Fakat uçurumun kenarında silahsız dövüş söz konusu olduğunda suya düşen sen olursun, kıçı yere yakın herif. | Open Subtitles | لكن عندما يؤول الأمر إلى مسألة القتال الأعزل على حافة الهاوية تسقط أنت في الماء أيها القصير الوغد |
Eğer bu silahsız, yaşlı adamı öldürecek olursan seni ölene kadar sallandıracağımı garanti edebilirim. | Open Subtitles | ولكن إذا قمت بإطلاق النار على هذا العجوز الأعزل فإني أضمن لك أني سأشنقك من العنق إلى أن تموت |
Fakat uçurumun kenarında silahsız dövüş söz konusu olduğunda suya düşen sen olursun, kıçı yere yakın herif. | Open Subtitles | لكن عندما يؤول الأمر إلى مسألة القتال الأعزل على حافة الهاوية تسقط أنت في الماء أيها القصير الوغد |
Geçen akşam, sen zavalı Savunmasız... adamı karnından bıçakladığında metrodaydım. | Open Subtitles | كنت في محطة القطار تلك الليلة عندما طعنت ذلك المسكين الأعزل في بطنه |
Ben Savunmasız buzağıyı oynayacağım. Kim kovboy olacak? | Open Subtitles | سألعب دور المدافع الأعزل من يسعى لأن يكون راعى بقر ؟ |
Savunmasız yavrusundan bufaloyu uzaklaştıran. | Open Subtitles | تدفع بقطيع الجواميس بعيداً عن شبلها الأعزل. |
silahsız çocuğu senin vurmadığını biliyorum, Teddy. | Open Subtitles | أعرف أنك لم تطلق النار على ذاك الولد الأعزل يا تيدي |
silahsız savunma konusunda eğitim aldım. | Open Subtitles | أنا مدربة في الدفاع الأعزل |
silahsız bir misafire saldırdın ve hanene utanç verdin. | Open Subtitles | تهاجم ضيفك الأعزل في منزلك |
Savunmasız eşinizin arkasına nişan aldı ve onu öldürecek silahı ateşledi. | Open Subtitles | لقد وجهه إلى ظهر زوجك الأعزل واطلق الرصاصة التي قتلته |
Ama lütfen bu zavallı Savunmasız balık, Blinky'ikaralamayın. Tanrı hepinizi korusun. | Open Subtitles | ولكن لا تفتروا على (بلينكي) الأعزل الضعيف، طابت ليلتكم وحفظكم الله |
Savunmasız birine saldıramam. | Open Subtitles | لا يمكنني مقاتلة الأعزل |
Lizzie'nin Savunmasız bir hayvanı koruma ihtiyacı duymasını anlıyorum ama Marshall haklı. | Open Subtitles | أتفهم أن (ليزي) عليها حماية الحيوان الأعزل لكن المأمور محق |