| Avrupa'nın onayını alınca bakanlık Amerika'da Test edilmesi için kuyruğa girecek. | Open Subtitles | لدينا شرط آخر بعد، على إدارة الغذاء والعقاقير الموافقة على الإختبار |
| Test, Sovyet Gizli Servisi'nde iyi ajan olabilecek çocukları belirlemek için hazırlanmış. | Open Subtitles | الإختبار صمّم للتمييز الأطفال الذين يجعلون وكلاء جيدين في جهاز الأمن السوفيتي. |
| Şimdi ben mevcutu alır almaz, memur sınav kağıtlarınızı verecek. | Open Subtitles | والآن، بعد التأكد من حضوركم سيقوم الموظف بتسليمكم أوراق الإختبار |
| sınavı iyi geçti, ama görüşme o kadar iyi değildi. | Open Subtitles | لقد نجحت في الإختبار ولكنها لم تبلي حسناً في المُقابلة. |
| testin yararlarını doğrulamak için özgül ağırlığı kalınlaştırma vasıtasıyla ayarladım. | Open Subtitles | لقد عدّلت الوزن النوعي مع عامل مثخّن لأضمن كفاءة الإختبار |
| Öyle işte. O kadar korkuyorsanız teste girmeyin. Benim şansım artsın. | Open Subtitles | إن كنتم قلقين للغايه فلا تأخذوا الإختبار سيعطيني ذلك فرصه افضل |
| 20 ders 30 uygulama saatim kaldı. Sonra sınava girebileceğim. | Open Subtitles | من الدروس، 30 تقنيّا ومن ثمّ بإمكاني أن أجري الإختبار |
| Bugünkü üçüncü Test, Anne Ayı. Yumurtan gebe, buna hiç şüphe yok. | Open Subtitles | الإختبار الثالث اليوم، أمّ الدبّ، أنت حبلى، ليس هناك سؤال حول ذلك. |
| Bu deneyle ilgili Test sonuçları altı ayrı sabit diske kaydedildi. | Open Subtitles | نتائج الإختبار تم حفظها بالكامل على 6 أقراص صلبة وافرة مختلفة |
| Adli rapora göre, örnek çok küçüktü ve çoğunlukla Test esnasında kullanıldı. | Open Subtitles | طبقا لهذا التقرير ، العينة كانت جدا صغيرة وأُستخدمت كلها في الإختبار |
| sınav boyunca ceketlerin altına saklanacağım... Ve herşeyin iyi gitmesini ümit edeceğim. | Open Subtitles | أثناء الإختبار سأخبئ الكتب تحت معاطف كثيرة وأتمنى من ذلك أن ينجحني |
| Bu sınav öğrencinin okuma, yazma veya aritmetik yeteneğini ölçmez. | Open Subtitles | هذا الإختبار لا يقيس كفاءة طالب فى القراءة والكتابة والحساب |
| her ne olursa olsun geçinip gidiyoruz, işte bu gerçek sınav. | Open Subtitles | سنمضي بطريقنا لأن هذا هو الإختبار الحقيقي نعم هذه إشارة مهمة |
| Bu sınavı geçmek istiyorsan dikkatli seçim yapsan iyi edersin. | Open Subtitles | واذا كنت تريد الفوز بهذا الإختبار عليك ان تختار بعناية |
| Akademik Yeterlilik sınavı'na üç kez girdi çünkü daha iyisini yapabileceğini düşündü. | Open Subtitles | وقد أعادت الإختبار التقييمي ثلاث مرات ظنّا منها أنّها قد تؤدي أفضل |
| Sunucu: Bunu yakın zamanda yapacak mısınız? Biri var mı -- JE: Ben sadece bir tarafım. testin sadece bir tarafıyım. | TED | المذيع: هل ستفعل ذلك قريبا؟ هل هناك شخصا -- جون إدواردز: حسنا، أنا طرف واحد. أنا طرف واحد من هذا الإختبار. |
| Uyumluluk değerlerin son teste göre 8 puan arttı. | Open Subtitles | قيمة توافقياتك زادت . بمقدار ثمانية نقاط منذ الإختبار الأخير |
| Sana bugün sınava girmek için iyi bir gün olmayabilir demiştim. | Open Subtitles | أخبرتك أن اليوم ليس يوماً مناسب لإجراء الإختبار |
| - ki uğruna hayatımı verirdim- önerdiği testten geçemeyebileceği konusunda beni uyarmıştı. | Open Subtitles | و التي قد راهنت عليها بحياتي سوف تفشل في الإختبار الذي أعددته لك لقد أسميت حكمته بالسخرية |
| İşte "Jay boy" Adams, deneme kayışında. | Open Subtitles | يذهب هناك ولد جاي أدامز، الإختبار الأول. |
| sınavdan çaktın, profesör. Git ve dersini tekrar çalış. | Open Subtitles | لقد رسبت في الإختبار يا بروفيسور اذهب و ادرس كل ما علّمتك |
| Anlıyorsunuzdur ki, bu üçüncü testte sürpriz falan yok, doğrusunu söylersek. | Open Subtitles | أنت تفهم أن هذا الإختبار ليس له رجعة ، كما وضعته |
| Burada esas gerçekten çarpıcı olan şey bu üniversite öğrencilerinin çok uzun süre multimedya-taskingle meşgul olduklarını iddia edenlerin sınavda çok çok başarılı olduklarından emin olmaları. | TED | وهنا مايدهش فعلا، أن هؤلاء الطلبة الجامعيين الذين ينخرطون في استخدام العديد من الأجهزة في آن واحد بالدرجة الأولى مقتنعين بأنهم أحرزوا تقادير عالية في الإختبار. |
| Sana anlatıyorum, seni hatırlıyorum, sanırım sana önümüzdeki Sınavın olağanüstü zorlu olacağını açıklıyorum. | Open Subtitles | انا أخبركَ وأُعدّكَ و أشرحُ لكَ على ما أعتقد مدى صعوبة الإختبار الاستثنائي القادم الذي ينتظرنا |
| Çekip gitse iyi olurdu; ama anlaşılan Sınama Kapısı'yla cebelleşecekmiş. | Open Subtitles | حري بهِ الرحيل، لكنّه على ما يبدو يحاول إجتياز بوابة الإختبار. |
| Ve bu da sizsiniz. Üzgünüm ama testler pozitif çıktı. | Open Subtitles | بداخله ، أنا آسف لكن الإختبار رجع بالإيجابي |
| - ...antik masumiyet testini. - Ama bu günlerce sürer. | Open Subtitles | الإختبار القديم للبراءة لكن، ذلك قد يستغرق أياماً |