Dragan hapları ve Dük'ü istediğini söyledi. Dük ne cehennemde? | Open Subtitles | دراجان قال بأنه يريد الأقراص والدوق , أين الدوق ؟ |
Bu yüzden kendimi öldürmeyi denedim. Bir avuç hap yuttum. | Open Subtitles | لذ حاولت قتل نفسى تناولت حوالى نصف باوند من الأقراص |
Büyük bir porno adamı olmadığını biliyorum, ama DVD yenilikleri inanılmaz. | Open Subtitles | أعرف أنك لست مناصر للأفلام الإباحية، لكن الأقراص المدمجة اختراع ثوري |
Sadece bu haplar işe yarıyor. | Open Subtitles | إنها الأشياء الوحيدة التي تساعد، هذه الأقراص |
Bana sadece diskleri ver. Diğer yapacakların hakkında bir şey bilmek istemiyorum. | Open Subtitles | فقط إحصلي على الأقراص, وأي شيئ آخر لا أريد أن أعرف عنه. |
- 200 CD 'nin hiç biri doğru kutuda değil. | Open Subtitles | مائتان الأقراص المدمجة، يست واحدة منها في حالة الصحيحة. حسنا. |
-Yanlış hapları almayın diye her gece bakıcılarınızın ilaçlarınızı önünüze sermesi gerekmiyor mu? | Open Subtitles | أليس على ممرضاتك أن يخرجوا دواءك كل ليلة حتى لا تأخذين الأقراص الخاطئة؟ |
Uyku hapları! Ona uyku hapları vermişler. | Open Subtitles | أقراص منومه لقد أعطوه كل هذه الكميه من الأقراص |
O hapları alıp düşününce, Spider'i hatırlarsın! | Open Subtitles | و تكون أسوأ إذا تناولت الأقراص التى يعطيها لنا العنكبوت |
Bu yüzden kendimi öldürmeyi denedim. Bir avuç hap yuttum. | Open Subtitles | لذ حاولت قتل نفسى تناولت حوالى نصف باوند من الأقراص |
hap almak vücuda herhangi bir ilaç vermenin en acısız ve etkili yolu. | TED | تناول الأقراص هي أكثر طريقة فعّالة وغير مؤلمة لإيصال أي دواء للجسد |
Doktor, ben sana hap dağıtıcısı dedim mi? | Open Subtitles | دكتور ، هل دعوتك ببائع الأقراص المتجول ؟ |
Evet,sonra onlari depya gotur ve eski DVD oynaticilara yapistir. | Open Subtitles | ثم اذهب للمخازن القديمة و ألصقها على مشغلات الأقراص العادية |
Nereye koyduğumu unuttuğumu sandım ama DVD oynatıcının içinde bulduk. | Open Subtitles | ظننت أنني نسيت أين وضعته ولكننا وجدناه داخل مشغل الأقراص |
Elimde birkaç ilaç var ağrını hemen kesebilecek olan haplar. | Open Subtitles | انظري هنا، لديّ بعض الأقراص الرائعة ستزيل هذا الصداع ولو أنها كبيرة الحجم |
Adamım diskleri silip, kabloları çekip, fiber uçlarını söküyorduk ve de... | Open Subtitles | لقد كنا نقوم بمحو الأقراص الصلبة نقطع الوصلات، و نسحب الأشرطة |
Siz söyleyince aklıma geldi de, seanslarınızda kaydettiğiniz CD kayıtlarını dinlemek isterim. | Open Subtitles | حسناً، بما أنكِ ذكرتِ ذلك، فأود سماع الأقراص المسجلة لجلساتكما العلاجية معاً |
Çünkü aldığın o ilaçlar ağır hastalar içindir. | Open Subtitles | فهذه الأقراص التي تتناولها تستخدم للقضاء على الآلام الشديدة |
- Onlar manyetik hard diskler gibi değildirler. - Biliyorum. | Open Subtitles | هم ليسوا مثل الأقراص الصلبة المغناطيسية أَعرف. |
Senin hapların Max'i müptela yaptı. Onlar şimdi kanalizasyonda geziniyor. | Open Subtitles | الأقراص التي كانت ماكس تابعة لها إنها مع رجل تنظيف المجاري الآن |
Tamam diyelim ki bir sorunu var... bizim bilmediğimiz. Haplarını alıyor olmalı. | Open Subtitles | اسمع، لنفرض أنه يعانى من مشكلة سيأخذ الأقراص ليتخلص منها بأية حال. |
O haplardan biri bir olay yerinde bulundu. | Open Subtitles | أحد هذه الأقراص تم العثور عليها في مسرح الجريمة |
Yapacak çok şey var. Blu-ray, düz ekran, tonlarca disk. | Open Subtitles | كل هاته البلوراي و الشاشة المسطحة و الكثير من الأقراص |
Uyku ilaçları bir tarafa, toksikoloji sonuçları da temiz çıktı. | Open Subtitles | بجانب الأقراص المنومة الجسم خالي من السموم |
Elektrikler kesilirse bir prosedür uygulandığını söyledin, yani... sürücüleri taşıyacaklar mı? | Open Subtitles | قلتِ أن هناك خطوات تحدث عند إنقطاع الكهرباء لنقل الأقراص الصلبة. |