Eğer karar vermek için zaman alacağını ister inanç İstediğiniz bir şey mi? | Open Subtitles | هلا أخذتِ وقتكِ لتقرري في ما إذا كان هذا الأيمان الشي الذي تريدينه؟ |
Yani, görülemeyen, kanıtlanamayan şeylere inanç, benim önem verdiğim bir tür inanç asla olmazdı. | TED | والآن, الأيمان بالأشياء التي لا يمكن أن نراها, أو أن نثبتها, هو ليس ذلك النوع من الإيمان الذي أرتبط به فعلا |
Hayatı Tanrı verir, Tanrı alır. Silahlarımız inanç ve sevgidir. | Open Subtitles | الله يهب الحياة ويأخذها أسلحتنا هي الأيمان والحب |
Başka neden Kutsal Papa sizi İnancın Koruyucusu olarak atasın ki? | Open Subtitles | وإلا لماذا سمى قداسة البابا بالمدافع عن الأيمان ؟ صحيح. |
Her zaman Kilisenin ve inancın koruyucusu olmuşumdur. | Open Subtitles | لقد كنت دائما المدافع عن الأيمان والكنيسة. |
Fakat Tanrı'ya inanmayı çok uzun zaman önce bırakmıştım. | Open Subtitles | و لكن منذ ذلك الحين توقفت عن الأيمان بالله |
Anlıyorum. Ama neden Katolik inancını seçmeye karar verdiniz? | Open Subtitles | أعرف، لكن لماذا جعلت قرارك أختيارك الأيمان بالكاثوليكية؟ |
Korkudan titre seni iman düşmanı Şeytan. | Open Subtitles | فلترتعد في خوفكَ أيها الشيطان يا عدو الأيمان |
O zamanlar tam bir karamsarlık içindeydim, ama "biz"e inanmaktan asla vazgeçmedim. | Open Subtitles | لقد كنت في مكان جميل ومظلم في ذلك الوقت لكن لم اتوقف ابدا عن الأيمان بنا |
Böylece perde sistemindeki sorgu; bize araştırmalar boyunca inanç sınavı yapmıştır. | Open Subtitles | وهكذا فان نظام التناغم فى السؤال، قادنا من خلال الأبحاث الى اختبار لا مفر منه حول الأيمان. |
Kilisenin anında satış olanaklı, inanç temelli bir ticaret merkezi olmasını istiyoruz. | Open Subtitles | ،نفضل أن تكون متجراً أساسه الأيمان ومليئة بصفقات بسبب الدوافع الدينية |
Ben her zaman senin biraz inanç aradığını düşündüm. | Open Subtitles | في الاخير, هذا الذي قلته والذي بحثتي عنه انا نوعا ما دائما من الاشخاص الذين يفكرون ويبحثون عن قليل من الأيمان |
Dini inanç kaybı, ağır ve kırılgan bir süreçtir tıpkı anakaraların oluşması gibi. | Open Subtitles | أن فقدان الأيمان بالدين عملية بطيئة وضعيفة مثل تكون القارات |
O zavallı yaratıkların içindeki sana olan inanç, seni güçlü yapıyor. | Open Subtitles | الأيمان الذي يضعه اولئك المخلوقات الضعيفة فيك يجعلكِ اقوى |
Ve eğer inancın yeterli değilse, güçlü arkadaşlar edin. | Open Subtitles | و إذ كان الأيمان غير كافٍ، فهو صديق حميم |
Sen ve bütün insanlar bilmelidir ki inancın ödülü vardır. | Open Subtitles | أنتِ من بين كل الناس , يجب أن تعلمي أن الأيمان بأمكانه أن يُجازى |
Başka bir şansım olmadığına inanmayı çok istiyorsun değil mi? | Open Subtitles | تحاول بائساً الأيمان بذلك ، أليس كذلك؟ بأنّي لم يكن لديّ خيار آخر. |
Kendini kurtarıncaya kadar inancını devam ettirmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تستمري في الأيمان بأن هُناك طريق للخلاص |
İman, kanıt olmadan inanmayı gerektirir. | Open Subtitles | بأن الأيمان لا يحتاج إلى دليل لثبوته |
Adam herhangi bir şekilde inanmaktan aciz. | Open Subtitles | هذا الرجل غير قادر على فهم معنى الأيمان |
Hiçbir üniversitenin öğrencilerini, herhangi bir inancı benimsemiş bir din adamının söylevlerini dinlemeye mecbur ettiğini görmedim. | Open Subtitles | أنا لا أرى أن للكلية الحق في ذلك ولتجبرني للأستماع لرجل الدين وهو يخطب عن الأيمان |
Dışarıda bir yerlerde olduğun konusunda inancımı ve sebatımı hiçbir zaman kaybetmedim. | Open Subtitles | .. لم اتوقف عن الأيمان بأنك موجود في مكان ما |
Eskatoloji üzerine Roma Dönemin'de yazılmış bir kitap. | Open Subtitles | كتاب عن الأيمان بالآخرة كتب خلال فترة الأمبراطورية الرومانية |