Ona, kendini yetiştirip gördüğüm en olağanüstü insanlardan, tanıma ayrıcalığına eriştiğim en iyi ajanlardan biri olan ...o küçük kıza baktığımda tek gördüğüm, günahlarımın bağışlanacağı umududur. | Open Subtitles | عندما أنظر إليها، عندما أنظر إلى البنت الصغيرة الذي رفع نفسه أن يصبح أحد أكثر الإستثنائي البشر |
Bu hareketin olağanüstü yanı... dehası... güzelliği şu ki... aşikar yaraların dışında... rakibin, daha önce gördüğü hiçbir şeyi hatırlamayacak duruma gelmesi. | Open Subtitles | العنصر الإستثنائي في هذا التحرّك العبقري منه الشعر المنطلق منه |
Deniz yosunu ve katran ruhu kokusunun, insanı 30 yıl öncesine götürmesi Ne kadar olağanüstü, değil mi? | Open Subtitles | من الإستثنائي كيف يمكن لرائحة القطران والخشب أن تعيدك 30 عاماً للماضي صحيح؟ |
Ya şu olağanüstü güzel akraba değil sanırım. | Open Subtitles | وهذا الجمال الإستثنائي لن أئتمنها في أي علاقة |
Dostumuz moleküler biyolojistimizin tek sıra dışı yanı bu değilmiş meğerse. | Open Subtitles | أتضح بأن ذلك ليس الشئ الوحيد الإستثنائي عن صديقتنا متخصصة الأحياء |
- Jefferson J. Berk illüzyon ustası, aldatma dekanı ve olağanüstü kaçış sanatçısı. | Open Subtitles | سيد التضليل , عميد الخداع , و فنان التملص الإستثنائي |
Başlangıç noktasından doğruca rotamızı izleyecek şu navigasyon sistemli olağanüstü şeylerden bir tanesini kiralayacaktın. | Open Subtitles | كايل أنت تفكر هذا الإستثنائي سيكون عنده سونار أحدهم يتعامل لتعقيب فصلنا مباشرة منذ البداية |
Temmuzda olağanüstü kısa süren temyiz davası sonucunda | Open Subtitles | في يـوليو ، بـعد عمليات الطعن القصيرة ذات الطابع الإستثنائي |
Harika yalımlı bir alev gibi, sürekli değişen olağanüstü bir şekil. | Open Subtitles | تكون كل تجربة في الأساس كالشكل الإستثنائي تماماً كالنار ذات ألسنة اللهب |
Bu takımın olağanüstü gayreti dışında hala gerçeği bilemezdik. | Open Subtitles | وبدون العمل الإستثنائي لهذا الفريق مازلنا لن نعلم الحقيقة |
Aksi takdirde Silahlı Hizmetler Komitesi'ni sizin biriminize bu kadar olağanüstü bir fon vermeye neden ikna ettim bilmiyorum. | Open Subtitles | خلاف ذلك، أنا لا أعرف لماذا أقنعتُ لجنة القوات المسلحة لتمنح وحدتك كل ذلك التمويل الإستثنائي. |
- olağanüstü dediğin şey ne? | Open Subtitles | الأمر الإستثنائي هو ما قلته أنت. |
Meclisi bu olağanüstü toplantıya çağırmamın nedeni önemli olduğunu düşündüğüm bir konuyu sizlere anlatmak istememdir: | Open Subtitles | ... في هذا الأجتماع للمجلس الإستثنائي ... بناء علي ذلك, أحب أن أذكر لكم بعض الاحداث التي أعتبرها ضرورية |
Binbaşı John Sheppard'ın olağanüstü uçuşuyla. | Open Subtitles | الطيار الإستثنائي الرائد جون شيبارد. |
İlk yıl hayatta kalmayı başaran yavrular, olağanüstü zorluklara göğüs geren anne ve babalarının sayesinde, hayata güzel bir başlangıç yapar. | Open Subtitles | هؤلاءالذيننجوامنسنتهمالأولى، لديهمأفضلإحتمالليبدئوافيالحياة، الفضل يرجع للتحمل الشاق الإستثنائي من قبل أبويهم... |
O kadar olağanüstü ne yapmışım? | Open Subtitles | ما الشيء الإستثنائي جدا الذي فعلته؟ |
Dr. Collins bu tuzağı olağanüstü yaratığa hiçbir ...zarar gelmesin diye tasarlamış. | Open Subtitles | إن دكتور (كولينز) صمم هذا الفخ حتى لا يتأذى هذا المخلوق الإستثنائي |
olağanüstü cömertliğin için "ufak" doğru kelime değil bence. | Open Subtitles | إن كلمة "صغيرة جداً" ليست مناسبة لكرمك الإستثنائي. |
olağanüstü bir iş başardın. | Open Subtitles | "جميعنا ممتنين للغاية لعملكِ الإستثنائي يا سيد"باري |
Çapraz gaga, sıra dışı gagasıyla kat-kat kabukları ayırarak, diliyle içerdeki tohumları çıkarabilir. | Open Subtitles | انه منقار طائر الكروسبل الإستثنائي يُمْكِنُ أَنْ يستعمل منقاره ليَفْتحَ المخاريط، ثم ينتزع البذور بلسانه. |
- Yangın alarmı konumunu istiyorum. | Open Subtitles | -موقع جهاز طواريء الحريق للإقلاع الإستثنائي |