İşler iyi gittiğinde büyük haz duyarsınız, ama işler bozulduğunda korkunç umutsuzluğun içine düşürseniz. | TED | تشعر أنك فى قمة الأبتهاج طالما الأمور تسير على ما يرام و ينحرف المزاج ليصل إلى أفظع حالات الأحباط عندما تسئ الأمور |
Ah, merhaba, Max. İşler senin adına çok iyi gidiyor, değil mi? | Open Subtitles | مرحباً يا "ماكس" , الأمور تسير على ما يرام أليس كذلك ؟ |
İşler iyi giderken savaşın tadını Hitler kadar iyi çıkardılar. | Open Subtitles | حين كانت الأمور تسير على ما يرام فقد استمتع الجنرالات بالحرب تماما مثل هتلر |
Neden olmasın, şu ana kadar Her şey yolunda gitti Neden değişsin bilemiyorum | Open Subtitles | لمَ لا ، الأمور تسير على ما يرام حتى الآن ولا أرى سبباً للتغيير |
Buraya kadar Her şey yolundaydı. Gelelim yanlışlara. | Open Subtitles | حتى تلك اللحظة كانت الأمور تسير على ما يرام، ثم بدأت الأخطاء |
Bir sürü iş geliyordu. Her şey çok güzel gidiyordu. | Open Subtitles | وكانت الأمور تسير على أحسن ما يرام وكنت قد بدأت أحقق الشهرة |
Kimle istersen evlenebilirsin. İlk aşık olduğunda işler yolundaymış gibi görünür. | Open Subtitles | لا يمكنكِ الزواج بمن تشائين الأمور تسير على مايرام في البداية عندما تحبّين شخصاً |
Yatakta da fena sayılmam... İşler benim için iyi gidiyor. | Open Subtitles | أنا لستُ سيئاً للغاية في السرير الأمور تسير على ما يرام بالنسبة لي |
Altı ay boyunca çıktık ve işler de yolunda gidiyordu. | Open Subtitles | .. منذ ستة أشهر و الأمور تسير على مايرام |
İşler bizim için tıkırında. Krizi atlattık. | Open Subtitles | الأمور تسير على مايرام بالنسبة لنا هذا الركود الاقتصادي هو من العمل. |
Sizin tarafta işler yolunda görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنّ الأمور تسير على ما يرام من جهتك. |
Charles'la işler çok iyi gittiğinden şımarmış olabilirim ama bence Brandon'dan iyisini bulabilirsin. | Open Subtitles | حسنا، ربما أني فاسدة لأن الأمور تسير على ما يرام مع تشارلز ولكن أعتقد أنكِ تستحقين أفضل من براندون |
Yine de işler iyi gidiyordu. | TED | ومع ذلك، كانت الأمور تسير على ما يرام. |
Bu güreş manyağı çıkıp, ortalığı mahvedene kadar Her şey yolunda gidiyordu. | Open Subtitles | كانت الأمور تسير على أحسن ما يرام حتى أفسد هذا المصارع المعتوه كل شيء |
Her şey çok güzel gidiyor, sen çok güzel gidiyorsun, ben de Atlanta Alışveriş Merkezi'ni kaptım, yani artık daha fazla paramız olacak. | Open Subtitles | حيث أن الأمور تسير على ما يرام وأنت كذلك ولدي مشروع المركز التجاري في أتلانتا فسيتوفر لي مبلغ من المال |
Her şey yolunda gidiyordu ta ki kadının bencil, ben merkezci kişiliği gelip de onlara bebek bezi takana kadar. | Open Subtitles | وكانت الأمور تسير على ما يرام. حتى ظهر جيل أناني. جيل حفاظات الأطفال |
Niye dönen tekere çomak sokayım? Her şey yolunda gidiyor. | Open Subtitles | لِم أقوم بهز القارب طالما أن الأمور تسير على ما يُرام |
Her şey güzel gidiyordu, sonra biri evlilikten bahsetti ve şimdi birlikte takılamıyoruz bile. | Open Subtitles | لقد كانت الأمور تسير على ما يُرام فإذا بأحدهم يعْرَض إلى موضوع الزواج و ها نحن الآن لا يُمكننا حتى التسكع سوياً |
Her şey yolunda gidiyordu ta ki vaizin karısı iki yıl sonra bir oğlan doğurana dek. | Open Subtitles | وكانت الأمور تسير على ما يرام, إلى أن أنجبت زوجة المبشر ولداً, بعد عامين. |
Her şey planladığım gibi gidiyor. | Open Subtitles | الأمور تسير على ما يرام وكما خططت |