة... |
Michael babasına Jack Amca'yla ilgili iyi haberleri verir. | Open Subtitles | و أخبر (مايكل) أبيه الأخبار السارّة عن العمّ (جاك) |
O zaman iyi habere geçelim. | Open Subtitles | إذن سننتقل إلى الأخبار السارّة. |
Sizle paylaşmak istediğim iyi haberlerim var. | Open Subtitles | أريد أن أشاطركم بعض الأخبار السارّة |
Tamam. Ne biliyor musun? Bazı güzel haberlerim var. | Open Subtitles | لديّ بعض الأخبار السارّة |