- kaz engellerine dikkat et. - Bak su ne kadar soğuk. | Open Subtitles | ـ أنظر إلي حركة الأوز ـ تري كم هو بارد هذا الماء |
Hevesli bir kuş meraklısı olan Cristian Moullec kendi kaz sürüsünü oluşturmak üzere. | Open Subtitles | المتعطش للطيور كريستيان مولك على وشك ان يقوم بتربية سربه الخاص من الأوز. |
Biraz vitamin ve kaz ciğeri alınca renkleri tekrar yerine geldi. | Open Subtitles | ولكن مع نظام الفيتامينات وكبد الأوز أعاد النضارة إلى وجههم الشاحب |
Çünkü diyor ki, bir kaz gibi düşünüyor --- ve aslında bunu kanıtladı, kendini beğenmişlik değil, kanıtladı bunu -- kazlar, küçük meralara hapsolduklarında yönetildiklerini düşünüyorlar. | TED | لانه كما أخبرني احس بأن الأوز واثبت ذلك لي ليس فقط كفكرة ولكن بالبرهان ان الاوز تحس بالتلاعب عندما يتم سجنها |
Bak, Danny, kazlar. Sürüler halinde kuzeye uçuyorlar. | Open Subtitles | إنظر يا دانى ، الأوز شلات خيوط منهم تطير شمالا |
Ana sen de biliyorsun ki kazların tüyleri yine uzar. | Open Subtitles | تعلمين جيدا يا أماه أن الأوز ينموا لها دائما ريش جديد |
Bugün havuz kenarındaki ördek ve kazları görmüşsünüzdür. | Open Subtitles | لعلك لاحظت البط و الأوز في البركه هذا الصباح؟ |
kaz ciğeri hakkında uygunsuz bir laf ettim mi? | Open Subtitles | هل أبديت أى ملاحظات مهينة عن كبد الأوز ؟ |
Sadece kaz ciğerini fazla kaçırdığımı söyledim. | Open Subtitles | لقد قلت أننى قد تناولت الكثير من كبد الأوز |
"Biraz fazla kaz ciğeri." Ne eksik ne fazla. | Open Subtitles | قليل من الكثير من كبد الأوز لا كلمة زائدة ولا كلمة ناقصة |
Bu hafta kaz almak imkansızdı. | Open Subtitles | كان الحصول على الأوز مستحيلاً هذا الأسبوع |
kaz her şeyi ailesinden öğrenir. | Open Subtitles | الأوز يتعلم من والدته يتعلم ماذا يأكل، وكيف يطير ومتى يهاجر |
Gördüğün gibi, esasında yorgan masrafım Aristo modeli kaz tüyü bir giysi. | Open Subtitles | كما ترى، اللحاف الذي اشتريته هو معطف أرسطو من ريش الأوز. |
Bir gün Noel'de hindi yersiniz, sonraki gün biliyorsunuz Lord'lar sıçrıyor ve kazlar yumurtluyor. | Open Subtitles | في يوم تأكل ديك رومي و اليوم الآخر أنت تعرف ؟ الطيور تهاجر بينما الأوز يضع بيضه |
"Bütün evcil kazlar uçamaz hale getirilmek zorundadır." | Open Subtitles | ينص على أن الأوز المنزلى يجب أن يمنع من الطيران |
kazlar takip ediyorsa, belki nadir bulunan kuşlar da öğrenebilir. | Open Subtitles | وإذا نجح الأوز فى ذلك فيمكن لطيور أخرى مهددة بالإنقراض كالبجع الترومبى وغيرها |
Burada, kazlar yere nispeten daha güvenle yuva yapabilir. | Open Subtitles | هنا، الأوز يُمْكِنُ أَنْ يُعشعشَ على الأرضِ في أمانِ نسبيِ |
Bu da kazların rahatlarının yerinde olduğu yılın tek günüdür. | Open Subtitles | لهذا الأوز مرتاح جدا في هذا الوقت من السنة |
Yaban kazları günde ortalama 5-6 saat uçar. | Open Subtitles | متوسط طيران الأوز البرى من خمس إلى ست ساعات طيران يومياً |
Demir Adam, burası Yaban kazı. Beni duyuyor musunuz? İyi işti, Shawn. | Open Subtitles | الرجل الحديدي، الرجل الحديدي الأوز البري، الأوز البري |
Ver! Bana bakın. Bu benim büyük zaferim olmak zorunda ama ben çamurun içinde kazlarla kavga ediyorum. | Open Subtitles | أعطيني، انظري إليّ، من المفترض أن يكون هذا انتصاري الكبير وأنا أقف في الوحل أتعارك مع الأوز |
Başka bir ironi, çifte ironi şu ki oradaki incir ve zeytin ağaçlarından, Eduardo foie gras'dan daha fazla para kazanabilir. | TED | والسخرية الأخري الأكبر ان ذلك يحتوي علي التين والزيتون ادواردو يمكنه ان يجني اموالا من ذلك اكثر من اموال فطيرة الأوز |
Yavru kazlardan oluşan bir sürü bir zooloğu anneleri olarak kabul eder. | Open Subtitles | سرب من صغار الأوز قبلوا كونهم جزء من عالم الحيوان كما وجدوا أمهم |