Partikül yoğunluğu oranlarına baktım ve bir olasılık indeksi kullandım. | Open Subtitles | لذا عاينتُ نسب الجسيمات و إستخدمتُ جدول الإحتمالية |
Konuşmamız gereken bir olasılık. | Open Subtitles | هذه الإحتمالية التي علينا أخذها في الحسبان |
Bunlar doğru mu onu da bilmiyorum. Ama böyle bir olasılık olduğunu biliyorum ve bu test yapmak için yeterli bir sebep. | Open Subtitles | ولا أعرف لو أي من هذا حقيقة، ولكن أعرف الآن أنّ الإحتمالية موجودة |
Fiziğin dünyasında, olasılığın rolünü ileri sürmeye... ve vurgulamaya dayanıyordu. | Open Subtitles | وهذا يتألف من نشر وتأكيد أهمية دور الإحتمالية في عالم الفيزياء. |
Bu olasılığın oldukça farkındayım. | Open Subtitles | أعي تلك الإحتمالية |
Bu ihtimali yok etmek istemiyorum. | Open Subtitles | يمكنني إخبارهم بالحقيقة لا أريد فقط أن أدمر تلك الإحتمالية |
Ben ihtimallere dahil ettim bile. | Open Subtitles | وضعت الأمر للتو في نطاق الإحتمالية |
Evet, para bir olasılık ama aklında başka bir fidye türü olabilir. | Open Subtitles | حسنا نعم , المال هو الإحتمالية الوحيدة لكن ربما يكون فى باله فدية من نوع أخر |
olasılık yerçekimine benzer. | Open Subtitles | الإحتمالية مثل الجاذبية |
- olasılık nedir? | Open Subtitles | ـ ما الإحتمالية في حصول ذلك؟ |
Bu olasılık her zaman var. | Open Subtitles | -هناك هذه الإحتمالية دائماً |
Yaşlı bir kadın gördün ve bütün semptomları göstermeme rağmen bu ihtimali hiç düşünmedin. | Open Subtitles | رأيت سيدة عجوزاً ولم تفكر أبداً في الإحتمالية مع أنني كنت أُظهر كل العلامات |
Bu ihtimali elemek zorundasın. Pekâlâ, bunu yaptıktan sonra ne olacak? | Open Subtitles | عليّك شطب تلك الإحتمالية - حسنًا، وإن شطبتها، ثم ماذا؟ |