"الأزمات" - Translation from Arabic to Turkish

    • kriz
        
    • krizin
        
    • krizde
        
    • krize
        
    • krizden
        
    • krizleri
        
    • krizlerden
        
    • krizler
        
    • krizlerle
        
    • Eki
        
    • Acil
        
    • krizine
        
    • krizlerde
        
    • krizlerini
        
    • krizi
        
    Saddam Hüseyin'i sindirme konusunda Başkan Bush kriz yönetme kitabını yenibaştan yazdı. Open Subtitles ..في مواجهته لصدام حسين قام الرئيس بوش بإعادة كتابة قانون إدارة الأزمات
    kriz merkezinde çalışmak için gereken özelliklere sahip olduğuna emin misin? Open Subtitles مذهل هل أنت متأكدة أنك مؤهلة للعمل في مركز الأزمات النفسية؟
    Bazen kriz durumları zayıf erkeklere seks için bahane çıkarıyor. Open Subtitles أحياناً تمنح الأزمات الحجج للرجال الضعفاء للإنقضاض على الجنس الناعم
    Cehennemdeki en karanlık yerler kriz anlarında harekete geçmeyi kabul etmeyenlere ayrılmıştır. Open Subtitles الأماكن المظلمة في الجحيم قد حجزتلهولاء.. الذين رفضوا التصرف في وقت الأزمات
    kriz zamanlarında bir lider olmak çok zor. Yorucu bir iş. Open Subtitles من الصعب جدًا أن تصبحي قائدة بوقت الأزمات إنه أمر مرهق
    kriz masasından gelen mesajlardan elde edilen bilgiyi bir hayal edin. TED لذا فكروا في البيانات من نظام رسائل الأزمات.
    Bu tepki bizim bir kriz anında hayatta kalmamızı sağlamak için var olan bir fizyolojik mekanizma yüzünden oluşuyor. TED وقد تطورت هذه الاستجابة من الآلية الفيزيولوجية، والتي صممت لتضمن بقاءنا على قيد الحياة في الأزمات.
    Aynı şey aşk veya kriz anları için de geçerli. TED والشيء ذاته ينطبق على الحب أو في وقت الأزمات
    kriz döneminde yapılması gerekeni yapıp farklılık yaratabilecek durumda değil. TED ليس بمقدور تلك النسبة أن تصنع الفارق الممطلوب تحقيقه في الأزمات.
    Bir girişimlerinde, felaketlerde ücretsiz konut sağlayarak topluluklarına yardımcı oluyorlar: kriz mağdurları ve yardım görevlileri. TED وفي مبادرة واحدة لهم ساعدوا بتوفيرالسكن في مجتمعهم مجانًا لأصحاب الكوارث والناجين من الأزمات وموظفي الإغاثة
    Fakat yine, bir kriz, yeni ortaklıklar, aktörler yerel olarak bunları sürdürlebilir şehir plancılığının kilit bir bileşeni olarak değiştiriyorlar. TED و لكن مجدداً، الأزمات و الشراكات الجديدة، يتحركون محلياً، يحولون تلك المناطق إلى عامل أساسي لتخطيط حضري مستديم.
    Seninle geleyim Pontius. Acil bir kriz olursa yardımcı olabilirim! Open Subtitles دعني أرافقك بنطيوس يمكنني مساعدتك في الأزمات
    Bekle kriz durumundaki üçüncü kuralı unuttun ! Open Subtitles انتظر ، نسيت القاعدة الثالثة في مواقف الأزمات
    Diğer pazartesileri Yeni Gelenler kriz Grubunda ders veriyorum. Open Subtitles سألقى محاضرة فى مجموعة الأزمات كل يوم اثنين
    kriz durumlarında başkalarını kollarız. Yani, biz kadınlar demek istedim. Open Subtitles نقوم بالأعتناء بالأخرون في الأزمات أقصد, النساء يفعلن هذا
    kriz anında insanlar, içgüdülerini dinle der. Open Subtitles يخبرك الناس جميعاً أن تثق بحدسك في الأزمات
    İlaçlar, diyet, krizin süresi ve yakınlığı. Open Subtitles أدوية . والنظام الغذائي . والمدة التقريبية بين الأزمات
    Ekonomik krizde kıçımız yırtılana kadar çalışmak zorundayız. Open Subtitles مع الأزمات المالية ، علينا نبذل قُصارى جهدنا
    Bu okul krize bağımlı olduğu için aşırı tepki veriyorsunuz. Open Subtitles أنتم تبالغون بردة فعلكم لأن هذه المدرسة مدمنة على الأزمات
    - Sizi tanıştırabilirim. Ayda bir adamlarını evine toplar biz de Amerika'daki krizden konuşuruz. Open Subtitles يمكنني أن أعرفكما عليه، إنّه يقيمها في منزله مرّة .كل شهر، وكلّنا مصدومين من الأزمات التي في أمريكا
    Seninle evlendiğimde bu kadar sıkıcı bir adam olduğunu bilseydim bütün o duygusal krizleri geçirmezdim. Open Subtitles لو كنت أعرف كم أنت رجل ممل عندماتزوجتك.. لما خضت كل هذه الأزمات العاطفية
    Çalı-eti insanların şu an gezegenimizde karşılaştığı en önemli krizlerden biri. TED لحوم الطرائد هي واحدة من الأزمات المركزية، التي تحدث لمجتمعاتنا في الوقت الحالي، للبشرية، على هذا الكوكب.
    Bu türdeki krizler 20. yüzyıldaki iki dünya savaşıyla aynı işleve sahip olabilir. TED لذا يمكن أن تؤدي هذه الأزمات نفس وظيفة الحربين العالميتين في القرن العشرين.
    Bazı hikayeler, bireysel olaylar ve krizlerle gelişir. Open Subtitles بعض القصص تتحرك بواسطة الأحداث و الأزمات الخارجية
    Kri-Yön Eki, K ve O, iki kat hızlı. Open Subtitles فريق رجل الأزمات, " إف " و " سي ", وقت مضاعف
    Aynı zaman o gün bizim bir Acil yardım mesaj hattı kurmaya karar verdiğimiz gündü. TED كان ذلك اليوم هو الذي قررنا فيه أنّنا بحاجة لإنشاء خط ساخن لرسائل الأزمات.
    İnsan yaratıcılık krizine girince en olmadık sorular sormaya başlıyor. Open Subtitles الناس في الأزمات والاوقات الصعبة يأتون باقتراحات غريبة.
    Dahası, dünyadaki bütün krizlerde aynı şey oluyor. TED وما هو أكثر من ذلك، نفس الشيء يحدث في كل الأزمات حول العالم.
    Antidepresanlar otonom sinir sistemini baskılarlar, bu da kalp krizlerini hızlandırır. Open Subtitles مضادات الإكتئاب ستكبت جهازه العصبي و الذي سيزيد فقط من سرعة الأزمات
    Bin kişilik bir grup içinde, yeni ilacı almayanlardan 10 kişinin kalp krizi geçirdiğini düşünün. TED تخيّل أنه من بين مجموعة من ألف شخص لم يتناولوا الدواء الجديد، 10 ستصيبهم الأزمات القلبية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more