- Tamam. Buradan gitmeliyiz. - eşyaları topla ve valize yerleştir. | Open Subtitles | حسناً , يجب علينا الخروج من هناً أحضر الأغراض وضعها بالحقيبة |
Sorunu çıkaran benim çünkü ve evimdeki bütün lüks eşyaları sana geri vereceğim. | Open Subtitles | لأنني أنا من تسبب بالمشكلة وكل هذه الأغراض الفخمة في المنزل، خذهم معك |
Neden sen ve ben gidip bana bir şeyler almıyoruz? | Open Subtitles | لم لا نذهب أنا وأنت لشراء بعض الأغراض لأجلى ؟ |
Başlamadan önce bu eve ait bazı şeyleri geri vermem gerekiyor. | Open Subtitles | قبل ذلك لابد أن أعيد بعض الأغراض التى تخص هذا المنزل |
Kayıp eşyalar bölümünden, ortama daha iyi uymamızı sağlayacak şeyler bulduk. | Open Subtitles | و وجدنا بعض الأغراض في درج المفقودات تساعدنا للتأقلم بشكل أفضل. |
eşya toplayan bir kuş türü. Adam da nadir şeyleri toplayıp satıyormuş. | Open Subtitles | ذلك طائر يكتنز الأشياء، ومنه أتى اللقب لأنه يجمّع ويبيع نوادِر الأغراض. |
nesneler burada işe yaramaz. Evet, tabii. | Open Subtitles | أتعلم، لا تزعج نفسك الأغراض ليس لها مفعول هنا |
Bu kutsal amaç için, kendilerini bütün nesneleri bulmaya adamış olan kişiler. | Open Subtitles | مجموعة قد قررت جمع جميع هذة الأغراض من أجل هذا الهدف المقدس |
Akşam yemeğinde buluşalım, şu eşyaları da topla, tamam mı? | Open Subtitles | قابلني الليلة على وجبة العشاء، اتفقنا؟ وقم بتوضيب هذه الأغراض. |
Yeterince kadar olsa kafidir sanırım, birkaç sandalye devrilsin süs eşyaları kılıçtan geçse falan, bilirsin işte. | Open Subtitles | ليس كثيراً بعض الكراسى المقلوبة بعض الأغراض المبعثرة ذلك النوع من الأشياء , كما تعلم |
eşyaları arasında, bir çekmecede bir telefon makbuzu buldum. | Open Subtitles | من بين الأغراض التي تركها على الطاولة كانت هناك فاتورة هاتفية |
Takı yapmak için malzeme almaya çıkmıştık ve bir şeyler yemeye karar verdik. | Open Subtitles | كنا خارجين نحضر بعض الأغراض لصناعة الإكسسوارات و قررنا أن نأكل شيئاً هنا |
Bize bir valiz hazırla, yiyecek bir şeyler de koy, oldu mu? | Open Subtitles | أودّك أن تحزمي بعض الأغراض لنا، احزمي بعض الأطعمة المعلبة، مفهوم ؟ |
Aferin, Charlie. Baban bazı şeyleri geri verecek, tamam mı? | Open Subtitles | تشارلي كن مطيعاً ، والدك يجب أَنْ يعيد بعض الأغراض |
Nerden geldiğini bilmemelerin sağlayarak neden ailenin ihtiyacı olan şeyleri almıyorsun? | Open Subtitles | لمَ لا تشتري الأغراض التي تحتاجها عائلتك وتضعها بأماكن يمكنهم إيجادها؟ |
Muhtemelen fazlası vardı ama eşyalar taşınıp duruyor ve sonunda kayboluyor. | Open Subtitles | الأرجح أنه كان يوجد أكثر لكن الأغراض تُنقل وفي النهاية تضيع. |
Pekala. Valizlerimi toparlayacağım. Beraberce birkaç eşya koyabiliriz. | Open Subtitles | حسنا أنا يمكن أن أحزم حقائبي نحن يمكن أن نضع بعض الأغراض سوية يمكننا أن ننجز ذلك |
Ben sana yolu göstermiş olabilirim, ama seni buraya nesneler getirdi. | Open Subtitles | ربما أريك الطريق لكن الأغراض هى من أحضرتك لهنا |
Hikâyeleri anlatmak için nesneleri kullanmak, yeni bir ritüel tohumu ekmek, 13 yaşında olan birinin törenleri için değil yolun çok daha ilerisindeki birisi için? | TED | أتكون الاستعانة بتلك الأغراض لسرد القصص النواة لطقس جديد، ليست لمن هم في 13 سنة، إنما هي لمن اقترب من أواخر العمر؟ |
Hickory Sokağı 26 Numaradaki eşyaların... çoğunu kimin çaldığı veya neden çaldığıyla, ilgili bir gizem yok. | Open Subtitles | .. لا يوجد غموض حول من كان يسرق أغلب الأغراض من 26 طريق هيكوري أو لماذا |
Ama eşyalarını duvarlarda bıraktım, resimlerini ofisinde. | Open Subtitles | لكنني أبقيت الأغراض التي على الجدران وصورته التي في المكتب |
Bomba sığınağı var. Yiyecek, su, tıbbi yardım malzemeleri var. | Open Subtitles | لديه ملجأ حرب متوفر بالماء و الأكل و الأغراض الطبية |
Hey, yolculuğumuz boyunca lazım olacak her şeyi aldım. | Open Subtitles | إنظرْ إلى كُلّ الأغراض التي أحضرتها لرحلتنا |
Babamın bodrumundaki eşyalara benziyor. | Open Subtitles | هذا يشبه كل الأغراض التي كان والدي يحتفظ بها في القبو. |
Vav. Gerçekten peyniri seviyorsun galiba. Aldığınız şeylerin makbuzunu görmek zorundayım ve üstünüzü arayacağım. | Open Subtitles | عجباً، أنت حقاً تحب الجبنة عليّ رؤية الأغراض وتفتيشكم |
Yukarı gelebilir misin? Daha bir sürü eşyam var. | Open Subtitles | هلّا ساعدتني بالأعلا لدي العديد من الأغراض بالأعلا. |