"الأشياءِ" - Translation from Arabic to Turkish

• şeyleri
• şeylerin
• şeylere
• şeylerden
• şeyin
• işleri
• şeylerle
• şeylerde
• sürü
• her şeyi
• bunları
• tür şeyler

Wade haklı Michael, Sana o şeyleri sipariş etme demiştim.
انها على حق،يا مايكل، أخبرتُك أَنْ لا تَطْلبَ تلك الأشياءِ.

Fakat o bir şeyleri kontrol etmeyi seviyor.
ما عداه يَحْبُّ الإحتِفاظ بالسيطرة علي الأشياءِ.

O bir bebek gibiydi. Böyle şeylerin nasıI yapılacağını henüz bilmiyordu. Korkunçtu.
هو كَانَ بيبي هو لَمْ يَعْرفْ كَيف يَعمَلُ تلك الأشياءِ لحد الآن.

Hem herkes böyle şeylere senin benim kadar tepki vermiyor.
أكثر الناسِ لَمْ كما نوغموا إلى هذه الأشياءِ كك وأنا.

İlginç şeylerden biri, benim özel alanım, aslında geleceğin kalkınma hedefleri hakkında görüşmek.
إحدى الأشياءِ المثيرةِ، موضوعي المعيّن، في الحقيقة سيدور حول أهدافِ تطويرِ الألفية الجديدة

Burada her şeyin yürümesini sağlayan bir şey de hükümetin insanlardan korkuyor olması.
إحدى الأشياءِ الذي يَبقي كُلّ شيءَ يَرْكضُ هنا تلك الحكومةِ خائف من الناسِ.

Yapılacak işleri düşünüyordum.
أنا كُنْتُ فقط افكر فى الأشياءِ التى ساقوم بها.

Sahip olduğun şeyleri elde edemeden ölüme mahkum olduğunu bilmek.
لمعْرِفتك بأنك حتماً سَتَمُوتُين دون نيل الأشياءِ التي ولدت من أجلها

Bu şeyleri izlerken ben de kalp krizinin eşiğine yaklaştım.
انا عن نفسى كنت قرب من نوبة قلبية اثر مشاهدة هذه الأشياءِ.

Dedem bu aptal şeyleri bana vermekten bir vazgeçse.
أَتمنّى لو جدَّي يَتوقّفُ عن إعْطائي هذه الأشياءِ الغبيةِ

Bu bir şeyi değiştirmezse bir şeyleri değiştirecek olan bir rakam sunmalısın.
لوأن هذا التغيّرُ لا شيءَ ـ ـ ـ أنت يَجِبُ أَنْ تَجيءَ بالرقم الذي سيغيير الأشياءِ

Yapmamız gereken şeyleri yapmak.
عَمَل الأشياءِ تَعْرفُ أنت يَجِبُ أَنْ لا تَعمَلُ.

İş bulurlardı. O zamanlarda bu tarz şeyleri anlamıyorlardı.
. هم لَمْ يَفْهُموا هذه الأشياءِ تَدْعمُ ثمّ

Modi, bu bir şeylerin değişmesi için tanrının işareti olmalı.
مودي، هذه إشارة مِنْ الله تلك الأشياءِ يَجِبُ أَنْ تَتغيّرَ

Bu şeylerin içine ne koyuyorlar, ha?
ماذا يَضِعونَ في هذه الأشياءِ على أية حال؟

Aklımda bazı şeylerin olduğunu söyle ona.
أخبرْه أنني حَصلتُ على الأشياءِ التي في بالي

Sanatçı olduğuna göre, eminim daha güzel şeylere de meraklıdır.
أنْ يَكُونَ فنانَ، أَنا متأكّدُ هي متحمسُ حول الأشياءِ الأدقِ.

Galiba insanların böyle şeylere tepkisini pek kestiremiyorsun.
أنا لا أعتقد انك تُقدّرُ ردَّ فعل الناس علي هذه الأشياءِ.

Bu şeylerden birinin nasıl kullanılacağını bilmediğini sanıyordum. Çocuk oyuncağı.
أنا لَا أَعْرفْ بأنّك تعرف كَيفَ تستخدم أحد تلك الأشياءِ

- Evet. Oldukça gergin gözüküyordu, sanki bazı şeylerden emin değilmiş gibi.
وهو بَدا مُتَلَهِّفَ جداً، مثل هو ما كَانَ متأكّدَ جداً مِنْ الأشياءِ.

Tıpta, kişi incelediği şeyin en derinine kadar inmelidir.
في الطبِّ ، إلتزامُنا للتقصّي إلى أعماق الأشياءِ

Bilmenizi istedim ki işleri hallediyorum.
فقط اريدُك أَنْ تَعْرفَ بِأَنِّي على قمةِ الأشياءِ.

Basit şeylerle mutlu olmaya çalışın.
حاولْ سُرُور السرورِ في الأشياءِ البسيطةِ.

İşte, ben senin adamınım... ama çalma veya şarkı söyleme gibi şeylerde... kendi kendimeyim.
في العملِ، .. اناعاملك. لكن في الأشياءِ مثل اللعب ..والغناء.

Açlıktan ölüyordum, bağımlıydım ve daha bir sürü şey.
أنا كُنْتُ جائعَة و مسطولة وبعَمَل الكثير من الأشياءِ الأخرى

Tanrım, neden her şeyi batırmak zorundayım ki?
الله، بإِنَّني دائماً يَجِبُ أَنْ لفّْ هذه الأشياءِ فوق، تَعْرفُ؟

Bütün bunları farklı şekillerde seviyorum. Birini diğerinden çok sevmiyorum.
أَحبُّ كُلّ هذه الأشياءِ بطرق مختلفة لا شيئ أحلى مِنْ الآخر

- Benim için bu tür şeyler...
لا تُعتقدْ بأنّني لا أُقدّرُ تلك الأشياءِ.