Bizim için önem taşıyan şeyleri ölçeriz. Bu yüzden de kimse bir şeyi ölçmeye zahmet etmediğinde ihmali hissederiz. | TED | كلنا نقيس الأمور التي تهمنا، ولهذا نحس بالإهمال حين لا يولي أي أحد الأهمية لقياس أي شيء على الإطلاق. |
Test ettikleri şeyleri ve buldukları ilginç sonuçları anlatmaya başladı. | TED | وبدأ بإخباري ببعض الأمور التي اختبروها والنتائج المهمة التي وجدوها. |
Gerçek dünyada başarı, ne kadar motive olduğunuza ve akranlarınızın ne yaptığı gibi şeylere bağlıdır. | TED | ويعتمد النجاح في العالم الواقعي على أشياء من بينها مدى استعدادك وكذلك الأمور التي يقوم بها أقرانك. |
Ama senin anlamadığın, benim de yapmam gereken bazı şeyler var. | Open Subtitles | ولكن هناك بعض الأمور التي علي فعلها والتي لا يمكنك فهمها |
Söylediği şeylerin yarısına kafam basmıyor çünkü. Diğer yarısına ise hiçbir yerim basmıyor. | Open Subtitles | فنصف الأمور التي يقولها تستعصي على فهمي أمّا النصف الآخر فيستحيل عليّ فهمها |
Ve bu Bill'in yapmakta olduğu şeylerden biri, bilim insanlarına bunun gibi hayvanların ve yaşadıkları yerlerin ilk görüntülerini sağlıyor. | TED | وهذه إحدى الأمور التي كان يقوم بها بيل، وهو يقدم للعلماء بهذا العرض الأول لحيوانات مثل هذه التي تنتمي لعالمها. |
Bak, herhangi bir şey olmadan önce uğraşmamız gereken bir sürü şey var. | Open Subtitles | .هناك الكثير من الأمور التي لابد أن نخوض بها قبل حدوث أي شيء |
Niçin baktığımdan emin değilim, muhtemelen bugün olan her şeyin yüzünden, fakat bilgisayarında bir şeyler buldum. | Open Subtitles | لا أدري لماذا اتصل، ربما بسبب كل الأمور التي تحدث اليوم ولكني عثرت على شيء على حاسوبه |
Çünkü ne kadar şeye alıştırırsam, ellerim o kadar çok şey yapabilir. Ve beynim gösteriye devam etmeyi bıraktığında oyalanarak mutlu olabileceğim o kadar çok aktivitem olur. | TED | لكن بقدر ما هي الأمور مألوفة وبقدر الأمور التي تستطيع يداي القيام بها، بقدر الأمور التي يمكنها أن تجعلني سعيدة ومشغولة، حين يكون يتوقف دماغي عن القيادة. |
Ve belki de ona anlatabilirim burada anlatmak için kelimelerin yetmediği şeyleri... | Open Subtitles | وربما هناك أستطيع أن أخبرها بكل الأمور التي ليس لها مرادفات هنا. |
Benim yaşadığım, gördüğüm şeyleri hatta yürüdüğüm yerleri bile görmedin. | Open Subtitles | لم ترى الأمور التي رأيتها ولم تمر بما مررت به |
Bu tür şeyleri saklamanın boktan bir şey olduğunu sen söylememiş miydin? | Open Subtitles | لم تخبريني أنها أحد تلك الأمور التي يجب الحفاظ عليها سراً ؟ |
Bunun sebebi de, bilginin peşine düştüğümüzde aslında korktuğumuz şeylere karşı harekete geçmek için güç topluyor olmamızdır. | TED | وهذا يرجع إلى أننا عندما ننقب عن المعلومات نزيد من قوتنا للتعامل مع الأمور التي ترهبنا. |
Hemfikir olduğumuz bu şeylere odaklanırsak hepimiz daha iyi bir durumda olacağız. | TED | وإن ركزنا على الأمور التي نتفق فيها سنكون أفضل حالًا، |
Bu tür şeylere eğilimli biri olduğunu anlamam uzun zaman aldı. | Open Subtitles | إستغرقت وقتاً طويلاً كي أدرك طبيعة الأمور التي يقدر عليها |
Babamla hakkında asla konuşamayacağım ama, senle konuşabileceğim bazı şeyler var. | Open Subtitles | هنالك البعض الأمور التي يمكنني أن أبوح لك بها بخلاف والدي |
Bir adamın en çok aklına kazınan yapması emredilmeyen şeyler. | Open Subtitles | الأمور التي لم يؤمر المرء بفعلها هي ما تقضّ مضعجه |
O zaman, hep yapmasını istediğim ama ona hiç söylemediğim şeyler neler? | Open Subtitles | إذن ما هي الأمور التي أردته أن يفعلها، لكنني لم أقلها أبداً؟ |
Bizim jenerasyonumuzu tanımlayacak şey bu, sevdiğimiz ve uğruna savaşmak istediğimiz şeylerin peşinden koşmamız ve savaşmamız. | TED | هذا ما سيحدد معالم جيلنا، عندما بدأنا ملاحقة والنضال من أجل الأمور التي نحب وهذا ما نريد النضال لأجله. |
Peki, bu da söylendiğine göre, çok çok kısa bir zamanımız var. O yüzden sunumunuzda olması gereken şeylerin bir üzerinden geçelim. | TED | إذن , كما قلنا سابقا , نحن لدينا وقت قصير جدا جدا. لذا دعونا نراجع الأمور التي يتوجب عليكم تضمينها في عرضكم الترويجي. |
Sende hayran olduğum şeylerden biri de hayranlık uyandıran dengen. | Open Subtitles | هذه أحد الأمور التي تثير أعجابي بك, توازنك المثير للإعجاب |
Yapamadığım çok şey var. Aynı anda iki kitap okuyamıyorum. | Open Subtitles | أعرف أن هناك الكثير من الأمور التي لا أستطيع فعلها |
Sınavlardan önce stresimi artıracak bir şeyin daha ortadan kalkması iyi oldu. | Open Subtitles | من الجيد أن هذا أحد الأمور التي لن يكون علي القلق بشأنها قبل الامتحانات |
şey, o kadar da yakın değil, um daha tamamlamamız gereken çok şeyimiz var. | Open Subtitles | ليس في القريب العاجل ما زال لدينا العديد من الأمور التي نريد إنهاءها |
Bence, hayatımızda başımıza gelen pek çok şeyden sadece bir tanesi. | Open Subtitles | بالنسبة لي فإنه عبارة أحد هذه الأمور التي تحدث في الحياة. |
Bana neler olduğunu az da olsa sana anlatmalıyım diye düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجب أن أخبرك بعضاً من الأمور التي تحدث معي |