"الأكثرِ" - Translation from Arabic to Turkish

• daha
• fazla

daha fazlasını görmek istiyorsanız, bekleyin.
إذا تُريدُ أَنْ أنظر المزيد مِنْ، تَتسكّعُ. نحن سَنَكُونُ خلفيون بالترفيهِ الأكثرِ.

Belki seni rahatsız eden, hayatında ilk kez kendini daha kabullenici taraf olarak bulman.
ما سيَكُونُ جَعْلك مُزعجَ ذلك تَجِدُ نفسك في الدورِ الأكثرِ طاعة.

daha uzun tatil koparmak için yapıyor.
هو فقط طريقها مِنْ الصيد لوقتِ العطلةِ الأكثرِ.

Galiba biraz daha zamana ihtiyacınız var.
أَحْزرُ أنت فقط تَحتاجُ لإسْتِغْراق الوقتِ الأكثرِ.

Sen de kitaplardan fazla öykü var, biliyor muydun?
حَصلتَ على القصصِ الأكثرِ مِنْ كتاب، اتَعْرفُ ذلك؟

Midesine daha çok yer açılsın diye ruhunu aldırdı.
روحه أُزيلتْ للفَسْح مجال للمعدةِ الأكثرِ.

Birarada olduğumuza göre ayrılıp daha çok ipucu arayalım.
منذ نحن , أنفصلنا سوية .َ ونَبْحثُ عن الإشاراتِ الأكثرِ.

Kamera yavaşlar, son kare titrer, daha çok ışık alır.
آلة التصوير تَتباطأُ، الإطار الأخير يُتأتئُ، تَحْصلُ على الضربةِ بالضوءِ الأكثرِ.

Ana hücreyi yok ediyor, ondan kopuyor ve daha çok sağlıklı hücreye bulaşıyor.
تُعطّلُ خليةُ المضيّفَ، القرصات تَتراجعُ، إصابة الخلايا الجيدةِ الأكثرِ... يُنزّلُ كَ نظام المناعة

Hem de anti depresanla geçen bir hayattan daha belirgin bir şekilde.
في الطرقِ الأكثرِ عمقاً مِنْ عمر أجهزةِ سيطرة المزاجِ.

daha tecrübeli birine verecekler.
هم سَيَعطونَه إلى شخص ما يملك التجربةِ الأكثرِ.

Bu insan daha faydalı oluyor, beyazların dünyasında.
تَجْعلُ ذلك الفعّالِ شخصِ الأكثرِ في عالم أبيض.

Tıbbiyeden arkadaştık, ve Ona, daha manidar birşeyler aradığımı söyledim.
نحن كُنّا أصدقاءَ في الكليّة الطبيّةِ، وأنا أخبرتُه أنا كُنْتُ أَبْحثُ عن الشيءِ بالغرضِ الأكثرِ.

Bu, onların daha güçlü bir dava için zaman kazanmaya çalıştıklarını gösteriyor.
ذلك يَعْني بأنّهم يُحاولونَ كَسْب الوقتِ الأكثرِ لبِناء حالة أقوى.

Dünya yüzeyinde diğer tüm bitkilerden daha fazla yer kaplar ve vahşi yaşamı onlardan daha çok besler.
يَغطّي أكثر مِنْ اجزاء الأرضَ مِنْ أيّ نبات أخر وحياة أطعمةِ البريَّة الأكثرِ مِنْ أيّ أخرى.

daha iyi ama gözleri daha aralıktı.
هو أفضلُ، لكن مجموعة عيونِ الأكثرِ العريضةِ،

daha rahat bir şeyler giymeye gidiyorum.
سَأَذْهبُ تغييرَ إلى مريحِ شيءِ الأكثرِ.

Turu, masum gözler için biraz daha temiz yerlerde yapabiliriz.
الذي فقط إضفرْ شَعرَكَ. الجولة يُمْكِنُ أَنْ يَكُونُ بالتأكيد مُطَهَّر للعيونِ الأكثرِ براءة.

daha detaylı sorgulamak için Julia'yı çağırdığını duydum. Evet, Dr. Lambert cinayetinde şüpheli konumunda.
سَمعتُ بأنّك دَعوتَ جوليا في لإستجواب الأكثرِ.

Bu çocukların mutluluğu asla daha şefkatli ellere bırakılamazdı.
رفاهية هؤلاء الأطفالِ لا تَمَكّنَ أَنْ تتغير في الأيدي القادرةِ أَو المحبّةِ الأكثرِ.

Zaten 1 yıldan fazla yetecek kadar balık tuttunuz.
حَصلتَ على السمكِ الأكثرِ مِنْ أَنَّنَا يُمْكِنُ أَنْ نَأْكلَ في السّنة.