| Parası iyi çünkü normal insanlar gece çalışmayı sevmiyorlar. | Open Subtitles | الدفع يكون جيد لأن الأشخاص العاديين لا يحبون العمل بالليل |
| Neden normal insanlar gibi otel faturasını ödemiyorsunuz? | Open Subtitles | بعدما هربنا السنة الماضية لماذا لا تدفعون فاتورة الفندق مثل الأشخاص العاديين ؟ |
| İyi şifrelenmiş. Demek ki bu işi normal insanlar gibi halledeceğiz. | Open Subtitles | أعتقد أنه سيتوجب علينا فعل هذا مثل الأشخاص العاديين |
| Biliyorum ki günün sonunda, bunun bedelini ödeyecekler yine sıradan insanlar olacak. | Open Subtitles | أنا فقط أعرف أنه في نهاية اليوم الأشخاص العاديين سيكونوا هم من سيكون عليهم أن يدفعوا ثمن كل هذا |
| Hayır, demek istediğim sıradan insanlar bu şehirde nasıl iş yapabiliyorlar? | Open Subtitles | لا ، أنا أقول فحسب ، كيف يُنجز الأشخاص العاديين أعمالهم في هذه المدينة ؟ |
| ve gücü elinde bulunduranlar ve normal insanların paralarını sömürenler. | Open Subtitles | والذين يملكون المال والسلطة لإستغلال الأشخاص العاديين. |
| Kuş beyinlilerin bazıları normal insanlardan daha fazla sorun çıkarıyor. | Open Subtitles | بعض المخبولين يضخمون الأمر أكثر من الأشخاص العاديين |
| Demek ki bu işi normal insanlar gibi halledeceğiz. | Open Subtitles | أعتقد أنه سيتوجب علينا فعل هذا مثل الأشخاص العاديين |
| normal insanlar kız arkadaşlarının çıplak resmini taşımaz. | Open Subtitles | الأشخاص العاديين لا يحملون صوراً عارية لأحبّتهم |
| Yani normal insanlar böyle sapıtmaz. | Open Subtitles | وهذا يعني أن الأشخاص العاديين لا ينهارون |
| Sanırım o ölmeseydi ikimizde tüccarlık yapıyor olacaktık aynı normal insanlar gibi. | Open Subtitles | كان من المُحتمل أن نعمل سوياً في الوكالة إذا لم يمت... مثل الأشخاص العاديين فحسب |
| Ölmemiş olsaydı normal insanlar gibi araba galerisinde çalışırdık. | Open Subtitles | كان من المُحتمل أن نعمل سوياً في الوكالة إذا لم يمت... مثل الأشخاص العاديين فحسب |
| - normal insanlar buna benziyor. | Open Subtitles | هذا ما يبدو عليه الأشخاص العاديين |
| sıradan insanlar için oldukça zormuş. Bunu nasıl başardınız? | Open Subtitles | وهذا صعب على الأشخاص العاديين ,كيف أصبح الأمر ممكنًا لك |
| Bu tuzaklar kendi mutlulukları üzerinde kafa yoran sıradan insanlar kadar mutluluk hakkında çalışan akademisyenleri de etkiliyor, çünkü, bizler de herkes kadar karmaşık bir ruh halinde olabiliriz. | TED | هذا ينطبق على الأشخاص العاديين يفكرون بسعادتهم، وينطبق على العلماء المفكرين حول السعادة، لأنه وضح أننا مرتبكون كأي شخص آخر. |
| sıradan insanlar da var. | Open Subtitles | لدينا بعض الأشخاص العاديين |
| Paige'in normal birini seçmesine o kadar içerledi ki o da normal biri olduğunu kanıtlamak için normal insanların sorunlarını çözüyor... | Open Subtitles | إنه مرتبك أن بايج إختارت رجل عادي، و الذي هو يحاول حل مشاكل الأشخاص العاديين لإثبات تناسقه أيضا |
| Tetrakromatlar normal insanlardan çok daha renk algılayabilen kişiler. | Open Subtitles | هناك بعض الأشخاص يُمكنهم رؤية ألوان أكثر من الأشخاص العاديين. |