Onun gerçekten Sadık hizmetkarlarıysak yapılması gereken neyse yaparız zararını düşünmeden, gururumuzu düşünmeden. | Open Subtitles | إن كُنا خدمها الأوفياء فعلاً, سنفعل ما يجب أن يتم 147 00: 11: |
Sadece annesi tarafından büyütülmüş ve bir grup Sadık arkadaşla çevrelenmiş. | Open Subtitles | حيث قامت أمّه لوحدها بتربيته وكان محاطاً بمجموعة من الأصدقاء الأوفياء |
Ve onun Sadık avcıları olan bizler, artık bu kurnaz tilkileri yuvalarından çıkarmalıyız. | Open Subtitles | وعلينا نحن صيّادوه الأوفياء أن نُخرج هذه الثعالب الماكرة من مكامنها |
Ülkenin her yanındaki Sadık uyruklar bu yemini etti. | Open Subtitles | لقد عُرض القسم على الرعايا الأوفياء فى جميع أنحاء البلاد, ألذين أعلنوا جميعاً |
Sen Kato'sun ve buradasın... Kato'nun küçük fakat Sadık bir hayran topluluğu var Bunun üzerine birşeyler yapabiliriz. | Open Subtitles | أنت كاتو ولديك هنا كم قليل من المعجبين الأوفياء |
Sen Kato'sun ve buradasın. Kato'nun küçük fakat Sadık bir hayran topluluğu var. | Open Subtitles | أنت كاتو ولديك هنا كم قليل من المعجبين الأوفياء |
Çünkü yardıma ihtiyacı olan bir sürü Sadık okuyucum var. | Open Subtitles | لأن لديّ الكثير من القراء الأوفياء الذين يحتاجون لمساعدتي |
Evet çıkardım. Evle iş arasındaki mesafem yarı yarıya azaldı. Günaydın Sadık kullarım. | Open Subtitles | أجل، اختصر ذلك علي المسافة التي أذهب بها إلى العمل صباح الخير أيها الأوفياء |
Onu seven eşi, sevgili çocukları, Sadık dostları-- ...hepimiz bunu biliyorduk, ama o yine de bunları yalnız başına yaşadı. | Open Subtitles | , زوجته الحبوبة . و أولاده المطيعون . . و أصدقائه الأوفياء |
Ruhu ve Tanrının rahmetine kavuşan diğer Sadık ruhlar, huzur içinde uyusun. | Open Subtitles | ,فلترقد روحه، وروح المفارقين الأوفياء ،برحمتك يا الله ترقد في سلام |
Bana öyle geliyor ki Sadık fanların bu DVD'yi almalılar. | Open Subtitles | ويبدو لي أن على معجبيك الأوفياء شراء هذا القرص |
Artık zamanımız doldu ama Sadık takipçilerime çok teşekkürler. | Open Subtitles | يجب أن أنهي الإرسال الآن لكن أريد أن أشكر جميع مستمعيّ الأوفياء |
Sadık halkım, tüm dünya sevgili kralımızın ölümünden dolayı yasta. | Open Subtitles | رعيتي الأوفياء إن العالم بأسره حزين علي ملكنا المحبوب |
Sadık şövalyeler gidince krallık savunmasız kaldı. | Open Subtitles | الفرسان الأوفياء لا وجود لهم و المملكة غير محمية |
Yani yapacağın, Sadık isyancılarımın hapse girmemesini sağlamak. | Open Subtitles | لذا أريدك أن تتأكد ثواري الأوفياء يبقون خارج السجن |
Hepimize, Sadık soylularınıza, sizin hükmünüz altında hala güvende olduğumuzun teminatını verin. | Open Subtitles | أؤكد لكم جميعاً.. نبلائك الأوفياء ، مازالو آمناء تحت حكمك. |
En azından Sadık vatandaşlarımızdan birinin görevini kavradığına sevindim. | Open Subtitles | أنا جد ممتن لأن أحد رعايانا الأوفياء يتفهمون واجبهم. |
Sadık öğrenciler, Mezunlar Günü yaklaşıyor ve bu akşamki erkinlikte denetleme müdürü olmayı kabul etmiş McKinley'nin en güzide mezunlarından birine merhaba demekten onur duyuyorum. | Open Subtitles | ،أيها الطلاب الأوفياء ،إنّ يوم العودة مُقبلٌ علينا وإنيّ مسرورةٌ لترحيب بإحدى |
Sadık askerler ne yapmaları gerekiyorsa onu yaparlar. | Open Subtitles | والجنود الأوفياء يقومون بما يتوجب عليهم القيام به. |
Burnunun ucundaki kendi elini bile güçlükle görebiliyorken Hanzo ve Sadık samurayın ordusu kar fırtınasının içinden ilerlemiş. | Open Subtitles | و على الرغم أنه بالكاد يمكنه رؤية يده أمام وجهه هانزو و جيشه من الساموراي الأوفياء حُشروا داخل عاصفة ثلجية |