Bugün burada, okyanusun ortasında teknede duruyorum ve çalışmamın gerçekten önemli etkisini konuşmak için buradan daha iyi bir yer olamaz. | TED | أقف هنا اليوم على هذا القارب في عرض المحيط، وما من مكان أفضل من هذا للحديث عن تأثير عملي بالغ الأهمية. |
İnanılmaz derecede önemli bir şey yaparak hayatınızı iyi yönde değiştiren ve asla uygun bir şekilde teşekkür etmediğiniz birini hatırlamanızı istiyorum. | TED | أريد منكم ان تتذكروا شخصا قام بعمل شديد الأهمية و غير حياتك إلى إتجاه افضل, شخصا على الأرجح أنك لم تشكره ابدا. |
JD: Her şeyden önce, benim bu hizmetteki kişisel amacım olan inandığım temel şey; toplu konuşma çok önemlidir. | TED | حسنًا، أولاً وقبل كل شيء، هدفي الشخصي من الخدمة هو أنني أؤمن بشكل أساسي أن الحوار الاجتماعي بالغ الأهمية. |
Eğer bu kadar önemliydi ise, beni neden kendisi aramasın ki? | Open Subtitles | إذا كان الأمر بهذه الأهمية لما لم يتصل بي بنفسه ؟ |
Böylesine mühim bir şeyde beni yarı yolda bırakırsan, bir hiçsin demektir! | Open Subtitles | إذا يمكنك التراجع عن أمر بهذه الأهمية فأنت لا شيء على الإطلاق |
Bu büyük bir anlaşma. Daha önce hiç böyle bir şey yapmadım. | Open Subtitles | هذا أمرٌ في غاية الأهمية لم يسبق لي وأنجزتُ عملاً كهذا مطلقاً. |
Eğer bu bu kadar önemliyse, neden benimle konuşuyorsun? | Open Subtitles | فسيكون بسببهم دمار الوجود إذا كان الأمر بهذه الأهمية فلماذا تتكلم معى أنا ؟ |
Bu basit bilgilerin ne kadar değerli olabileceğine dair bir fikri yoktu. | Open Subtitles | الذي يعرفه القليل أن هذه المعلومات عديمة الفائدة قدمت دليلاً شديد الأهمية |
Bir kişiyi gerçekten kontrol etmede hikâyenin kontrolünün çok önemli olduğunu anladılar. | TED | لقد فهموا أن السيطرة على القصة في غاية الأهمية للسيطرة على الشعب. |
Bay Ross'un bize öğrettiği diğer şey, oy vermenin aşırı derecede önemli olması. | TED | شيئًا آخر علمنا إياه السيد روس، وهو أن التصويت أمرٌ في غاية الأهمية. |
ve bu, gıda güvenliğinin gelişimini nasıl düşündüğümüz açısından çok önemli. | TED | وهذا أمرٌ بالغ الأهمية بالنسبة لطريقة تفكيرنا في تحسين أمننا الغذائي. |
Ve o yeri kutsal tutmaya çalışmak bence çok önemlidir. | Open Subtitles | وأعتقد أنه أمر بالغ الأهمية أن تبقي ذلك المكان مقدّساً |
altyapı ekonomik büyüme için ne kadar önemlidir? | TED | ما هي الأهمية الفعلية للبنيات الأساسية في إطار تحقيق النهضة الإقتصادية؟ |
Ama belki de kendime şunu kanıtlamanın zamanı gelmişti, evet, geçmişi anlamak önemlidir, geçmişe başka bir açıdan bakmak önemlidir, ama belki de kendi kültürümüzün güçlü yönlerine bakmalıyız ve günümüzde bu temelleri esas almalıyız. | TED | لكن ربما حان الوقت لأثبت لنفسي، نعم، أنه من الأهمية فهم الماضي، ومن المهم النظر إليه من منظور مختلف، ربما يجب علينا النظر إلى مظاهر القوة في ثقافنتا والبناء على هذه الأسس في الوقت الحاضر. |
Eğer bu kadar önemliydi ise, beni neden kendisi aramasın ki? | Open Subtitles | إذا كان الأمر بهذه الأهمية لما لم يتصل بي بنفسه ؟ |
Fakat mühim bir önem taşıyor, çünkü vücudumuzun içindeki işleyiş ve bizlerin bunu algılayış şekli bizi hayatta tutan şey. | TED | ولكنه فى غاية الأهمية لإن إدراك وتنظيم الحالة الداخلية للجسم فى الواقع، هذا ما يُبقينا أحياءً. |
Küf mantarı, ekonomik önemi çok büyük olan ürünler dâhil bitkilere en çok zarar veren hastalıktır. | TED | الفطريات هي العامل المرضي الأكثر تدميرًا للنباتات، بما في ذلك المحاصيل ذات الأهمية الاقتصادية الكبيرة. |
Söylemek istediğim şu ki eğer bu roket yapma işi senin için bu kadar önemliyse dikkatli olduğun sürece ilgilenmeye devam et. | Open Subtitles | ـ أريد أن أخبرك أنه إن كانت الصواريخ بتلك الأهمية بالنسبة لك لك ما تريد طالما أنت حذر |
Ne olduğunu ya da neden değerli olduğunu sormak benim işim değil. | Open Subtitles | ليس من شأني السؤال ما هو أو لماذا هو بهذه الأهمية |
Dünyada her yerde konuşlanmış teleskobumuz olsa idi, yani, tam bir disko topu olsa idi bu çok önemsiz olurdu. | TED | لو توافر لنا تليسكوبات في جميع أنحاء العالم-- -- بمعنى آخر، في جميع أنحاء كرة الديسكو سيكون هذا قليل الأهمية. |
Cevabın ilk bölümü, teknoloji iş sahamızı büyüttü, önemini arttırdı, uzmanlığımıza, yargılarımıza ve yaratıcılığımıza değer kattı. | TED | الجزء الأول من الإجابة هو أن التكنولوجيا ضَخمت نفوذنا، زادت من الأهمية ، القيمة المضافة لخبرتنا، وقراراتنا وإبداعنا. |
Evrende sahip olduğumuza inandığımız tüm öneme rağmen, bu Dünya olmasaydı hiçbir şeyimiz olmazdı. | TED | لكل الأهمية التي نتمسك بها في الكون، لن يكون لدينا شيئاً إذا لم يكن لهذه الأرض. |
Gördüğün gibi, bu şehir için çok önemliyim... | Open Subtitles | ترى أنا في غاية الأهمية لهذه المدينة ولن أكون... |
Bizim için çok önemlisin. | Open Subtitles | ان كنت بالغ الأهمية بالنسبة لنا. |
Onun tek ilgilendiği o. Geriye kalanların artık önemi yok. | Open Subtitles | إنها الوحيدة التي يهتم بها أما بقيتنا فلسنا بذات الأهمية |
Müslümanlar için en önemli ve kutsal yer evleridir, yani "Harram" | Open Subtitles | من الأمور البالغة الأهمية والأكثر قداسة للمسلم هو مسكنه، وله حُرْمة |
Ben Birleşik Devletler senatörü John Yerkes Iselin ve size çok ciddi bir sorum var... | Open Subtitles | أنا سيناتور عن الولايات المتحدة جون يركيز آيسلين ولدى سؤال فى منتهى الأهمية |